Muhtemelen translate French
34,330 parallel translation
Biri doğum sırasında ölen bir keşti, diğeri ise beni İtfaiyenin önüne bırakıp giden birisi. Muhtemelen itfaiye önüne bırakıp gitmekten başka bir klişe bulamamıştı.
Ma mère était accro au crack, morte en accouchant, et lui m'a abandonné devant les pompiers parce qu'il avait rien trouvé de plus cliché.
Hatırlamıyor olmam, muhtemelen sana birşeyler anlatıyordur.
Ça dit quelque chose de moi dont je me souviens pas.
Muhtemelen bataklığa 20, 25 yıl önce atılmış.
Probablement jetée dans le marais il y a 20 ou 25 ans.
Muhtemelen sormayacağım.
Probablement pas.
Muhtemelen ölecektin.
Tu serais probablement morte.
- Muhtemelen alakalı...
- Pourrait être lié... - Attends.
- Muhtemelen hayır.
- Probablement pas.
Ama muhtemelen burada öleceğiz.
Mais nous allons sûrement mourir.
- Evet, muhtemelen.
- Oui, sûrement.
- Olabilir. Hatta muhtemelen.
Même probablement.
Muhtemelen üç veya dört yaşındaydım.
J'avais sûrement aux alentours de trois ou quatre ans.
Her zaman yiyeceğiniz olsaydı... muhtemelen chicatana karıncalarını yemezdiniz.
Si vous avez de la nourriture disponible tout le temps, vous n'auriez probablement pas mangé de fourmis Atta.
Karnınız aç olmasaydı, muhtemelen solucan yemezdiniz.
Si vous n'aviez pas faim, vous n'auriez probablement pas mangé de vers.
Muhtemelen ne yanlış gidebilir çalışır veya çalışmaz, değil mi?
Que peut-il se passer de mauvais? Ça fonctionne, ou pas, exact?
Muhtemelen içinde bir madde vardı, çünkü hiçbir şey hatırlamıyorum.
Il y avait un truc dedans car je ne me souviens plus du reste.
Belki hapiste tanıştığı biri bizden bahsetmiştir, ama muhtemelen...
Il a peut-être croisé quelqu'un en prison et lui a tout sur nous, mais plus probable...
Dürüst olmak gerekirse efendim muhtemelen benden daha fazla şey görmüşsünüzdür.
Pour être honnête, Monsieur, vous en avez probablement plus vu sur ce qui s'est passé que moi.
Muhtemelen bizi öldürecek bir şey hakkında base girmesek?
Peut-on éviter de parier sur ce qui va probablement nous tuer?
Muhtemelen buradan uzaklaşmalısın.
Tu devrais y aller.
Şuan... muhtemelen yoğunsun.
De toute évidence tu es occupée, pour l'instant.
Yönetici muhtemelen hapları bilmiyordu.
Le Directeur ne savait probablement pas à propos des pillules.
Muhtemelen bir güç kaynağı olarak.
Peut-être une source de courant.
Ama muhtemelen önce ben seni arayacağım.
Mais je vous appellerai probablement en premier.
Hastanede cidden elimi taşın altına koydum ve muhtemelen o insanlardan bir kaçına tekrar rastlayacağım şimdi Marcy hakkında gelişmeleri bekliyorum o yüzden sana yalan söylemeyeceğim.
J'ai pris de gros risques, à l'hôpital, alors que je reverrai sûrement ces gens. Et j'attends des nouvelles de Marcy.
Muhtemelen kocam nerede ve neden bana yardım etmiyor diye düşünürüm.
Je me demande sûrement, "Où est mon mari, et pourquoi il ne m'aide pas?"
- Muhtemelen.
- Sûrement.
Ben, şimdiye dek tanıdığım muhtemelen en güvenilir kişi.
Ben est probablement la personne la pus fiable que j'ai jamais rencontrée.
Mars'a gönderilen sondaların görevlerinin herhangi bir bölümünü başarıyla tamamlamasındaki başarı oranımız muhtemelen sadece % 50.
L'enregistrement est probablement à 50 % des sondes envoyées sur Mars qui ont réussi a accomplir une partie de leur mission.
Tek seferde sekiz ay boyunca, çok küçük bir uzay aracında birkaç insanla birlikte hayatta kalmak ve muhtemelen onlarca yıl boyunca dünyaya dönmeyecek olma fikriyle baş edebilmek, pek çok zorluk barındırıyor.
Il y a beaucoup de défis dans le fait de survivre dans un très petit vaisseau avec d'autres êtres humains pendant huit mois d'affilée et d'être capable de gérer l'idée que vous ne reviendrez pas sur Terre avant peut-être des décennies.
Üzgünüm. Muhtemelen bunun ne anlama geldiğini bilmeliyim.
Je suis désolé, je devrais probablement connaitre ça.
Aslında, biliyorsun, Muhtemelen gidiyorum.
Je devrai probablement y aller.
Muhtemelen haklı. Ama iyi şekil almam gerekiyor.
Elle a probablement raison mais je dois être en bonnes conditions.
- 7 yıl ama muhtemelen 5 yıla indirebilirim.
- Combien? - Sept ans. Mais je peux négocier pour 5.
Muhtemelen bir Z ordusunun içine dalmıştır.
Il a dû se jeter dans une horde de Z.
Muhtemelen bagaja bakmadılar bile.
Ils n'ont sûrement même pas regardé dans le coffre.
Muhtemelen.
Possible.
Takdir hakkını, muhtemelen mahkemelerin en tarafsız parçası olan hakimlerden alıp savcılara verdik.
On a retiré des pouvoirs au juge, l'acteur le plus neutre d'un procès, pour les donner au procureur.
Yani bir sonraki görüşmemiz muhtemelen mahkeme salonunda olacak.
donc la prochaine fois qu'on se parle, ce sera au tribunal.
Muhtemelen bundan dolayı bu sabah seninle takılmayı canım istemiyordur.
Voilà pourquoi je n'ai pas vraiment envie de traîner avec toi.
Bence muhtemelen o da ölmüştür.
Je pense qu'elle est morte aussi.
Muhtemelen şu an bizi izliyor.
Elle nous regarde sûrement en ce moment même.
Ama bunu kim veya ne yaptıysa muhtemelen hala bu evdedir.
Mais celui ou ce qui a fait ça est sûrement encore dans la maison.
Evet ama muhtemelen EMP yüzünden.
Mais c'est plus probablement un IEM.
Muhtemelen EMP yüzündendi.
- C'était sans doute un IEM.
Muhtemelen iyi vakit geçirip bütün seksi Latin erkeklerle dans edip içki içiyordur.
Elle doit être en train de s'amuser, de danser et de boire avec des latinos sexys.
Çok güçlü, ölümcül ve muhtemelen şu anda kızgın bir hayalet bilim insanının elinde.
C'est puissant, mortel, et sûrement entre les mains d'un fantôme savant fou et énervé.
Evet, muhtemelen ama telefonuna cevap vermiyor ve anlaşılan nerede olduğunu kimse bilmiyor.
Sans doute, mais elle ne répond pas au téléphone, et personne ne sait où elle est.
saat 5 : 05'de burda oturmuş, bir değil, iki değil muhtemelen 3. bourbon'unu içiyorken karın bir değil, iki değil tam 3 tane 8 yaşındaki çocuğa bakıyor.
Elle élève non pas un ou deux, mais trois enfants de 8 ans pendant que tu bois non pas un ou deux, mais bientôt trois whiskys à 17 h 05.
James Inhofe, muhtemelen kongredeki iklim değişikliği karşıtlarının en önde gelenidir.
James Inhofe est sûrement le membre du Congrès le plus climato-sceptique.
Muhtemelen dünyanın en büyük üçüncü veya dördüncü kömür rezervlerine sahibiz.
Le pays est le 3e ou 4e plus gros réservoir du monde.
- Muhtemelen tanımazdım.
C'est vrai?