English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Elimi sık

Elimi sık translate French

246 parallel translation
- Aman doktor. - Acıyınca elimi sıkıca tutun.
Oh, docteur Serrez ma main, si ca fait mal
Elimi sıkıyor.
II me presse la main.
Elimi sık. Böyle ayrılalım.
Prends ma main et quittons-nous sur ceci.
- Sol elimi sıkın, kalbe daha yakın.
Main gauche, celle du cœur.
Ve general bunu biliyordu önünde diz çöktüğümde, şimdi bu hareketim çok meşhur elimi sıktı bana kısık sesle şöyle dedi...
Lui... je veux dire le Général... il sait cela. Car au moment de mon fameux agenouillement. ... il m'a serré la main.
Elimi sıkıştırdınız.
Vous avez ma main.
Eğer duyuyorsan, elimi sık.
Si oui, serre ma main.
# İleri doğru yürü Elimi sık #
Approche Serre-moi la main
# Beni kutlayın, ileri doğru yürü # # Elimi sıkın #
Félicite-moi, approche Serre-moi la main
Elimi sık.
Serre-moi la main.
Ormandaki son günümüzde bu ikisi ortaya çıktılar başardıkları bu güzel işten dolayı elimi sıkıp bana teşekkür ettiler.
Et le dernier jour dans la forêt, ils ont réapparu et m'ont serré la main, en me remerciant du bon travail qu'ils avaient réussi à faire!
Elimi sık!
Serre-moi la main!
Elimi sık.
Serre-moi la main...
Dwight bana 600 dolar harçlık verdi ve kuvvetlice elimi sıktı.
Et Dwight me donna... 600 dollars. Merci. Et une cordiale poignée de mains.
Buradayım. Buradayım. Elimi sık.
Je suis là.
- Ne kadar çok acıyorsa o kadar elimi sık.
- Serre autant que ça fait mal.
Ne kadar acıyorsa o kadar elimi sık.
Serre ma main aussi fort que ça fait mal.
Elimi sıkın. Hadi.
Serrez-moi la main.
Vickie, elimi sık.
Vickie, serrez ma main.
Elimi sıkın.
Bon, serrez ma main.
- Elimi sık.
- Serre ma main.
Beni duyabiliyorsanız elimi sıkın.
Si oui, serrez ma main.
- Alex, elimi sık.
- Alex, contrôle-toi, merde!
Sizlerden nefret ederdik. Elimi sık.
Serre ma main.
- Elimi sık.
- Serre-moi la main.
Elimi sık, Danny Boy Flynn.
Serre-moi la main, Danny Flynn mon gars.
Duyuyorsan elimi sık.
Si oui, serrez ma main.
Bu elimi sık.
Essaie de serrer ma main.
Tamam. Şimdi de bu elimi sık.
Maintenant, essaie de serrer l'autre.
Sonra kırıldı ve elimi kesti.
II s'est cassé en me coupant.
Zamanla sağ elimi daha sık kullandım.
J'ai appris à utiliser la main droite.
Elimi cebime atıp karşılıksız, güzel olduğun ve üstün yanları olan bir çocuk olduğun için karşılık beklemeksizin, sırf vermek istediğim için sana bir yakut, milyon dolarlık bir yakut versem hani fena mı olurdu?
Si je sors de ma poche un rubis d'un million de dollars, pour rien, parce que vous êtes belle, une enfant avantagée, que je veux vous le donner sans rien prendre... ce serait pervers?
Elimi kapıya sıkıştırdım.
Coincée dans une porte.
Öyle dengesiz biriydim ki, solo çalma fikri aklımdan çıksın diye elimi pencereye sıkıştırmıştım.
C'était insupportable. J'ai brisé une vitre avec mon poing, pour mettre fin à mes rêves de soliste.
Lütfen elimi tutun, beni sıkı tutun, olur mu?
Serrez-moi bien fort...
Dolap kapısını kırdım ve sanırım elimi de kırdım. Bunu imzalarsanız- -
J'ai enfoncé la porte du placard, et j'ai dû me casser la main, mais si vous vouliez signer...
- Elimi şöyle yaparak on, on beş santim kaldırabiliyordum. Buna da alıştığında artık uzun kayış kullanmaya başladım.
J'ai écarté ma main de plus en plus.
Bir dolarlık banknot için insanların ceplerine elimi sokmaktan bıktım,... bundan sıkıldım, Bud.
J'en ai marre de me fourrer la main dans la poche des gens... pour un billet ou pour... J'en ai marre, Bud.
Sıkı tut elimi, Blaze!
Tenez bon, mon bon Blaze!
Bu anlamda, elimin dış hatlarının şeklinden yansıyan ışık hüzmelerinin elimi sizden uzaklaştırdıkça,... küçüldüğünü görebiliyoruz.
de sorte que le cône des rayons qui vient du contour et de la forme de ma main se développe en plus petit pendant que j'écarte ma main.
Elimi size doğru yakınlaştırdıkça,... gözünüze giren ışık konileri,
Comme je déplace ma main vers vous, le cône des rayons qui entre dans votre oeil
# Elimi sıkın # Özür dilerim.
Excusez-moi.
Şimdi, ne zaman kontrolünü kaybettiğini hissedersen sadece elimi tut ve biraz sık.
Quand tu sens que tu vas craquer, prends ma main et serre-la.
Sık elimi!
Ta main, mon grand
Elimi sıkıyorsun.
Serre pas si fort!
Elimi çok sıkıyorsun.
Tu serres ma main trop fort.
Asıl ben çığlık atacaktım, elimi öyle bir sıktın ki!
C'est moi qui ai faille crier Tu serrais ma main tellement fort
- Sık elimi, dostum.
C'est toi? Serre-m'en quatre.
Bu sıcaklığın çok faydası olmayacaktır bu sıcaklıklar beni arkadaşım James ile derede yüzmeye yöneltiyor o üstündeki her şeyini çıkarır, benim külotum da dahil ki zaten görebilirsiniz ve pembe, yumuşak dilimi ağzına sokar ve elimi bacaklarının arasından kaydırırım ta ki çok şehvetli olana dek üstümde dalgalanır ve ben "James" diye çığlık atarım.
Mais qui ne changera rien à la chaleur. Ce genre de chaleur qui me donne envie d'aller à la piscine avec mon ami James, d'ôter tous mes vêtements, même mes dessous, bien qu'ils soient transparents, et d'insérer ma douce et rose langue dans sa bouche, de glisser ma main entre ses jambes jusqu'à ce qu'il soit si excité qu'il me roule dessus et que je hurle son nom.
Sık şu elimi.
Serre-moi la main.
Sarhoş da olsam, ayık da hiç şikayet almadım... hem de elimi pisliğe bulamış olsam bile.
Saoul ou sobre, j'ai pas à me plaindre... même si je me suis sali les mains en chemin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]