Onu öldürürsen translate French
220 parallel translation
Onu öldürürsen, jüri buna cinayet diyecektir.
Si tu le tues, c'est un meurtre.
- Onu öldürürsen sandalyeyi boylarsın.
Si tu le tues, tu iras sur la chaise!
Joe, onu öldürürsen, seni tutuklamalarını emrederim, bunu yapacağımı biliyorsun.
Si tu le tues, tu retourneras au bataillon sous escorte. J'y veillerai.
Onu öldürürsen evini asla göremezsin bir daha.
Si tu le tues, tu ne reverras jamais plus les tiens!
Onu öldürürsen, bir daha hiç kimse iglosuna girmene izin vermez.
Si tu le tues, plus personne ne t'ouvrira son igloo.
Bizim için onu öldürürsen...
- J'ai ta parole?
Onu öldürürsen ne yaparız ha?
Mon frêre, tu es vraiment un agréable compagnon.
Onu öldürürsen, her şey benim olacak.
Si vous le tuez, tout ceci sera à moi.
Onu öldürürsen kız serbest kalır
Si tu le tues, je te rendrai ta sœur.
Söyleyeceğim. Eğer onu öldürürsen...
Si vous le tuez, vous tuerez mon époux.
Onu öldürürsen beni bir daha göremezsin.
Je vous l'interdis. Si vous tuez Flash, vous ne me reverrez plus.
Eğer onu öldürürsen bunun bize ne faydası olur ki?
A quoi ça nous servira si tu l'assassines?
Şef Onu öldürürsen... Yaşlı Kuk'un yerini öğrenemeyiz!
Maîtresse, si vous le tuez, on ne saura pas ce qu'il en est de maître Kuk.
- Onu öldürürsen, seni öldürürüz.
Tu la tues, on t'abat.
Onu öldürürsen, beni de öldürmek zorundasın.
Si vous voulez le tuer, il faudra me tuer aussi.
Onu öldürürsen...
Si tu le tues...
- Eğer onu öldürürsen, beni de öldürmek zorunda kalırsın!
Si tu veux le tuer, il faudra me tuer aussi.
Onu öldürürsen... o kazanır.
Si tu le tues... il aura gagné.
Onu öldürürsen, kendini de öldür aşağılık herif!
- Je veux lui parler! - C'est toi que tu tues!
Onu öldürürsen şehit olur.
Mort, il devient un martyr.
Wilson, onu öldürürsen, oğlumu da öldürürsün.
Wilson! Si vous le tuez, vous tuez mon fils!
Ama eğer onu öldürürsen, barış imkansız olacak.
Il n'en sera plus question si tu la tues.
- Zeyna! Eğer onu öldürürsen...
- Si tu la tues...
Onu öldürürsen, polisler peşimize düşer.
Si tu le tues, on aura les flics aux trousses.
Eğer onu öldürürsen bana borcunu ödeyemez.
C'est pas en le tuant qu'il allait me rembourser.
Onu öldürürsen kazanırsın.
Si tu le tues, tu gagnes.
Onu öldürürsen neler olacağını bilmiyorsun.
Tu ne sais pas si qui pourrait arriver si tu tue celui-là.
Onu öldürürsen, bende seni öldürürüm.
Tu la tues, je te tue. Tu perds.
İşin aslı şu ki, Onu öldürürsen Omar, sana istediğin bütün memeyi bulurum.
Écoute, Omar, si tu le tues, tu auras toute la came dont t'as besoin.
Ama onu öldürürsen... Hayatımı, zamanı geri getirmeye adayacağım.
Mais si tu la tues, je consacrerai toute mon existence à rétablir notre destinée passée.
Onu öldürürsen, kapıyı hiç açmazlar.
Si tu le tues, elles n'ouvriront jamais la porte.
Eğer onu öldürürsen, arkasına saklanacağın kimse kalmaz.
Si tu la tues, tu ne pourras plus te cacher derrière.
Eğer onu öldürürsen seni kaybederim.
Si tu le tues, je te perdrai.
Ama onu öldürürsen, insanların bugünle ilgili hatırlayacağı tek şey transgenic'lerin soğukkanlılıkla bir insanı öldürmesi olacak ve bizi avlamayı asla bırakmayacaklar.
Mais si tu le tues, tout ce que les gens retiendront, c'est qu'un transgénique a tué un homme de sang froid. Et ils n'arrêteront jamais de nous traquer.
Onu öldürürsen, oğlumda ölecek.
Si tu la tues, mon fils mourra.
- Ne? Onu öldürürsen takımın zarar göreceğini biliyordun.
Vous saviez que si vous l'assassiniez, vous porteriez un coup dur à l'équipe.
Eğer onu öldürürsen... sana yardım etmeyeceğim.
Si tu la tues, je ne t'aiderai pas.
Eğer onu öldürürsen sana bisikletimi vereceğim.
Je te donnerai ma bécane si tu le tues.
Eğer onu öldürürsen, Bir daha parayı göremezsin.
Vous dites adieu à l'argent si elle meurt.
Eğer onu öldürürsen, bunun için hesap vermen gerekir.
Si vous le tuez, vous devrez en répondre.
- Ya onu öldürürsen? - Hapse gidersin. Bu neyle ilgili, Tru?
Tu vas en prison, qu'est ce que tu veux Tru?
Üstelik onu öldürürsen seni hapse atarlar.
D'ailleurs, si tu le tues, tu iras en maison de correction.
Belki, ama onu öldürürsen, sen de peşinden gidersin.
Peut-être. Mais il sera pas le seul mort si tu le fais.
Bıçakla öldürürsen, onu koklayacak kadar yakınsındır.
Mais le poignarder... c'est être assez près pour sentir son odeur.
Onu öldürürsen, malımı nasıl geri alıcam?
Je dois les interroger.
Onu öldürürsen, seni öldürürüm.
Vous ne pouvez pas gagner.
Beni öldürürsen, onu öldürürüm.
Si tu me tues, je le tue.
Eğer beni öldürürsen onu kurtaramazsın.
il meurt.
Sen, kaybedersin. Sen, onu ve beni öldürürsen gemi, patlar.
Tu la tues et tu me tues, le vaisseau explose.
Onu da öldürürsen, onun da yerini alacak biri çıkar.
Et si vous le tuez, quelqu'un le remplacera.
Onu şimdi öldürürsen o da küçük kız gibi iki boyut arasında sıkışmış olacak.
Si tu le tue maintenant, il restera coincé entre les deux mondes, comme elle.
onu özledim 21
onu öptüm 18
onu özlüyorum 59
onu öldür 51
onu öldürürüm 54
onu öldürdüm 156
onu özlüyor musun 19
onu öldüreceğim 271
onu öldürdün 172
onu öptün mü 17
onu öptüm 18
onu özlüyorum 59
onu öldür 51
onu öldürürüm 54
onu öldürdüm 156
onu özlüyor musun 19
onu öldüreceğim 271
onu öldürdün 172
onu öptün mü 17
onu öldürmek istiyorum 19
onu öldürmek istedim 16
onu öldürme 43
onu öldürmek 19
onu öldürdünüz 18
onu öldürecek misin 26
onu öldürün 23
onu öldürdü 49
onu öldürdün mü 48
onu öldürecek 39
onu öldürmek istedim 16
onu öldürme 43
onu öldürmek 19
onu öldürdünüz 18
onu öldürecek misin 26
onu öldürün 23
onu öldürdü 49
onu öldürdün mü 48
onu öldürecek 39