Elim translate French
2,151 parallel translation
- Elim.
- La main.
İki elim kanda olsa kaçırmam.
Je raterais ça pour rien au monde.
Şu an gördüğün gibi iki elim de yerinde duruyor.
Et elles sont bien là, tu vois?
Benim elim de delikte... Elimi keseceksin sonra da öyle mi?
Ma main dans ce trou, et ça fera... kaboom... ça va détruire ma main, c'est ça?
Elim sendeyi sakın Cameron'a da öğretme.
Hé, il faut juste ne pas apprendre Bug Slug à Cameron.
- Elim uyuştu!
- Ma main, mec!
Elim uyuştu! - En iyisi onu buradan çıkarmak.
- Tu ferais mieux de le sortir d'ici.
Üzgünüm, Dedektif ama elim kolum bağlı.
Je suis désolée, enquêteuse, mais je ne peux rien faire.
Bütün elim gidince nasıl iyi hissedeceğimi sadece hayal edebiliyordum.
J'imaginais comme je me sentirais bien avec toute la main partie.
Elim normale döndü.
Ma main est réparée.
Elim pantolonunun içinde...
Le caressant avec ma main dans son pantalon.
Ne kadar derinlere uzanırsam o kadar elim boş oluyordu ama bir gün benimle bağlantı kurdular.
Plus j'avançais, pire c'était. Puis, ils sont venus à moi.
Elim yüzünden buraya gönderdiler.
On m'a obligée de venir ici. Pour ma main. Oh!
Elim titriyor, başım çatlıcakmış gibi ağrıyor, görüşüm bulanık, ve oda dönüyor.
Ma main tremble, ma tête me fait un mal de chien, ma vision est floue et la pièce tourne.
Ben elim boş burada otururken, Scofield'ın istediğim bir şeyle dışarıda olmasından rahatsız oluyorum.
Je n'aime pas l'idée que Scofield ait ce que je veux si je n'ai rien qui l'intéresse.
Ama daha sağlam bilgi olmadan benim de elim kolum bağlı.
Mais sans données plus fermes, mes mains sont liées.
İçlerinden birine zarar vermeye kalkarsan benim de elim armut toplamaz.
Et je ne resterai pas impassible si tu leur fais du mal.
Eğer senden daha iyi elim olmasaydı, bahsi artırmayacaktım.
Si je n'avais pas eu mieux, je n'aurais pas relancé.
- Elim kolum bağlıydı ahbap.
- Je n'avais pas le choix. - Je comprends.
Hala sağlam bir elim var.
J'ai encore une bonne main.
Evet, bütün fikirlerimi çaldı ve ben elim bomboş kaldım.
Génial. Oui, et il m'a volé mes idées. Et je n'ai jamais gagné quoi que ce soit en retour.
Sence elim ayağım tutmuyor mu?
- Suis-je trop faible?
Elim, kolum bağlı Shue.
J'ai les mains liées.
Yavaş sık, elim biraz acıdı.
Ma main, ça fait mal.
Ben baskı altında elim ayağıma dolaşır.
Je ne suis pas bon sous pression.
O gerçekten gerçekten hasta ve baskı altında elim ayağıma dolaşır.
Elle est très malade. Très malade. Et je ne suis pas bon sous pression.
İşte elim.
Tiens ma main.
Elim ayağım birbirine karıştı.
- D'accord.
William, şahsi problemler yaşadığın için üzgünüm ama elim kolum bağlı. Sue haklı.
Je suis désolé pour vos problèmes personnels mais j'ai les mains liées.
Çok etkileyici ama elim kolum bağlı Shue.
C'est très émouvant, mais j'ai les mains liées.
Burada çok özel biri için çok özel bir elim var.
Et voici une main spéciale pour quelqu'un de spécial!
Çalışan tek bir elim var. Bir daha asla yürüyemeyebilirim.
J'ai une main qui fonctionne et je ne remarcherai peut-être jamais.
Biliyor musun, 5 yıldır ilk defa sabah giyinirken elim, doğrudan siyaha, kahverengiye ya da laciverte gitmedi.
Pour la première fois en cinq ans, quand je m'habille le matin... je ne saisis pas automatiquement du noir ou du marron ou du bleu marine.
- Elim ferman dinlemiyor.
- Ce que veut la main...
Elim ayağıma dolaştı.
J'ai paniqué.
Kıymetini bilemedim ve sana sert davrandım. Ama sadece, seni elim kolum gibi gördüğüm içindi.
Je te croyais à ma botte et j'ai été dur avec toi, mais seulement parce que je te vois comme un prolongement de moi-même.
- Elim varmadı.
Pas possible.
Elim bir tabak sudayken mi?
Mina aurait pu mourir.
Elim ayağım kilitlendi.
Mes jambes sont bloquées.
Benim elim izdekinden büyük.
Ma main est plus grande que l'ecchymose.
Sanki elim düşüyor.
J'ai l'impression que... Ma main va tomber.
Elim ağzıma gidiyor ama konuşmuyorum.
Ma main monte, mais je la commande pas.
36 yıl geçmesine rağmen kopuk elim hala her saniye o çocuğun kolunu tutuyormuşum gibi ağrıyor.
36 ans plus tard, je ressens toujours la douleur comme si je le tenais encore, alors que j'ai plus de bras.
Elim...
Ma main.
Korkunç, elim bir kazaydı.
Un accident terrible et imprévisible.
Elim çok titriyordu.
Mes mains tremblaient tellement.
Keşke yardımcı olabilseydim, ama elim kolum bağlı.
J'aimerais aider, mais je ne peux rien faire.
Elim acıdı.
Je l'ai frappée. C'est douloureux.
Elim biraz garip.
Ma main est déréglée.
Taub. Elim kaydı.
Elle m'a échappée.
Elim hareket etmiyor.
Ma main ne fonctionne pas.
elimi tut 171
elimizde 40
elimden gelen bu 16
elimde değil 220
elimi sık 16
elimde 58
elimi bırak 19
elimden geleni yapacağım 192
elimizden bir şey gelmez 16
elimden bir şey gelmiyor 23
elimizde 40
elimden gelen bu 16
elimde değil 220
elimi sık 16
elimde 58
elimi bırak 19
elimden geleni yapacağım 192
elimizden bir şey gelmez 16
elimden bir şey gelmiyor 23