Çıkar onu translate French
3,816 parallel translation
Çıkar onu buradan.
Emmenez-le.
Ne yapıyor? Çıkar onu oradan.
Elle fait quoi?
Çıkar onu oradan.
Sors-la de là.
Çıkar onu, çıkar onu!
Fait le sortir, fait la sortir.
Çıkar onu buradan, Sam.
Fais la sortir, Sam.
- Mike, çıkar onu buradan.
- Mike, fais le sortir.
- Çıkar onu buradan.
Sortez-le de là. Allez, Buzz.
Sen- - Vücudundan çıkar onu.
Écoute, tu dois t'en débarrasser.
Çıkar onu buradan.
Faites-la sortir d'ici
Onu elden çıkarıp paranı alabileceğin.
Pour te débarrasser de lui... et être payée.
Bak Jess, Schmidt'in arkadaşı olmak gerçekten çok karışıktır onu acayip bir şekilde değiştirmek istiyorsun ama değiştiremiyorsun, bu onu daha kötü yapıyor.
Être ami avec Schmidt, c'est vraiment compliqué. Tu veux vraiment le changer, mais tu peux pas, car ça serait pire.
Onu dışarı çıkarın!
Faites le sortir!
Aslına bakarsan bence tek yapmamız gereken.. ... onu bu gece dışarı çıkarıp, biraz içirip neler olduğunu anlatmasını sağlamak.
On pourrait l'inviter à sortir prendre un verre ce soir, pour en savoir plus.
Düşünüyordum ki önce onu kelepçelerim, ve sonra seninle konuşacak zamanım olur, ve sonra sen benimle olmaya karar verirsin, ve sonra buraya geri gelirim ve sonra kelepçelerini çıkarırız.
J'ai cru qu'en le menottant, j'aurais eu le temps de te parler, et que tu m'aurais choisi. On serait revenus là, et on l'aurait libéré ensemble.
- Sen, onu ikna edersin ki eğer Malcolm, konseyden bir şekilde çıkarılırsa, sen, boş koltuğu devralırsın, ve kan miktarını yürürlükten kaldırırsın.
vous le convainquez que si Malcolm ne fait plus partie du conseil, vous prendrez la place vacante et remettrez l'ancien quota.
- Onu ortaya çıkarırız.
On le dégage Exactement.
- Ben iyiyim. - Çıkar onu.
Enlève le.
Çıkarın onu!
Sortez-le!
Amanda ortaya çıktığı an onu yakalayıp gözaltına alırlar ve her şey ortaya çıkar.
Si Amanda refait surface, elle sera immédiatement arrêtée et avouera tout.
Eminim karşısına yine yılların davası çıkınca bu onu saklandığı yerden çıkarır.
Un autre grand procès pourrait le faire sortir de sa cachette.
- Onu aklınızdan çıkarın.
Ca n'arrivera pas.
Onu sokaklardan çıkarın.
On va le retirer des rues.
Nasıl başa çıkarız, onu düşünüyorum.
Je m'inquiète de savoir comment m'occuper de lui.
- Çıkarın onu kafasından.
- Retire-lui ce truc. OK.
Çıkarın onu.
Emmenez-le.
Çıkarın onu!
Tirez-la de là!
Belki bugün biraz erken çıkar, alırım onu.
Il aimerait surtout vivre avec eux. Je pourrais finir plus tôt aujourd'hui et l'emmener.
- Onu dışarı çıkar,... yoksa ellerinden seni vururum.
Pose ça, ou je te tire dans la main.
- Onu yukarı çıkar.
- Fais-le monter.
Onu dışarı çıkarıp unutmadın değil mi? Hayır, hayır aslında bu birkaç gündür onu dışarı çıkarmakta zorlanıyordum.
Non, non, en fait, ça a été dur de le sortir ces deux derniers jours.
Onu işten çıkarınca karşılacağım iş yükü vazgeçirdi beni.
J'ai pensé à la quantité de travail que j'aurais à faire pour le remplacer et je me suis décidé contre.
Çıkar onları ve onu sandalyeye kelepçele.
Enlevez-les, puis attachez-les à la chaise.
... onu oradan çıkarırdım.
Je vais la faire sortir de là.
- Onu da çıkar buradan lütfen.
Et sortez le d'ici, s'il vous plait.
Onu da çıkar.
Et, et enlève ça.
Araba koltuğundan çıkar onu. Hayır neredeyse uyumak üzere.
- Sors le du siège auto.
- Çıkarın onu.
Emmenez-le.
Onu dışarıya çıkarıp vurmadığım için beni bağışlayın.
Pardon de ne pas l'avoir exécuté au pied de l'immeuble.
Onu bir kaç kadeh vernik çıkarıcı içtikten sonra dedim dibe vurduğum zamanlardan biriydi.
J'ai dit ça après quelques verres de tord-boyau. A un moment vraiment sinistre de mon existence.
Eğer 14 Şubat'ta bir sevgilin varsa, onu 14 Şubat'ta dışarı çıkarırsın.
Si tu sors avec quelqu'un le 14 février, tu passes le 14 février avec elle.
Bir ağaç kütüğünün üstüne çıkar ve onu Kennedy'lerden bir zanneder.
Je veux dire, elle monte une souche d'arbre et penser que c'est Kennedy.
Ajanlarımız geldiğinde, onu arka tarafta kimsenin görmeyeceği bir yerden çıkarın.
Quand les agents arrivent ce serait mieux si on l'emmenait par derrière où personne ne verra
Tamam, tamam. İşlemleri yapın da onu çıkarın buradan.
OK, OK, laisses le procéder et fais le partir d'ici.
- Çıkar onu buradan.
Fais-la sortir.
Casey McManus'ın komşusunun dün akşamdan beri tutuklu olduğunu düşünürsek bu, resmi olarak onu cinayet zanlısı olmaktan çıkarır diyebiliriz, değil mi?
Et bien étant donné que le voisin de McManus est en garde à vue depuis hier soir, je dirais qu'il est officiellement blanchi du meurtre, non?
Onu buradan çıkar.
Enlève-le d'ici.
İlerle hadi, onu dışarı çıkar.
Allez, officier, sortez le.
Ne kadar çok çıkarırsanız, o kadar hızlı Southfork'un borcunu öder ve Venezuelalılardan onu geri alabilirsiniz.
Et plus vite tu pompe, Plus vite tu peux rembourser le prêt de Southfork et rembourser les Vénézuéliens.
Onu dışarı çıkar!
Sors-le, dehors!
Scott, hemen çıkarın onu oradan.
Scott, sortez de là maintenant...
Çıkarın onu!
Sortez la de là!
çıkar onu buradan 56
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onun yerine 89
onu sevdim 104
onu geri ver 55
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onun yerine 89
onu sevdim 104
onu geri ver 55