English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kesin

Kesin translate French

27,790 parallel translation
Yani, benim gördüğüme göre, çok kesin bir venn şemamız var.
Donc, de mon point de vue, on a un diagramme de Venn très particulier.
Eğer işin içinde Jarrod Sands varsa Senatör Morra da neredeyse kesin vardır.
Si ça implique Jarrod Sands, ça implique sûrement le sénateur Morra.
Etkisini gösterdiği kesin.
Il s'est manifesté, j'imagine.
Yani bunun kesin kararını tabii ki kodu oluşturan kişi verebilir...
Enfin, je suppose... seul celui qui a créé le code pourrait le confirmer...
Ne yaptığınızı bildiğiniz kesin.
C'est clair que vous savez ce que vous faites.
Candy Crush olmadığı kesin.
C'était pas Candy Crush.
Hatalı tedavi yani hastanın içinde sünger unutmanız kesin delil olarak kabul edilir.
Dans les fautes médicales, cette éponge que vous avez laissée c'est comme un pétard allumé.
- İlgisi olmadığını- - - Kesin delillerden mi?
- du pétard?
Hey, bir daha düşündüm de, belki bizi kesin ölüme götürme içermeyen bir plan yapabiliriz.
Hé, tout bien réfléchi, peut-être pourrions-nous choisir un plan qui n'implique pas que nous nous condamnions à une mort certaine.
Kesin şunu, çocuklar.
Taisez-vous, les gars.
Kesin şunu!
- Arrête!
Güzel GPS'ler bizi kesin olarak X'in olması gereken yere getirdi.
Ce bon vieux GPS nous place exactement où le "X" est supposé indiquer l'endroit.
Elizabeth'i kurtarmak için kesin bir saldırı düzenlemeliyiz. Çok etkili ve Yönetici ile beraber Cabal'ı tamamen bitirici olmalı. Ve kamuoyu önünde Elizabeth Keen'i temize çıkarmalı.
Pour sauver Elizabeth, nous devons exécuter une attaque ciblée, si importante, qu'elle va forcer la Cabale à complètement lâcher le Directeur et à blanchir publiquement Elizabeth Keen.
Hiçbir şey kesin değildir.
Rien n'est jamais sûr.
Alex, sen de benim kadar iyi biliyorsun ki Dr. Binari ameliyat için kesin sonuç ister.
Vous savez aussi bien que moi que le Dr Binari a des indications strictes pour opérer.
Aile içi şiddeti rapor etmek gri bölgedir. Kesin kanıt olsa bile.
Signaler les abus domestiques est une zone grise... même quand les preuves sont probantes.
Henüz değil, bu kesin.
Pas encore, en tout cas.
Belki de, ama nereye gittiyse orasının bizim işimize yaramadığı kesin.
Où qu'il soit allé, c'est en rien utile pour nous.
Açikçasi onur duydum, ama kesin bir "hayir" diyorum.
Évidemment, je suis honorée, mais pour moi c'est un super "non".
Ben olsam kesin baktırırdım ona.
J'irai faire vérifier ça.
Ötesini bilmem ama, Ruby'e geri döndüğü kesin.
Mais je suis presque sûre qu'il s'est remis sur Ruby.
- Sana kesin bir emir verdim.
Je t'ai donné un ordre.
Senden daha büyük ve akıllı olduğu kesin.
Elle est plus veille que toi, et elle est plus intelligente.
Kimse kesin olarak bilmiyor.
Personne ne sait vraiment.
Yani kesin bir söz veremem Benjamin.
Je ne peux pas vraiment te le promettre.
Kesin hallederiz.
complètement remédiable.
Tamam önce yeşil kabloyu kesin bu sizi şaltere ulaşmanızda yardımcı olacak.
D'abord, coupez le fil vert qui conduit à l'interrupteur, en bas.
Ama, bu konuda kesin olarak emin misin?
Mais, es-tu vraiment sûre de vouloir faire ça?
Kesin şunu!
Assez!
Sonra güm güm diye sesler duyduk ve ona "Muhammed, kesin kötü bir şey oldu!" Dedim.
Mais après, on a entendu courir dans l'escalier et j'ai compris qu'il y avait un problème.
Ne yaptılarsa, kesin hak etmişlerdir.
Elles le méritent sûrement.
Konuşmayı kesin.
Tais-toi.
Ancak geçmişine bakarsak, Frieda ile kesin konuşurlar.
Par contre, Frieda, avec son casier, ils l'interrogeront, c'est sûr.
- Acayip şeyler oluyor, o kesin. - Evet.
Il se passe des trucs zarbis, c'est sûr.
Tamam, öyleyse kesin bırakıyorum. Tamam.
D'accord, j'arrête pour de bon.
- O zaman kesin hayalettir. - Evet.
C'était forcément le fantôme.
Bizimle kesin konuşurlar.
Ils vont nous interviewer.
Galiba mı, kesin mi?
Tu crois ou tu es sûre?
Kesin Polk'lardır.
Je parie que c'est les Polk.
Ne yaptığın hakkında hiçbir fikrim yok ama kesin bir şey yaptın ki şu an kafanı kaldıramıyorsun.
J'ignore ce que tu as pris... mais c'est sûr que tu te shootes, vu que ta tête ne tient pas droit.
Kesin yediklerini tükürecekler.
Ils vont l'avoir en travers de la gorge.
En son konuşmamızda Ajan Weller ile aranızda kesin sınırlar koymak hakkında konuşmuştuk.
Lors de notre dernier entretiens, on a parlé d'instaurer des limites avec l'agent Weller.
Ne planlıyorlar bilmiyorum ama bizim için hayırlı olmadığı kesin.
Quel que soit leur plan, ce ne sera pas bon pour nous.
Ajan Weller ile aranızda kesin sınırlar koymak hakkında konuşmuştuk.
On a parlé de mettre de vraies limites avec l'agent Weller.
Şimdi bunu takip edemeyiz. O maili gönderenin Jane'in dövmeleri konusunda sağlam bilgisi olduğu kesin.
( Weller ) Quiconque a envoyé cet email eu à ayez connaissance intime des tatouages de Jane.
Bu neredeyse vücudundaki dövmelerden birisinin kesin tasviri sayılıyor.
C'est presque une description exacte d'un des tatouages les plus importants sur ton corps.
Zırhlı araç gereken bir şey olduğu kesin.
Une chose assez précieuse, vu le camion blindé.
Kesin olarak susturmuşlar.
Et l'ont réduite au silence une bonne fois pour toute.
Hepsini kesin.
Coupe-les tous.
Kurbanlarını aşağıladığı kesin.
Il dénigre ses victimes, c'est certain.
! Beni kesin öldürür.
Il me tuera pour sûr.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]