Böyle şeyler işte translate French
142 parallel translation
- Şaka yapıyor olmalısın. - Böyle şeyler işte.
Tu plaisantes!
İnsanın elleriyle çalışması demektir. Çiftçilik, tamircilik gibi şeyler. Yazı-çizi işleri değil de böyle şeyler işte.
Travailler de tes mains, fermier, plombier... au lieu de tenir un stylo.
Böyle şeyler işte.
Ce genre de chose.
Böyle şeyler işte.
Des trucs comme ça.
Beyaz Saray'da. Böyle şeyler işte.
Il aimerait dormir dans la chambre Lincoln pendant l'été.
Tahmin edilemeyen patlamalar ve böyle şeyler işte.
Éruptions soudaines... Et ainsi de suite.
böyle şeyler işte.
Ce genre de choses.
Grafiti yaptım, öğretmenler tuvaletini su bastı. Böyle şeyler işte.
J'ai fait des graffiti, inondé Ies toilettes, ce genre de trucs.
İstatistikler hakkında bir bölüm olacak bir bölüm yöntemler hakkında, bilirsiniz işte Batı ve Güney Blot analizleri, böyle şeyler işte.
Une partie sera sur la statistique. Une autre sur la méthodologie : le Western Blot, le test ELISA, etc.
Böyle şeyler işte.
Bonne cause. mauvajse nourrjture.
böyle şeyler işte.
C'est juste un de ces trucs.
Ben de kuralları çiğnemeye başladım, işe gitmeyi reddettim, veya yıkanmayı, böyle şeyler işte.
Alors, je ne respectais les règles, je refusais d'aller travailler, de prendre une douche, des conneries comme ça.
Böyle şeyler işte.
Et des choses de ce genre.
Çatlayacağım madam... beni deliye çeviren böyle küçük şeyler işte.
Ce genre de choses m'agace au plus haut point!
Böyle şeyler işte.
Ou d'avoir droit à un lavement d'estomac.
Böyle şeyler oluyor işte. - Öldüğüne inanamıyorum...
Je ne peux croire qu'elle est...
Böyle şeyler müzmin bir bekara keşke evlenseydim dedirtiyor işte.
Elle donne envie de se marier à un célibataire!
İşte böyle şeyler majestelerinin çok hoşuna gider.
Ce genre de choses plaira à sa majesté,
İşte olur böyle şeyler.
Ça arrive, en affaires.
- Böyle dışarıda kalmak, canını sıkmıyor mu senin? - Öyle bir şeyler işte.
J'ai un truc à faire.
Bu işte böyle şeyler olur.
Ça va avec le boulot.
Oluyor işte böyle şeyler.
C'est des choses qui arrivent.
İşte böyle Franz. Gördüğün gibi dünyada böyle trajik şeyler olur.
Eh oui, Franz, tu vois qu'il y a encore des histoires tragiques dans ce monde!
Erkekler. Senin bildiğin gibi takım elbiseli, kravatlı olanlar değil. İşte böyle bir şeyler.
Pas les types qu'on voit en costume et cravate... et tout, quoi.
İşte, bomba, mermi, çeltikler Vietnam, böyle şeyler.
Puis il disait la grenadine. Les rizieres, les choses.
Böyle bir işte herkes bir şeyler alır.
Tout le monde tire quelque chose de toute transaction.
Kendini bir şeyler yaparken düşün... vücudun harekete geçsin ve yap. İşte böyle.
Ton corps doit faire ce que tu veux.
Sonsuza kadar inkar ettiğinde işte en korkunç şeyler böyle oluyor.
C'est comme ça qu'arrivent les trucs les plus moches. On a des remords toute sa vie, après.
Yokluğunda böyle aptalca şeyler yapıyorum işte.
Quand t'es pas là, je fais vraiment des choses bêtes.
Yoklugunda böyle aptalca seyler yapiyorum iste.
Quand t'es pas là, je fais vraiment des choses bêtes.
Arıyorum işte giyecek bir şeyler.. - İşte böyle..
Regarde dans l'autre pièce.
Böyle seyler iste.
Ce genre de truc.
- Nasıl böyle şeyler düşünüyorsun? ! - İşte hokka burada.
- Comment peux-tu penser aux objets?
... ve o varlıklı bir prensmiş. O da genç güzel bir şeymiş işte. Böyle şeyler olur.
" C'était un jeune prince en bonne santé, et elle était jeune et belle, et ce genre de choses arrive.
İşte bilmeniz gereken şeyler kabaca böyle.
Vous savez à peu près tout.
Böyle şeyler söz konusu olduğunda, yapabiliyorum işte.
Ce genre de choses, j'arrive toujours.
Evlat, Bir yabancıyı, götten sikmeye kalkarsan, Başına işte böyle şeyler gelir!
C'est ce qui arrive quand on encule un inconnu!
Böyle bir şeyler söylersin işte.
Une connerie comme ça
- Olamaz! Aynen, yaşlandığında böyle şeyler oluyor işte.
C'est ce qui arrive quand on vieillit.
Onun böyle davranması beni pek mutlu etmezdi, trende bir adamla yolculuk yapması. Onun... şey..... arasında bir tür bağ, anlarsın ya, veya bir elektriklenme, bir kıvılcım. Bu tür şeyler işte.
Et ça ne me plairait pas de savoir qu'elle voyage en compagnie d'un homme avec qui elle aurait une sorte de connexion... d'attirance... de flash, ce genre de trucs.
- Hey -... böyle bir şeyler işte.
- Hé! - Quelque chose comme ça...
-... işte böyle şeyler.
Les choses évoluent.
İşte böyle şeyler.
Des choses du genre.
Her işte böyle şeyler olur.
Dans tous les boulots, c'est pareil.
Möööö, möööö, işte böyle şeyler.
Ce petit bruit.
İşte böyle olacak ve harika şeyler bunları takip edecek.
C'en sera ainsi, plus tout ce qu'il y a de bon à venir.
İşte böyle şeyler.
Des trucs comme ça.
Tümörleri, nekrozları ameliyat ederim, böyle küçük şeyler işte.
J'opère... des tumeurs, des nécroses... ce genre de trucs.
Böyle acayip şeyler düşünüyordu işte.
Une idée bizarre comme ça.
İşte böyle şeyler hayatı yaşanır kılıyor.
Voilà pourquoi la vie vaut d'être vécue.
Fidye notu, eyaletler arası yolculuk, 12 yaş altı çocuk. İşte böyle şeyler gerek.
s'il y a demande de rançon, si l'enfant a moins de 12 ans...
böyle şeyler söyleme 28
böyle şeyler 30
böyle şeyler olur 59
böyle şeyler söylememelisin 18
işte 8558
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
böyle şeyler 30
böyle şeyler olur 59
böyle şeyler söylememelisin 18
işte 8558
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360
istediğin gibi olsun 39
istemiyorsan 36
isterseniz 150
istemiyorsun 47
istemez 58
ister misiniz 95
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360
istediğin gibi olsun 39
istemiyorsan 36
isterseniz 150
istemiyorsun 47
istemez 58
ister misiniz 95