English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bırak şimdi

Bırak şimdi translate French

2,247 parallel translation
- Bırak şimdi senin tüm hayatın mola.
Ta vie est un long temps mort.
Bırak şimdi, otur.
Oh, allez. Assieds-toi.
Bırak şimdi, Olivia!
Ça suffit, Olivia!
Bırak şimdi süre işini.
Viens pas me parler de délais.
Canım cicimi bırak şimdi, halletmemiz gereken daha önemli şeyler var.
Gardez vos attendrissements. On a des choses à régler.
Bırak şimdi!
Fais-le tomber!
Bırak şimdi katalogu, yerine geç.
- Non. Laisse faire le catalogue, va t'asseoir.
Bırak şimdi gazeteleri!
- Laisse faire les journaux!
Şimdi beni rahat bırak.
Maintenant, laissez-moi tranquille.
Bu yüzden şimdi beni bırakırsan bu senin için çok iyi olur!
Alors, liberez-moi.
Şimdi egonu bir kenara bırak.
Oublie ton ego.
Şimdi bırakın da ben size karşılık olarak bir şey yapayım.
Permettez que je vous le rende à mon tour.
Şimdi güvenlik protokollerini devre dışı bırakıyorum. Bittiğinde, yeni bir format atacağım.
Je dois court-circuiter les protocoles de sécurité, une fois éteints, je commencerai le formatage.
Biraz geriye çekil, omurganı esnet, harika şimdi kendini yere bırak, ikinci pozisyon...
Les os, ensemble. Formidable. Maintenant, on passe à la position 2.
Şimdi bırak.
Bien.
Şimdi gerçekten, kim havalı, kim aslında şıllık gibi gençlik takıntılarını bir kenara bırakıp geride kalanlara yardım etmeliyiz.
Aujourd'hui plus que jamais, mettez de côté vos interrogations adolescentes sur qui est un mec cool et qui est une pétasse. On ne laissera pas cette saleté d'incendie gagner.
Bir saatimi gizli bilgileri ifşa etmeme belgeleri imzalayarak harcadım alelacele yalan makinesine girdim, referanslarımı iade ettim ve sahip olduğum tek meslekten istifa edip ayrıldım ve şimdi sen bir anda fikrini değiştiriyorsun işinden ayrılmıyor ve beni dımdızlak ortada bırakıyorsun.
J'ai signé une entente de confidentialité, fait des polygraphes, remis mes pièces d'identité. J'ai laissé la seule carrière que j'ai eue. Et maintenant, j'ai la nette impression que tu as changé d'avis, as gardé ton travail et m'as abandonné.
Duke, Tanrı aşkına, bırakın şimdi karşılıklı atışmayı da gidip şu herifin tepesine binin.
Duke, bon sang, arrête de tourner autour du pot. Il faut mettre le grappin sur ce gars.
Duke, Tanrı aşkına, bırakın şimdi karşılıklı atışmayı da gidip şu herifin tepesine binin.
Arrête de tourner autour du pot. Il faut mettre le grappin sur ce gars.
- Şimdi beni yere bırak.
- Pose-moi par terre.
Quantico'da uçağı kaçırdım ama Davison'da yakaladım ve şimdi buradayım zamanında görüşme yerindeyim, bırak da işimi yapayım.
OK, j'ai raté le vol à Quantico mais j'en ai trouvé un autre à Davison, et maintenant je suis ici... et à l'heure pour la rencontre, Donc, laissez moi faire mon job.
Şimdi de sözü Bayan Buldozer Eva'ya bırakıyorum.
Et maintenant je laisse la place a Miss Eva Destruction.
Sen şimdi uyu ve her şeyi bana bırak.
Rendors-toi, je m'occupe de tout.
Şimdi, bırak kızı.
Maintenant laisse-la partir.
Evet ama şimdi değilsin. Bırak ta sana tekrar kanıtlayayım.
Plus maintenant, je vais vous le prouver de nouveau.
Biliyorum altüst oldun. - Eğer şimdi bırakırsan...
Mais si on abandonne maintenant...
Şimdi ya oraya gidersin ve yalanlarını herkese anlatırsın, ya da beni rahat bırakırsın.
Alors rentrez dans cette salle et déblatérez vos mensonges ou fichez-moi la paix.
Şimdi yavaşça bırak.
Maintenant, relâche.
Şimdi bırakırsam, asla yapamayacağım. Hayır, hayır, hayır. Bunu bana söyleme.
Tu ne me l'avais pas dit.
Şimdi, kurt adamı bir kenara bırakırsak aileni böyle mi tarif ediyorsun?
Loup-garou mis à part, tu décris vraiment ta famille ainsi?
Şimdi bırak.
Bon, d'accord.
Şimdi, ben sana bırak diyince bırakmanı ve derin bir nefes çekmeni istiyorum.
Quand je te le dirai, je veux que tu inspires bien fort.
Şimdi bir sonraki nesil'e bırakıyoruz.
Place à la nouvelle génération.
Şimdi kendini suya bırak.
Mets-toi sur le dos.
Hank, şimdi bombayı bırak!
Hank, relâche la bombe, maintenant!
Bırakın şimdi kamerayı.
Finissons-en une fois pour toutes!
Şimdi ne yapacak? Her şeyi bırakıp yaşlı babasının o gün yataktan kalkıp kalkmadığını ya da tıraş olup olmadığı hakkında mı endişelenecek?
Elle doit maintenant la mettre de côté et... se demander si son vieux père se réveillera ou se rasera?
Eğer bırakılmak isterseniz şimdi zamanıdır.
Si vous voulez qu'on vous laisse... - Ce serait le moment.
Sanırım şimdi yapman gereken şey kendini toparlayıp işin peşini bırakıp unutmak ve hayatına devam etmek.
Il te reste plus qu'à l'oublier, te ressaisir et avancer dans la vie.
Şimdi bırakırsam nasıl olabileceğini hiç öğrenemem.
Si j'abandonne maintenant, je ne saurai jamais ce qui aurait pu arriver.
Şimdi her kimsen, beni rahat bırak.
Maintenant, qui que vous soyez, laissez-moi tranquille.
Şimdi yavaşça, debriyajı serbest bırak.
Relâche doucement l'embrayage.
İkinizde beni yalnız bırakın hemen şimdi.
Je veux que vous me laissiez seul maintenant.
Endişelenmeyi bırak. Sana bilgi vereceğim, ama şimdi dönüp bir kaç anektod toplamam gerekiyor.
Maintenant ne t'inquiète pas, je te mettrai au courant, mais maintenant, je dois réfléchir à d'autres anecdotes.
- Şimdi nazlanmayı bırak da bitir işimi!
Enlève la purée de maïs et saute-moi!
Bırak şimdi depoyu.
Je ne l'ai pas encore l'augmentation.
Şimdi bırak.
Expirez.
Şimdi bırakırsanız, hayır, sizi ben götüreceğim yemeğe...
Si tu t'en vas sans me laisser t'inviter à dîner, j'appelle la police.
Bırak onu şimdi.
Pas grave.
Ne bu şimdi? Bıktıysan bırakırsın.
Si t'en as marre, t'arrêtes!
Harika, şimdi bırak.
Allez, allez. Très bien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]