Eglenmek translate French
1,908 parallel translation
Eglenmek. Bazilari orgu orer, bazilari golf oynar.
Vous voyez, certaines personnes font du crochet, d'autres pratiquent le golf.
Ben Los Angeles'a gidip eglenmek istiyorum.
Je repars à L.À. pour continuer à jouer.
Bir kızla kavga ettikten sonra partide eğlenmek kolay değil.
C'est pas facile de s'amuser à une fête après avoir cassé avec une fille.
Eğlenmek mi?
Amusez?
Eğlenmek sizin de hakkınız.
Vous pouvez vous amuser un peu, les enfants.
Dışarı çıkıp eğlenmek istiyordu.
- Il voulait sortir et s'amuser un peu.
Evet, eğlenmek güzel.
Ouais, c'est bien de s'amuser.
Ama benimle eğlenmek için geldiysen sana yardımcı olamam.
Mais si tu es là pour jouer avec moi, je ne suis vraiment pas intéressée.
Çocuklar sadece eğlenmek istiyor.
Ce sont juste des gamins qui s'amusent.
Eğlenmek istersen, ben buradayım.
Si tu veux t'amuser, je suis là.
Eğlenmek için biraz daha vaktim var sanıyordum.
Moi qui pensais pouvoir m'amuser encore un peu. Deux Claymores...
Eğlenmek için ne yaparsınız?
Vous faites quoi pour vous distraire?
Sadece birazcık eğlenmek istiyorum.
Je veux juste m'amuser un peu.
Dostum, genç kızlar daha çok eğlenmek içindir.
Mec, les ados sont supposées être marrantes.
Bu kasabada eğlenmek için ne yaparsınız?
Où est-ce qu'on peut s'amuser dans cette ville?
Eğlenmek için bahanemiz çok!
Nous avons besoin d'une occasion pour commencer à célébrer.
Eğlenmek için müziğe ihtiyacımız yok.
On n'a pas besoin de musique... pour s'amuser.
Eğlenmek için kıçına bir gerbil sokan başarılı bir yapımcı-yazar.
Un auteur-producteur qui se met des hamsters dans le cul pour rire.
Sadece biraz eğlenmek istiyor.
Il veut juste s'amuser un peu. Laissez-la!
Buraya bir sebep için mi geldin, yoksa, talihsizliğimle eğlenmek için mi?
Etes-vous venue ici pour une raison, ou simplement pour vous réjouir de mon malheur?
Burada eğlenmek için pek birşey yok.
Il n'y a pas beaucoup de divertissements ici dans la propriété.
Çılgınlar gibi eğlenmek ister misin?
Tu veux t'éclater?
- Sadece biraz eğlenmek istemiştim.
Je voulais juste être de la fête. Vous avez oublié votre chapeau de clown.
Ya eğlenmek için ya da kazanmak için oynarsın.
Ou on joue pour le fun, ou on joue pour gagner.
Sadece eğlenmek istiyor.
Il veut juste s'éclater.
Ama piyano çalmak sadece eğlenmek içindir!
Mais c'est un jeu, le piano!
Pek sayılmaz. Sadece eğlenmek için çalıyorum.
Seulement pour m'amuser.
Kendi kendime eğlenmek için biraz vakit bulmuştum ama sen gelip içine ettin...
On ne dérange pas les gens quand ils s'amusent! Vous avez vu l'heure?
Tamamen fakirce bir yaklaşımla Maureen ve ben eğlenmek için dışarıya pizza yemeğe gider ve Brooklyn civarında yürürüz.
Pour être pauvrement franc, Maureen et moi apprécions, à l'occasion, d'aller manger une pizza ou marcher sur Brooklyn promenade.
Biraz eğlenmek mi istiyorsun?
Tu veux vraiment t'amuser?
Seni görmem gerek, L. C çünkü elimdeki güzel bayanlar eğlenmek için yanıp tutuşuyorlar.
Je te vois, L.C. Mes dames brûlent d'entrer en piste.
Ben eğlenmek için gelmişim hayata Verin o basit hayatı
Moi, mon destin, moi, mon chemin C'est vivre sans penser à demain
Çoğu insanın eğlenmek için iki - üç hafta tatil süresi olur.
La plupart des gens s'amusent quelques semaines par an.
İnsanların eğlenmek için hikayelere ihtiyacı vardır.
Les gens ont parfois besoin d'histoires pour se distraire.
- Hayır, ben eğlenmek istiyorum.
Je veux m'amuser.
Peki, burada eğlenmek için ne yaparsınız?
Et qu'est-ce que vous faites ici pour vous amuser?
# Çünkü tek başına eğlenmek biraz zordur #
C'est pas drôle de jouer tout seul
Eğlenmek için ne yaparsın?
Tu as une passion?
Yıllarım, yaşadıkları hayattan tatmin olmayan, eğlenmek isteyen, benden bu konuda onlara yardımcı olmamı isteyen hastaları dinleyerek geçti.
J'entends, année après année, des patients se plaindre... Ils ne sont pas contents de leur vie. Ils veulent s'amuser et ils pensent que je peux les aider.
- Beni eğlenmek için kullanıyorsun.
Tu me doubles.
- Şaka. Eğlenmek için.
C'est une plaisanterie...
Eğlenmek için duygularla oynayabilir, hiç mi bir şey öğrenmedin.
Les émotions ne sont qu'un sport pour lui. N'as-tu donc rien appris?
Peki, orada eğlenmek için neler yaparsınız?
Comment vous vous amusez là-bas?
Yoksa onun hayatını eğlenmek için mi mahvettin?
Ou l'avez-vous anéantie par plaisir?
Yani, eğlenmek için.
Je veux dire, pour le plaisir.
İnternet sitesi falan, eğlenmek için yaptığınız bir şey mi?
Et le site Internet? C'est quelque chose que vous faites pour le plaisir?
Canımız biraz eğlenmek istedi.
On avait envie de se détendre un petit peu.
Yapman gereken eğlenmek, eğlendirmek ve doğru zamanı kollayıp hamleyi yapmak!
Il faut juste être bien, que l'autre se sente bien, et quand c'est le moment, tu passes à l'action.
Gidip biraz eğlenmek?
Prendre du bon temps?
- Hadi ama, eğlenmek için iyi bir şans
C'est peut-être ta dernière chance de t'amuser.
Ama ben şirin bayanlarla da biraz eğlenmek istiyorum
Moi, ça ne m'amuse pas. J'adore prendre mon temps pour faire plus ample connaissance.
eğlenmek 33
eğlenmek istiyorum 16
eğlenmek için 21
eğlenmek mi 18
eğlenceli 161
eğlence 94
eğlen 41
eğlenelim 20
eğleniyorum 26
eğlendim 16
eğlenmek istiyorum 16
eğlenmek için 21
eğlenmek mi 18
eğlenceli 161
eğlence 94
eğlen 41
eğlenelim 20
eğleniyorum 26
eğlendim 16
eğleniyoruz 28
eğlenin 36
eğlendik 22
eğlenceliydi 102
eğleneceğiz 20
eğleniriz 18
eğlenceli olacak 137
eğlenmene bak 64
eğleniyor musun 114
eğlenceli olabilir 35
eğlenin 36
eğlendik 22
eğlenceliydi 102
eğleneceğiz 20
eğleniriz 18
eğlenceli olacak 137
eğlenmene bak 64
eğleniyor musun 114
eğlenceli olabilir 35