Bir süredir translate Portuguese
4,948 parallel translation
Ama hala annenim. Ve benimle anlaşman gerekiyor, Lexi. Çünkü hayal edebileceğinden uzun bir süredir o hayvanlarla savaşıyorum.
Mas ainda sou a tua mãe... e tens de me obedecer, Lexi, porque tenho lutado com estes animais... há mais tempo do que possas imaginar.
Bay Madsen, bir süredir S.U.E'nün bir çalışanı değil.
Sei que ele trabalha para si. O Sr. Madsen não trabalha no IHE há algum tempo.
Bir süredir Zelena'nın yapmayı planladığı laneti bulmak için toparladığı malzemeleri içeren büyüyü arıyordum.
Tenho tentado corresponder os ingredientes que a Zelena recolheu a seja qual for o feitiço que pretende lançar.
- Dickie bir süredir etrafta yok.
- O Dickie não vem cá há muito tempo.
Bir süredir doğru anı ya da doğru havayı ya da doğru her ne ise onu bekliyordum.
Tenho esperado o momento certo ou o melhor humor. Ou o melhor-qualquer-coisa, mas simplesmente não chega.
Bir süredir tasman gevşekti.
Você já teve uma trela longa aqui.
- Uzun bir süredir bu işin parçasısın.
Há muito que faz parte disto.
Görünüşe göre bir süredir bizi izliyor.
Aparentemente ele tem andado atrás de nós há já algum tempo.
Bir süredir burada olmadığımı biliyorum ama bütün yönetim kurulu burada değil gibi.
Sei que não venho aqui há algum tempo, mas não parece ser o conselho todo.
Bir süredir, sadece ikimiz beraberdik.
Estamos juntas, sozinhas, há algum tempo.
Bir süredir bunu elinde görüyorum.
Nunca o tinha visto antes.
Bir süredir Kara'ya söylemek istiyordum son zamanlarda birçok kitap okuyup iyi bir aşk hikayesi bulmaya çalışıyorum ve iyi olabilecek bir tane buldum ve yönetmenlik konusunda onunla birlikte çalışmak istiyorum ama buna kötü tepki vermesinden korkuyorum.
Bom, quero dizer à Kara que tenho lindo um monte de livros para tentar encontrar uma boa história de amor, - e encontrei uma que quero comprar. - Sim?
Bir süredir bunu yapıyormuş, sadece davalar ilişkilendirilmemiş.
Ele já faz isto há algum tempo. Os casos não foram ligados.
Sanırım bunun için bir süredir planları vardı ve zorlamaya devam ettiler.
Acho que elas já tinham isto planeado há algum tempo mas estavam sempre a adiar.
Bir süredir kapana kısılmış hissediyorum.
Sinto-me encurralada, ao fim de algum tempo.
Bu koltuk bir süredir boş.
Este lugar está vago há muito tempo.
Aradaki farkı anlayabilecek kadar uzun bir süredir buralardayım, Bayan. Siz de öyle.
Vivi o suficiente para saber muito bem a diferença, e você também, Senhora.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim ; ama bir süredir benden uzaklaştığını fark ettim ve nedenini merak ediyorum.
Desculpa incomodar-te, mas sei que estás a evitar-me e gostava de saber porquê.
Bu bir süredir devam ediyor muydu?
Isto já tem algum tempo?
Bir süredir ağlıyormuş gibi.
Parecia que tinha chorando bastante.
Çok uzun bir süredir hükümetler umudun simgesi olarak dünyaya gösterildiler.
Durante demasiado tempo Gotham colocou-se... como símbolo de esperança para o mundo.
Bir süredir değiliz ama ilk biziz.
Não por muito tempo, mas somos os primeiros.
Bir süredir Magan'ı takip ettiklerini varsayıyorum.
Suponho que a estivessem a seguir há algum tempo.
Bir süredir yerinde duruyormuş gibi görünüyor. Uçuyor mu?
Parece que está parado há algum tempo, ainda voa?
Bir süredir böyle olmamıştı.
- Não acontece assim há algum tempo.
Öyle demek istemediğini biliyorum yalnızca bu kaçışı bir süredir planlıyordum ve tüm umutlarım bir anda yıkıldı.
Sei que não o quis dizer como insulto. É que... Tenho planeado esta fuga já há algum tempo, e ter as minhas esperanças destruídas num momento,
Bir süredir orada duruyordu. Set çavuşu fark etmiş.
Ficou lá durante um tempo até que o Sargt. percebeu.
Çalışma arkadaşların ve senin hakkında bir süredir araştırma yapıyorum.
Tenho-o estudado e aos seus associados há algum tempo.
Kardeşin hala nefes alıyor. Fakat bir süredir beyinsel işlevi yok.
A tua irmã ainda respira... mas não há actividade cerebral, já faz algum tempo.
Bir süredir takip ettiğimiz bir narkotik dedektifi var.
Há um Detective da Narcóticos que estamos de olho há algum tempo...
Onu herkesten uzun bir süredir tanıyorum.
Eu conheço-o à mais tempo que qualquer um.
Sadece bir süredir yoldayız...
É que já estamos na estrada há um bocado
Dediğim gibi, Kessler'ı bir süredir görmedim.
Não vejo o Kessler há algum tempo.
- Kafamın içinde bir süredir bu görüntü var.
É uma imagem que tive na cabeça algum tempo.
Bir süredir biliyorum.
Já sei há algum tempo.
Bir süredir şu delikten su akıyormuş.
Há já algum tempo que a água desce por aquele buraco.
Neyse, ben Cam'e bir bakayim. Uzun süredir yalniz kaldi. - simdi bir tabloya dokunur falan.
Vou ver do Cam, pois há muito que ele está sozinho deve estar a tocar em quadros.
Uzun süredir çalışanım olmadığına göre konuyla bir alakasını göremiyorum.
Já que ele não é meu empregado, não vejo a relevância.
Bir yılı geçkin süredir Jana Murphy'den ayrı duruyor, eski bir FBI analisti. - Bir kadın. - Evet.
Está separada há um ano da Jana Murphy, uma analista do FBI reformada.
- Bir süredir üzerinde çalışıyordum zaten.
Ando a pensar nisso há uns tempos.
Patronlarına uzun süredir tereddütsüzce sadıktı ancak bir anda onlara karşı geldi.
Leal aos seus empregadores por muito tempo, e, assim, se vira contra eles tão rápido.
Sanki uzun süredir kalbindeki büyük bir kötülükle mücadele ediyordu ve aniden kötülük onu alt etmişti.
Era como se ele estivesse a lutar contra um mal no coração dele o tempo todo. E, de repente, a maldade dominou-o.
Bir süredir bunu planlıyormuş.
Está a planear isto há muito tempo.
Uzun süredir duymadığın bir şarkı gibi.
É como uma música que já não ouvimos.
Evet, bir seneyi aşkın süredir baskın da, olay da yaşanmamış.
Não há prisões ou incidentes, há mais de um ano.
Bir süredir telefonum da çalıyor.
O meu telefone também tem tocado.
Ve uzun süredir ilk kez, kendim için bir şey istedim.
Pela primeira vez em muito tempo eu quis algo para mim.
Bakacak olursak, bayağı uzun bir süredir de buradaymış.
Pelo aspecto disto, já está aqui há algum tempo.
Uzun süredir devam eden devasa boyutlardaki bir komplonun içinde siz de var mısınız?
- Você faz ou não faz parte de uma imensa conspiração criminosa...
Kıyafetlerindeki mantarlar, bir yıldan az süredir burada olduğunu gösteriyor.
Os fungos na roupa dizem que está aqui à menos de 1 ano.
Bir yıldan uzun süredir buradasın.
- Já estás aqui há um ano.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir saat sonra 47
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir saniye 1866
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir saat sonra 47
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir saniye 1866