Orada değildi translate French
787 parallel translation
Az önce odasına gittim! Orada değildi.
Je viens d'aller dans sa chambre, il n'y est pas
- Peki ya polis? - Orada değildi.
C'est là que j'ai perdu la tête.
Ailesi orada değildi.
Pas le moindre parent là-bas!
- Orada değildi. - Sersem.
- Crétin.
Ama Eddie orada değildi.
Mais Eddie n'était pas au rendez-vous.
Ve Philadelphia, hep orada değildi.
Et Philadelphie, sans toute sa tête...
Nasıl olursa olsun orada değildi.
Il t'a rien dit? - Non. Alors?
- Hayır, orada değildi. Ballygar'da, kırsal bölgenin diğer tarafında yakaladım.
Non, pas du tout, à Ballygar, de l'autre côté...
- Hayır, orada değildi.
- Non, il n'y est plus.
Ölüm anında orada değildi. Gitmişti.
Il a quitté la scène du drame...
Beni onun oteline götürdü... ama kız o gün orada değildi.
Il m'a emmené à l'hôtel où elle était. Justement, ce jour-là, elle n'y était pas.
Orada değildi.
Il n'était pas là.
Orada değildi.
Il s'est noyé.
Evine 15 dakika sonra vardım, ama o artık orada değildi ve ev tam bir karmaşa içindeydi.
Je suis arrivé chez elle 15 minutes plus tard, mais elle était partie et la maison avait été virée sans dessus dessous.
Boşunaydı, orada değildi.
Il n'y était pas.
George Takei, geldiğimde, benim onun rolünü aldığım gibi bir hisse kapıldı. Orada değildi ve onun için yazılmış bir kaç bölüm vardı.
On ne s'est pas vues pendant 20 ans, puis on a repris contact, il y a environ 5 ans, et on va aux congrès ensemble.
Vaclav, yalan söyleme. O ayak orada değildi! Tabi oradaydı.
Cette échelle tient toute seule.
Soğuk, sanki bir mezbahadan pis koku cereyanı vardı, ama gerçekte orada değildi.
C'était froid, comme un courant d'air qui sort d'un abattoir, mais en fait, il n'y avait rien.
Frank orada değildi.
Frank était pas au rendez-vous.
- Orada değildi.
Je reviens de l'avion.
"Mississipi" Reunion'a vardığında, o orada değildi.
Quand le Mississippi est arrivé à la Réunion, elle n'y était pas.
General orada değildi.
Le général n'était pas là.
- Belki hiç bir zaman orada değildi.
- Il n'y avait peut-être rien.
Polis ile geri döndüğümüzde orada değildi sadece.
Il n'était plus là quand on est revenus avec l'agent.
O gerçekte orada değildi.
Elle n'était pas là.
Makyajcım orada değildi.
Mon maquilleur n'était pas là.
O zaman kalktıktan sonra onu göremezdiniz, çünkü artık orada değildi.
C'était pas après votre réveil car il n'y était plus.
Ve vurulduktan sonra, orada değildi.
Et après qu'on l'ait tué, il n'y était plus.
- Peki ya Regina'ya? - Hayır, çünkü orada değildi, aksi halde...
Ils ont massé le cul des chevaux pour qu'ils chient.
Şey, sesi bodrumdan geliyordu. Orada değildi.
Sa voix était au sous-sol, pas lui.
Orada değildi.
Il n'y était pas.
Para orada değildi.
L'argent n'y était pas!
Orada değildi.
Il n'y était pas!
Elbette para orada değildi.
Bien sûr que l'argent n'y était pas.
- George... Beni dinle. Bu sabah odasına gittim, ve orada değildi.
Écoute, je suis allé à son compartiment, il n'y était pas.
Sonra oraya gittim ama orada değildi!
Ne restons pas là.
Ama bugün orada değildi.
Mais il n'était pas la.
O orada değildi.
Pas seulement.
Orada değildi. Tamam mı?
- Il n'est pas là.
İşler orada pek iyi değildi.
- Il y a un an. Les affaires n'allaient pas fort.
Orada son yaşayanlar pek sağlam insanlar değildi.
Les gens d'avant ne valaient rien.
Orada değildi.
II n'y était pas.
Ve senin söylediğin gibi, orada değildi.
Mais vous me l'avez dit, il n'y était pas.
Orada şartlar iyi değildi, ilaçlarımız yoktu.
Les conditions n'étaient pas bonnes la bas, nous manquions de médicaments
Mutlu olmak için bana ihtiyacı yoktu. Tadeusz'un kasten orada olması benlik bir durum değildi.
Elle n'avait pas besoin de moi pour être heureuse ce n'était pas mon affaire et ce n'était pas par accident que Tadeusz était la
Orada değildi.
Il n'y était pas
Her zaman orada duruyordu. Ama senin için değildi.
Un monde qui a toujours été là, mais pas pour toi.
Benim orada olma nedenim bu değildi.
Je n'étais pas là-bas pour ça.
Çekip Avustralya'ya gittim, fakat hayat orada da pek iç açıcı değildi.
Moi je suis immédiatement partie en Australie, mais... là-bas non plus, tout n'est pas rose.
Niyetim bu değildi. Orada olduklarını bilmiyordum.
J'ignorais leur présence.
Tetsu istediği için kazandım ama orada bile değildi.
J'ai gagné parce que Tetsu me l'avait demandé, et il est pas là quand il faudrait.
orada değildim 51
orada değildin 19
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
orada değildin 19
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada dur 223
orada biri var 50
orada ne var 123
oradadır 18
orada olacağım 346
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada dur 223
orada biri var 50
orada ne var 123
oradadır 18
orada olacağım 346
orada neler oluyor 224
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada duruyor 22
orada biri mi var 55
orada mı 137
orada olurum 25
orada kal 348
orada mısınız 104
oradan uzak dur 20
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada duruyor 22
orada biri mi var 55
orada mı 137
orada olurum 25
orada kal 348
orada mısınız 104
oradan uzak dur 20
oradaki kim 37
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
oradan çık 18
orada değil 122
orada kalsın 17
oradakiler 66
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
oradan çık 18
orada değil 122
orada kalsın 17
oradakiler 66