English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bir dost

Bir dost translate Portuguese

1,919 parallel translation
İyi bir dost muydu?
Ele era um bom amigo?
Sevdiklerin. Onların yaşlanmalarına ve ölmelerine tanık oldun. Bir dost, bir meslektaş, ya da bir eş.
amaste, que viste envelhecer e morrer, um amigo, um colega, uma esposa, certamente tiveste mulheres e filhos?
Bayanlar, baylar huzurlarınızda, hayırsever iş adamı, değerli bir dost ve Portland Ticaret Odasınca Yılın Adamı seçilen Bay Earl Brooks!
Senhoras e senhores, apresento-vos um homem de negócios, um filantropo, um amigo querido e o Homem do Ano da Câmara do Comércio de Portland : Mr. Earl Brooks!
Hem bir yayımcı hem de bir dost olarak konuşuyorum.
Você teve coragem em publicá-la contra a opinião de todos. Com razão.
Yatağıma girmeden, beni bir dost veya baba gibi sevebileceğin her şeyi senin elinden almaya çalıştı.
Ele tentou tirar tudo o que te deixaria amar-me sem ser na minha cama, como um amigo ou um pai. Isto tem tudo a ver com ele.
- Vefalı bir dost.
- Um companheiro leal.
Eski bir dost için yatağın var mı?
Tem uma cama para um velho amigo?
Bugün iyi bir dost ve hami kaybettiniz.
Perdeu um bom amigo e patrono, hoje.
O bir iş ortağı. Bir dost.
É um sócio, um amigo.
Tetikçi değil, bir dost.
- Ele não é atirador, é um amigo.
Bir dost olarak, bana bir iyilik yapabilir misiniz?
Como amiga, conceder-me-ia um favor?
Bu Aeneas, bir dost.
Este é Eneias, um amigo.
İçimden bir ses, harika bir dost olabileceğini söylüyor.
Algo me diz que ela podia ser uma grande amiga.
Bu, bir dost olarak senin fikrin.
É essa a tua ideia de amizade?
Yanına bir dost alırsan, eline geçen tek şey onun kanı olur.
Quando aceitamos um parceiro, sujamo-nos com o sangue dele.
Ted? O bir dost, tıpkı bizim gibi.
- Ela é nossa amiga, é como nós.
Bir dost iyi geldi.
É bom ter companhia.
Nasıl bir dost?
Que género de amigo?
Evet, ama ondan da öte, bir dost, güveneceğin lanet olası bir adamdı.
Sim, mas mais do que isso, Um amigo, o cabrão dum tipo que podíamos ter como referência.
susamış bir fil yanıma gelene dek, ya da bir dost... ya da bir bisiklet zili, bir iki çakıl taşı..... ya da âmâ bir adamın âsâsı yetiyor.
Até aparecer um elefante sedento, ou os meus amigos saltarem, talvez uma buzina de bicicleta, um pedregulho ou dois... até a bengala de um cego serve.
Sadece dur. Başka bir dost bul.
Procura outro amigo.
Bree Hodge'dan daha iyi bir dost olamaz.
Não há melhor amiga que Bree Hodge.
Carlos yeni bir dost ediniyor, benim de kanepelerden kene ayıklamam gerekiyor.
O Carlos ganha um "melhor amigo" novo e eu fico com o trabalho de verificar se há carraças no sofá.
- Bir dost bunu sorardı.
- Uma amiga perguntaria.
Kendine bir dost arıyorsan Peter kerdeşinin önderliğinde yapabileceğimiz tüm o iyi şeyleri bir düşün.
Se pensam aliar-se ao Peter... Com o teu irmão no comando, pensa no bem que podemos fazer.
Eski bir dost.
Velho amigo.
Sana bir dost tavsiyesi, eğer hayatını değiştirmezsen, sonun yapayalnız olacak.
Só te digo que se não mudares a tua vida, vais acabar um tipo solitário!
- Eski bir dost.
Um velho amigo.
İyiliğe ihtiyacı olan bir dost.
- Um amigo que precisa de um favor.
- Bir dost.
- Sou um amigo.
işte bu yüzden, en iyi şansımızın içerde bir dost olduğunu düşünüyorum.
Por isso é que acho que o melhor é ter um amigo lá dentro.
Ben bir dostum, bir dost, tamam mı?
Sou um amigo. Sou um amigo, está bem?
Tamam. Büyük bir parti, iki arkadaş harika dost olduk ve iki güzel eşe!
Certo, Proponho um brinde pelos grandes amigos, as boas festas, e as lindas esposas.
"Kendini amansız bir şekilde yalnızlığın kollarına bırakmış olsa da,..." "... sevdiği kitaplarda yer alan karakterlerden kendine dost edindi. "
Ele arriscou o que poderia ter sido um caminho inflexivelmente solitário, mas encontrou companhia nas personagens dos livros que adorava,
Dost ol. Tadına bir bak. Bana ne düşündüğünü söyle.
- Sê um gajo fixe, prova e diz se achas que tem.
Dost bir ülkeyi işgal ettim.
Invado uma nação amiga!
Laura ve ben hiç yakın dost olmadık ama biriyle bu kadar uzun süre kapı komşusu olunca özel hayatı hakkında bir şeyler öğreniyorsunuz.
A Laura e eu nunca fomos amigas do peito, mas não se vive tanto tempo como vizinha de uma pessoa sem ficar a conhecê-la intimamente.
Benim için en iyi dost gibi bir şeydin.
Você é o mais próximo que já tive de um melhor amigo.
Anlayacağınız bundan böyle A.B.D ve onun dost ve müttefikleri için bir sorun kalmadı.
Coloquemos assim, já não são um problema para, os USA nem para, os nossos aliados.
Gerçek şu ki, iyi bir asker ve dost olmaktan başka bir şey yapmadım.
A verdade é que sempre fui um bom soldado e um bom amigo.
Aslında hastanın istekte bulunmadığı bir muayene, ama yan evdeki dost komşusu denemeye değer olduğunu düşünüyor.
Uma consulta que a paciente não pediu, mas que a ortopedista amigável acha que vale a pena seguir.
Bakalım : Temiz, dost canlısı laboratuvar, mermilerle delik deşik olmuş, idrar kokan sokak... bu zor bir çağrı.
Vamos ver : um limpo e amigável laboratório e... uma rua com balas, infestada de urina...
Adınız, Ryan Lansco'nun dost-ajanda sayfasında da karşımıza çıktı. Vuruş listesi adını verdiği bir bölümde hem de.
O seu nome consta na página pessoal do Ryan Lansco, no que ele chama de "hit list".
Dedektif, Sigara kıIığındaki ölü bir çalışan soruşturmanızda dost canlısı görünmezdi.
Por que me mentiu? Um empregado morto num fato de cigarro não é propriamente bom para a empresa.
Her zaman bir yol vardır, trafiği olmayan asma köprü gibi, dost ya da düşman evi aradım mı ben?
Há sempre um ponto, como a ponte levadiça, onde nenhum tráfego, amigo ou inimigo, pode... Eu liguei para casa?
Eski bir dost.
Quem és tu? Um velho amigo...
Ve umuyorum ki, o olay bize, farklılıklarımızı bir kenara bırakıp dost olmayı öğretti, çünkü önemli olan tek şey budur.
E esperava que isso nos ensinasse a colocar nossas diferenças de lado e sermos amigas, porque... isso é o mais importante.
Bir zamanlar iyi dost olduğumuzu asla unutmayacağım.
Nunca me esquecerei que já fomos antes grandes amigos.
FBI'ya muhbirlik yapan bir eski dost...
Um velho amigo que costumava informar os agentes do FBI sobre nós.
Öyleyse, bekle bir dakika. Ivan ile aynı hücreye girip, onunla dost mu olacaksın?
Espera aí, tu ficas na cela com o Ivan e fazes amizade com o tipo?
Bir adamın dost canlısı bir adama güvenmemesi çok üzücü bir durum.
Ao ponto que chegámos. Já não se confia em ninguém!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]