Bekleme translate Portuguese
2,694 parallel translation
Onlar hastanenin bekleme odasında polisleri kurşun yağmuruna tutmadılar mı? .
Eles não cortavam os polícias que estavam a porta nos hospitais.
Cornell'de bekleme listesindeydim.
E eu deveria saber. Eu fiquei na lista de espera na universidade de Cornell.
Ya da benden bir şey bekleme.
- Não vou conseguir nada?
Bu adamlardan bir şey bekleme.
Peço-te... Não olhes para essas pessoas como sendo a sua salvação.
Yarın Blue Goose'da Ross için bir ölüyü bekleme yapılacak bu da gerçeği öğrenmek adına son şans.
Há uma vigília para Ross amanhã, no Blue Goose é a última hipótese para chegar à verdade.
Ve en kötü kısmı, muhtemelen bütün gece sürecek. Bu yüzden geç saatlere kadar bekleme.
E a pior parte é que talvez vá durar a noite toda, então não esperes por mim também.
O zaman sana güzel haberlerim var. Bekleme faslı bitti.
Bem, tenho boas notícias para ti porque a espera acabou.
- Olayın diğer yanı eşi bekleme odasında telaş içinde bekliyor.
A mulher dele está em pânico na sala de espera... - Vai!
- Gidip karısını bilgilendireyim. Ne zamandan beri işini yapmaktansa bekleme odasındaki eşleri bilgilendirmeye bu kadar meraklısın?
Porque estás mais interessada em falar com ela do que nisto?
O bekleme odasındaki kadın bendim, Derek.
Eu fui a mulher na sala de espera.
Bekleme odasındaki kadın olmak öyle zor ki ameliyathaneye girip de saldırgan silahını sana çevirmişken onun yerine bana ateş etmesini söylemen.
E é tão difícil ser a mulher na sala de espera que entrei no Bloco enquanto o atirador te apontava a arma e disse-lhe para me matar antes a mim.
Şuradaki otobüs durağına kadar yürümüş otobüsle şuraya gelmiş parkın içinden yürüyerek kliniğe ulaşmış bekleme salonunda bekleyip klinikte Emil Fernskog'u öldürmüş.
Foi para a paragem do autocarro. Apanhou-o. Desceu aqui, atravessou o parque, entrou na clínica, foi para a sala de espera, esperou.
Ames avukatıyla birlikte bekleme odasında.
O Ames está na sala de espera, com o advogado.
Her yerde resmen. Mutfakta, banyoda, salonda bekleme odanızın- - Mutfakta.
e em todo o lado... na cozinha, casa de banho, sala... aqui fora... espera, na cozinha.
Bana attığı her dergiyi ona geri fırlattım ve başpiskopos olmasının umurumda olmadığını, devam ederse bekleme odasından atacağımı söyledim.
Atirei-lhe cada revista de volta... e disse-lhe que não queria saber nem que ele fosse um arcebispo. Expulsei-o da sala de espera.
Küçük Sloan ortaya çıkana kadar bekleme.
Não esperes até que nasça parecido contigo.
Koridorda kayboldum sonra bir baktım yine bekleme salonundayım.
Desculpa, baralhei-me e fui parar outra vez ao átrio.
Tam sekiz yılımızı doktorun bekleme odasının karşı taraflarında ufak sohbetlerle geçirdik.
Passámos oito anos a fazer conversa em lados opostos da sala de espera do médico.
Beni bekleme.
Não esperes por mim.
Bay Brenner'ı buradan götürüp bekleme sahasına alın hemen.
Oficiais, levem o Sr. Brenner daqui e coloquem-no na área de espera.
Bu arada, diğer aileler için Hilton'da bir bekleme sahası kuracağız.
Enquanto isso, definiremos uma área de espera no Hilton para as famílias.
Bekleme listesi bile dolu.
Até a lista de espera está completa.
Ben Adele'i seviyorum ama bekleme listesinden bir hastayı çıkartamam.
Adoro a Adele, mas não posso tirar ninguém da lista de espera.
Bekleme listesindeki hastadan haber alabildin mi?
Soubeste da doente da lista de espera?
Hemen de teşekkür bekleme.
Espera sentado.
Gerçi uyumak yerine kendini kapatıp bekleme konumuna falan geçiyorsundur.
Só que tu não dormes muito. Tu sabes, não desligas por completo, ficas em modo stand-by.
Lakin benden diz çökmemi ve her halt ettiğinde "Lordum" dememi bekleme.
Mas não espereis que faça a vénia e vos trate por "meu senhor" de cada vez que fordes cagar.
Sonunda hastaneye vardığımda Stiles'ın bekleme salonunda elleri başında oturduğunu gördüm.
Quando eu finalmente cheguei ao hospital... vi Stiles sentado na sala de espera com a cabeça entre as mãos...
Birimindeki papazın uydu telefonu varmış, yani evini arayıp, ailenle konuşabilirsin. Arkadaşların bekleme odasındalar.
O seu capelão arranjou um telemóvel para ligar para casa.
Tüm silah siparişlerinde 3 gün zorunlu bekleme süresi var.
Há um período de espera de três dias nas compras de armas.
Ama 3 günlük bir bekleme süresi var.
Há um período de espera de 3 dias.
Bunun hemen kaybolmasını bekleme.
Não esperes que isso acabe de repente.
Yemekten önce dönmezsem, bekleme.
Se eu não estiver de volta antes do almoço, não espere.
Bekleme salonunda bir kadin var, Eminimki,
Está uma mulher na sala de espera.
Bekleme salonu koridorun sonunda.
A sala de espera fica ao fundo do corredor.
Hemen olmasını bekleme.
- Não acredites nisso.
Ve kesinlikle bu sefer seni, korumamı benden bekleme.
E definitivamente, não me procures... para te safar a pele desta vez.
Şerefsiz herif masaları bekleme işini geri istediği için iki kişi öldü.
Dois mortos porque esse cabrão queria voltar a ser empregado.
Bekleme salonunda.
- Está na sala de espera.
Bir stadyum dolusu çaresiz ve kafası karışık insanla beraber sırada bekleme kabiliyetleri olabilir. Ama seni temin ederim ki yetenekten uzaklar.
Conseguem ficar na fila com outras pessoas desesperadas e confusas, mas eu garanto-te :
Geri tepmesini bekleme. Hafifçe bas ve bırak gitsin.
Não antecipes o recuo.
Edna, eyalet disiplin kurulu dosyanı karara bağlayana kadar, her çalışma günü okul yönetim kurulu bekleme binasına gideceksin.
Edna, até o comité disciplinar avaliar o teu caso, tens que aparecer diariamente nas instalações da escola...
- Sen bekleme odasına git. Ben de geliyorum.
Vai para a sala de espera.
Ama, sen Jenny ile turlarken sizi seyretmekten zevk almamı da bekleme.
Não esperes que eu goste de ver tu e a Jenny a desfilar por aí.
Buradaki işim biter bitmez sana yardıma geleceğim. Ama bunu isteyerek yapmamı bekleme.
Vou ajudar com os arquivos assim que terminar aqui, mas não esperes que eu goste.
Sırf çıkıyoruz diye özel muamele bekleme.
Não esperes tratamento especial só porque estamos juntos.
Beni bekleme.
Não esperes acordado.
İşte, bekleme odasındaki kadın olmak böylesine zor.
É quão difícil é ser a mulher na sala de espera.
Bizi bekleme.
Não esperes acordada.
- Bekleme, kapakları.
Abram as válvulas.
Sen de bekleme.
E vale para os dois lados, a propósito.
beklemek 37
beklemedeyim 24
beklemek istemiyorum 17
beklemede kal 74
beklemek mi 33
beklemede 32
beklemede kalın 147
beklemedeyiz 39
beklemeliyiz 28
beklemesini söyle 16
beklemedeyim 24
beklemek istemiyorum 17
beklemede kal 74
beklemek mi 33
beklemede 32
beklemede kalın 147
beklemedeyiz 39
beklemeliyiz 28
beklemesini söyle 16
bekle 9205
beklerim 153
bekleyin 1931
bekledim 48
bekle beni 131
bekleriz 49
beklemiyordum 16
bekleyeceğim 167
bekle bir dakika 1308
bekleyelim 43
beklerim 153
bekleyin 1931
bekledim 48
bekle beni 131
bekleriz 49
beklemiyordum 16
bekleyeceğim 167
bekle bir dakika 1308
bekleyelim 43