Bir gün gelecek translate Portuguese
362 parallel translation
Prensim bir gün gelecek
Verei o meu amor
Bir gün gelecek bu kasaba beş yıl geri kalacak. Ve ben bunun olmasına izin vereceğimizi sanmıyorum.
Apenas num dia, esta cidade recuará cinco anos, e eu penso que não pudemos deixar isto acontecer.
Bir gün gelecek uzay gemileri diğer gezegenlere gidecekler.
Um dia, naves espaciais irão para outros planetas.
Sonra bir gün gelecek. Bir gün gelecek. Bizi bağlayan şeyin ne olduğunu bilemeyeceğiz.
E chegará o tempo em que não poderemos mais nomear o que nos liga.
Bir gün gelecek, bana geleceksin ve diyeceksin ki,
Num dia muito em breve, vens ter comigo, e vais dizer,
Umarım bir gün gelecek herhangi bir kısıtlamaya uymak zorunda kalmayacaksınız.
Espero que, um dia, não seja necessário cumprir quaisquer restrições.
Oh, bir gün gelecek yalvaracaksın kalbin tutuşacak, kıvranacaksın
Um dia o teu coração Suspirará de saudade
Bir gün gelecek, çıkacağım ve seni öldüreceğim, pislik!
Hei-de apanhar-te e matar-te, canalha!
Rusk? Bir gün gelecek, çıkacağım ve seni öldüreceğim, pislik!
Hei-de apanhar-te e matar-te, canalha!
Seni dışlamakla onlar yalnızca kendilerini yıprattılar ve bunu bir gün anlayacaklar. Bir gün gelecek, onlar da senin gözünle görecek.
Ao te expulsarem, as outras gaivotas apenas feriram a si mesmas, e algum dia entenderam isso, e algum dia verão o que você vê.
Elbet başka bir gün gelecek.
Virão tempos melhores.
Elbet başka bir gün gelecek!
Virão tempos melhores!
Kesinlikle bir gün gelecek.
Por isso ele vai voltar um dia destes.
Bir çocuk düşün, bir gün gelecek istediği zaman nükleer patlama yapabilecek hale gelecek.
Supõe que temos uma criança que um dia tem a capacidade de criar uma explosão nuclear simplesmente pela força da vontade.
Bir gün gelecek, sadece "Stuckey" ya da "Şerif" diyeceğiz.
Vai chegar o dia em que diremos apenas "Stuckey" ou "xerife".
Evet, onu kötü olduğunda seveceğiz, daha kötü olduğunda da seveceğiz, öyle ki bir gün gelecek ve diyecek ki,
Vamos amá-lo quando ele for mau, vamos amá-lo quando ele for pior até que um dia ele desista e diga...
Gün gelecek, hayatımın sonuna dek böyle bir otelde...
Um destes dias, vou passar o resto da minha vida num destes ho...
Bence bir gün bir müzede sergilenecek dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye gelecek.
Creio que um dia será exposto num museu... e virão pessoas de todo o mundo para o verem.
Bence bir gün bir müzede sergilenecek ve dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye gelecek.
Creio que um dia será exposto num museu... e virá gente de todo o mundo para o ver.
Sen Quantrill'in sonsuz minnetini kazandın. Ve seni işaretliyorum, beyler gün gelecek Quantrill'in iyiliği Bir kralın fidyesi değerinde olacaktır.
Merecem a gratidão eterna do Quantrill e saibam, senhores, que algum dia o favor do Quantrill valerá o resgate de um rei.
Bir gün sıra sana gelecek.
Um dia será a tua vez.
Bir gün doğru kız gelecek ve beni alacak, evleneceğiz.
Um dia, aparecera a mulher certa, e, se me aceitar, casamos.
Yarın buraya bir tren gelecek. Ertesi gün de sizi Omaha'ya götürür.
Amanhã passará um trem local por aqui, que chegará em Omaha no dia seguinte.
Gün gelecek... kimsenin ayıplamayacağı bir evim olacak.
Muito bonito. Um dia, terei uma casa da qual ninguém se envergonhará.
Birleşik Devletlere bir ay içinde gelecek, bir gün bile önce değil.
Ele deve voltar para os Estados Unidos daqui a um mês e nem um dia mais cedo.
Eğer bir gün sana gelecek olursam, elimde bir iddianame ve mahkumiyet belgesi olacak.
Mas se tiver que ir atrás de si, vou arranjar uma acusação e uma condenação.
Bir gün o sana gelecek ve " Onu seviyorum.
Um dia ela virá até a ti e dirá :
Umarım, gelecek hafta yine bizimle olursunuz. O gün bir başka öykümüz olacak.
Espero que nos sintonizem na próxima semana, quando teremos outra história.
Olur gerçekten. O gün de gelecek, ve geldiğinde sana korkunç bir hayat yaşatacağım.
Esse dia chegará, e, quando chegar, vou tornar-te a vida terrível.
Bir gözüm hep üzerindeydi çünkü biliyordum ki bir gün parçalar bir araya gelecek ve hatırlamaya başlayacaktın.
Eu tenho-a vigiado porque sabia, que um dia as peças começariam a encaixar-se, que começaria a lembrar-se das coisas.
Bir gün gizlenemeyeceğim bir yerde bu başıma gelecek.
Um dia, não me poderei esconder.
Bir gün başına gelecek tam da bunun olmamasını dilediğin anda.
Um dia isso vai acontecer-lhe... Precisamente na altura em que não o desejar.
Bir gün geri gelecek.
Pode ser que um dia ela volte.
İleride bir gün bizim şehrimize de tramvay gelecek.
Algum dia, por nossa cidade andarão os bondes.
Üç gün içinde Paris'e bir Amerikan misyonu gelecek.
Uma missão americana chegará a Paris dentro de três dias.
Neyse, bir kaç gün sana iyi gelecek.
De qualquer modo, alguns dias fora far-te-ão bem.
- Ona gelecek hafta içi, bir gün ayırmalıyız.
- Temos de recebê-lo na semana que vem.
Dawson City şerifi bir iki gün içinde onları almaya gelecek.
O Xerife de Dawson City virá buscá-los daqui a um dia ou assim.
Yeni mülk sahibi bir iki gün içinde sizinle konuşmaya gelecek.
O novo dono virá daqui a alguns dias para vir falar convosco.
Hep "Billy bir gün buraya gelecek ve bunları bana soracak" dedim.
Pensei, "Um dia o Billy vai entrar por aí adentro e vai querê-las."
Bir gün, dünyanın göz kamaştırıcı... olduğu bir zaman gelecek.
Há-de chegar um dia. Belo tempo.
Bir gün bir kral gelecek... ve kılıç yine yükselecek.
Um dia, um Rei aparecerá, e a espada sairá de novo das águas.
Bu arada, bir kaç gün içinde önemli bir alıcı gelecek.
Já agora, há um comprador importante que vem aí dentro de uns dias.
İçimdeki kötü his bir gün, gelecek hafta veya yarın arabamın bagajını açacağımı ve onun "Sobe!" diyeceğini söylüyor.
Tenho esta sensação horrível de que um dia destes - para a semana, talvez abro a mala do carro, ou o meu armário e : "Cu-cu!".
Birkaç gün içinde belgeleri damgalamak için bir hükümet temsilcisi gelecek.
O representante da Confederação vem cá para oficializar tudo.
Bir gün kuşlar bana gelecek.
Um dia Os pássaros vão vir ter comigo
Bir gün kuşlar gelecek.
Um dia Os pássaros vão-me acompanhar
Bir gün yeni güneşin çocukları eski güneşin çocuklarıyla bir araya gelecek.
Um dia as crianças do novo sol conhecerão as crianças do velho sol.
Biliyorsun ki bu, bir gün hepimizin başına gelecek.
No final vai-nos acontecer a todos nós.
Gelecek bir kaç gün için sizin temsilciniz olacağım.
Vou ser o vosso substituto nos próximos dias.
Gelecekse bir gün, nereden gelecek?
De onde é que ele vem? Se vier?
bir gün 730
bir gün daha 22
gün gelecek 18
gelecek misin 89
gelecek 246
geleceksin 36
gelecek hafta 86
gelecek misiniz 18
gelecekte 47
gelecek mi 35
bir gün daha 22
gün gelecek 18
gelecek misin 89
gelecek 246
geleceksin 36
gelecek hafta 86
gelecek misiniz 18
gelecekte 47
gelecek mi 35