Şimdi gitmek zorundayım translate French
90 parallel translation
Şimdi gitmek zorundayım... Ve geri dönmeyeceğim.
Je dois y aller, mais je ne reviendrai pas.
Özür dilerim, şimdi gitmek zorundayım.
Il faut que je parte.
Ama şimdi gitmek zorundayım.
Mais je vais le faire.
- Şimdi gitmek zorundayım.
- Je dois partir.
Şimdi gitmek zorundayım.
Je vais devoir partir maintenant.
Şimdi gitmek zorundayım.
Il faut que j'y aille.
- Şimdi gitmek zorundayım ama Bayan Judd kalıp devam edecek.
Je dois vous quitter, mais Mlle Judd va rester.
Şimdi gitmek zorundayım.
Je dois y aller.
Seni tanımak harikaydı. Şimdi gitmek zorundayım.
J'ai été ravie de vous connaître, mais je dois m'en aller.
- Ama şimdi gitmek zorundayım.
- Je dois y aller.
Şimdi gitmek zorundayım.
Je dois partir maintenant.
Başka bir şey yapamam. Şimdi gitmek zorundayım.
Je ne peux rien faire de plus.
Şimdi gitmek zorundayım, şey...
Je dois vraiment y aller.
Fakat şimdi gitmek zorundayım.
Mais faut que je me tire
Şimdi gitmek zorundayım.
Je dois y aller maintenant.
Şimdi gitmek zorundayım.
Ecoutez, il faut que j'y aille.
Şimdi gitmek zorundayım.
Je dois partir.
Şimdi gitmek zorundayım...
Je devrai aller maintenant...
Ve ben, ben- - şimdi gitmek zorundayım ve sen de.
Et je... je... et bien, maintenant, je dois partir, et toi aussi.
Ama şimdi gitmek zorundayım.
Mais je dois y aller.
Dinle, şimdi gitmek zorundayım. Ama bir kaç gün buralarda olacağım.
Écoute, je dois y aller, mais je reste ici pendant 2 jours.
Şimdi gitmek zorundayım.
Que s'est-il passé après votre mariage?
Şimdi Kaliforniya'ya mı gitmek zorundayız?
On va aller en Californie maintenant?
Şimdi izninle, gitmek zorundayım.
On se reverra, mais à l'instant je ne puis rester.
Ben de şimdi gidiyordum. Gitmek zorundayım.
Je dois partir.
Hayır, benden başka kimse yok, ben de şimdi eve gitmek zorundayım.
Non. Je suis la dernière et je m'en vais, à présent.
Ama şimdi Suwa'ya gitmek zorundayım.
Toutefois, je dois me rendre à Suwa.
Şimdi onlar beni alacak. Gitmek zorundayım. Hayır, Robi!
Maintenant, ils sont venus me chercher et je dois partir.
Benim şimdi acelem var, işe gitmek zorundayım.
Je dois aller travailler.
Şimdi evinize gidin. Gitmek zorundayım.
Maintenant, vous allez rentrer chez vous, il faut que je m'en aille.
Şimdi gerçekten gitmek zorundayım.
Maintenant, je dois partir.
Evet. Onlara bir sürü yalan söyledim. Şimdi de beni bulamayacakları bir yere gitmek zorundayım.
Je leur ai raconté des bobards et je vais aller me planquer loin d'ici.
Şimdi eve gitmek zorundayım.
Je vais rentrer.
Şimdi, ne yazık ki gitmek zorundayım.
Maman, c'est un Nazi.
Şimdi işe gitmek zorundayım.
Je dois aller travailler.
Dinle, şimdi bir şekilde bir sonraki kasabaya gitmek zorundayım.
- Ecoutes, je dois aller a la prochaine ville.
Bak, geçiş iznimi aldım. Şimdi gitmek zorundayız.
J'ai l'autorisation de partir, il faut y aller.
Haydi, ben şimdi babanın organize ettiği şu toplantıya gitmek zorundayım.
Viens, je dois assister à la réunion que ton père organise.
Şimdi, gitmek zorundayım, çünkü bakım evinde akşam yemeği provam var. - Onlarca hediye paketlemem gerekiyor ve şimdi de yeni bir ağaç almam lazım.
J'ai la répétition du spectacle de Noël, le repas de Noël de l'hôpital et le sapin à changer.
Eğer şimdi izin verirsen, gitmek zorundayım.
Tu m'excuseras, je dois y aller.
Hemen şimdi kalkmalısın. İşe gitmek zorundayım.
Dépêchez-vous, je dois aller travailler.
Şimdi mülakata uğursuz bir takımla gitmek zorundayım.
Je vais devoir passer cet entretien en costume banal.
Şimdi şovda yerini almak için gitmek zorundayım...
Je vais prendre ta place dans le feuilleton.
- Şimdi gerçekten gitmek zorundayım.
— Je dois vraiment m'en aller.
Şimdi o kıllı feminist yarmalardan önce dükkana gitmek zorundayım.
Maintenant, je dois retourner à la boutique avant que c'est poilues de féministes détruisent l'endroit.
Şimdi, işe gitmek zorundayım.
C'est mon pain quotidien.
Şimdi izninizle. Gitmek zorundayım. Hepinize çok teşekkürler.
Veuillez m'excuser, je veux dire, je dois m'en aller.
Şimdi onunla randevuya gitmek zorundayım.
Car je vais devoir sortir avec lui.
Harika. Şimdi çilingire gitmek zorundayım.
Génial, alors je vais devoir aller chez le serrurier.
Şey, bir bakıma gitmek zorundayım şimdi, değil mi?
Je n'ai plus le choix, maintenant, n'est-ce pas?
- Hadisene! Şimdi derse gitmek zorundayım.
Je m'en vais donner mon cours.
gitmek zorundayım 240
zorundayım 57
şimdi 13440
simdi 145
şimdi ne yapıyorsun 94
şimdi anladım 177
şimdi mi 706
şimdi değil 438
şimdilik 467
şimdi oldu 108
zorundayım 57
şimdi 13440
simdi 145
şimdi ne yapıyorsun 94
şimdi anladım 177
şimdi mi 706
şimdi değil 438
şimdilik 467
şimdi oldu 108
şimdi ne istiyorsun 34
şimdiden 33
şimdi neredesin 37
şimdi gidiyorum 125
şimdi ne yapıyor 40
şimdi dinlen 19
şimdi nereye gidiyorsun 60
şimdi nereye gideceksin 21
şimdi de bu 52
şimdi ne yapayım 18
şimdiden 33
şimdi neredesin 37
şimdi gidiyorum 125
şimdi ne yapıyor 40
şimdi dinlen 19
şimdi nereye gidiyorsun 60
şimdi nereye gideceksin 21
şimdi de bu 52
şimdi ne yapayım 18
şimdi anlıyorum 178
şimdi gitmeliyim 115
şimdi ne oluyor 28
şimdi ise 87
şimdi ne olacak 465
şimdi olmaz 798
şimdiyse 77
şimdi hatırladım 246
şimdi git 292
şimdi buradayım 29
şimdi gitmeliyim 115
şimdi ne oluyor 28
şimdi ise 87
şimdi ne olacak 465
şimdi olmaz 798
şimdiyse 77
şimdi hatırladım 246
şimdi git 292
şimdi buradayım 29