Bir şey yap translate Portuguese
5,240 parallel translation
Hayatımda ilk defa benimle gurur duyacağını düşündüğüm bir şey yapıyorum.
- Feliz? Pela primeira vez na vida estou a fazer alguma coisa que pensei que te orgulharia.
Birinin benim için bir şey yaptığına güveniyorum ama iş yapılıyor mu emin değilim.
Estou a confiar que alguém fará uma coisa por mim, mas não tenho a certeza de que será feito.
Annemin bana dediği gibi bir şey yapılsın istiyorsan, kendin yapacaksın.
Como a minha mãe me dizia sempre : "Se quiseres uma coisa feita, faz tu mesmo".
On yıldır ilk kez böyle bir şey yapıyor.
É a primeira vez que ele faz isto em dez anos.
Gizli gözetim gibi bir şey yapıyorlar benim gibi mankafaların bilmemesi gerekiyormuş. - Kardeşine anlatırsın diye mi? - Destek lâzım olunca görürüm ben onları.
Imprimi uma foto do... sacaninha da caixa e fui ao chinês.
Eminim yapmaması gereken bir şey yapıyordu.
Aposto que andou a fazer algo que não devia.
Neden bu kadar abartılı bir şey yapıyorsunuz ki?
Porque vão fazer um casamento tão grande?
O kadar aptalca bir şey yapıyor ki.
Ele está a fazer uma burrice enorme.
Nessa Stein'ın öldürülmesi aslında, bence Monica Chatwin'in işi. Bu olayda, kötü sondaki işini yapıyor. Ama bunu sadece Birleşik Devletler'e bir adım öne geçme ve "inanılmaz" bir şey yapma fırsatı vermek için yapıyor.
Quanto ao homicídio de Nessa Stein, acho que Monica Chatwin é a responsável pelo final trágico mas só está a fazê-lo para dar aos EUA a hipótese de avançarem e fazerem algo incrível.
Anne, anne, lütfen, bir şey yap!
Mãe, mãe, por favor, faça algo!
- Başka bir şey yap demem fikri mi?
- De fazer outra coisa?
Güzel bir şey yapıp benim adımı ver.
Façam algo bom e deem-lhe o meu nome.
Sevdiğim biriyle hoşuma giden bir şey yapıyorum.
Estou a fazer algo que gosto com alguém que amo.
- Gitme. O zaman benim için bir şey yap.
Então, faz algo por mim.
Gıcıklık yapıp sızlanmanın yerine neden okula gitmiyorsun, işe girmiyorsun kendin için bir şey yapmıyorsun!
Porque em vez de ficares a reclamar não vais estudar, arranjar um emprego, fazer algo da vida? !
- Olamaz! Askerler geliyor! Bir şey yap.
Mas, faz alguma coisa!
Bir şey yap sen de.
Faz alguma coisa sobre isso.
Burada çok inanılmaz bir şey yapıyor gibisiniz.
Aquilo que está aqui a fazer parece maravilhoso.
Unutma kör bir şekilde uçuyoruz. Bu yüzden ben onay vermeden hiç bir şey yapılmayacak.
Lembra-te, estamos às cegas, por isso nada acontece sem a minha permissão.
Biraz gecikmelerine neden olacak bir şey yapıyorlar.
Algo que os deve atrasar ligeiramente.
Astra'ya olanlar yüzünden kendini hiç affetmeyebilirsin ancak onun kaybının bir anlamı olsun istiyorsan bu konuda bir şey yap.
Talvez nunca te perdoes pelo o que aconteceu a Astra, mas se quiseres dar á perda dela um significado, Então faz alguma coisa.
- Bir şey yapın! Üstünden alın!
- Faz qualquer coisa!
Yemin ederim bana bir şey yapıyorsun.
Eu juro, tu fazes-me coisas, amor.
Birisi yumurtaya bir şey yapıyor olmalı.
Devem estar a fazer-lhe alguma coisa.
O zaman başka bir şey yap.
Então faz qualquer outra coisa!
Catherine, bir iyilik yap ve ATASB'yi ara. - Radarlarına belki bir şey takılmıştır.
Vê se alguma coisa apareceu no radar deles.
Sesleri dinliyorlardır. Vuracak bir şey bul ve gürültü yap.
Procura algo para bater, para fazer barulho.
Bir şey mi buldun Max? Son üç ay içinde yapılan safra kesesi ve böbrek ameliyatlarının listesi.
Os registos cirúrgicos para todas as cirurgias à vesícula biliar e aos rins, efectuadas nos últimos três meses.
Fakat yapabileceğiniz bir şey var. 30 yıl önce yapılması gereken bir şey.
Mas há uma coisa que pode fazer, que não podia ser feito, há 30 anos atrás.
Psikiyatrlık işini yap ve bir şey görürsen söyle.
Faz a tua cena de psiquiatra e vê se detetas algo.
Benim hatam olmayan bir şey yüzünden adilik yapıyorsun.
- Estás a ser idiota.
Bu anlaşmayı yapın ve senin hakkında daha fazla bir şey söylemeyeceğim.
Faça esse acordo e não direi mais nada sobre você.
Dediğimi yap kimsenin başına kötü bir şey gelmesin.
Apenas faça o que eu digo e nada de mau irá acontecer a ninguém.
Ellerini kaplayan şey Stagg Endüstrileri yapımı bir askeri seviye hükümlü sınırlama kabuğu.
As algemas são do tipo militar, das Indústrias Stagg.
Bu kadar çok şey kaybettiğim bir gecede bana katil damgası yapıştırarak mı?
Chamas-me assassina numa noite em que já perdi tanta coisa?
Çünkü önüne bir şey çıkıyor ve fren yapıyor.
Porque algo apareceu, então travou!
Bu doku yapılanmasında öyle bir şey yok. Sadece iyi bir mühendislik ürünü.
Esta estrutura orgânica, não, ainda que bem concebida.
Alışıldık bir şey değil, kolay da değil ama yapıyorlar.
Não é comum, nem fácil, mas as pessoas fazem isso.
İnsan bilinci, yükleme yapılabilir bir şey değildir. Öyle olsaydı bile, hiçbir şey bilgisayarda yaşayamaz.
A consciência humana não pode ser armazenada e, mesmo se pudesse, nada "vive" num computador.
ve sadece işini yapıyorsun ve bence bu kadar sağlam çalışman çok güzel ama daha somut bir şey bulursan alarm seslerinden önce bana da haber verir misin?
E eu sei que estás apenas a fazer o teu trabalho, e acho óptimo estares a ser tão minuciosa. Mas se descobrires algo mais concreto, ligas-me antes de soar o alarme?
Yapılabilecek bir şey yoktu Topher.
Não há nada que pudesses ter feito, Topher.
Ve eğer öyle yapıyorsa, içine hastaların beynine zarar verecek bir şey katmış olabilir.
E, se está, pode lá ter colocado alguma coisa que cause verdadeiros danos cerebrais aos pacientes.
Hala yapılacak bir sürü şey var.
- Há ainda muito trabalho a fazer.
Mesele sizin bize bir şey yapıp yapmaması değil.
- Aprendam a vossa história.
Son anlara doğru, Ethan insan olmanın ne olduğuna dair bir şey öğretmişti bize. Aramızdaki bağın, sevme ve fedakârlık yeteneğimizin fiziksel yapımızı nasıl aşabileceğini göstermişti.
E nos seus momentos finais, o Ethan ensinou-nos algo mais sobre o que significa ser humano... com a nossa habilidade de amar e de nos sacrificarmos transcendendo a nossa forma física.
- Bir şey yapın!
- Tirem-no!
Yanlış bir şey mi yapıyoruz?
Estamos a fazer algo mal?
Bir şey öğretemiyorum, öğretiyormuşum gibi yapıyorum!
Em que não consigo, por isso, finjo ensinar!
Gerçek bir aşk, gerçek bir ev, her gün yapılacak gerçek bir şey, ve ben...
Eu quero um amor verdadeiro, uma casa verdadeira, algo verdadeiro para fazer todos os dias e, apenas...
Emin olduğum şey iyi bir kas yapısı olduğu, hatta spor sütyeninin yanık izleri var, demek ki aktif biri.
Mas tenho certeza que ela tem uma boa massa muscular e possui marcas de sutiã desportivo, indicando que ela é activa.
Yani, gemiyle yapılacak bir şey yok.
Nada relacionado com a nave.
bir şey yapmadım 49
bir şey yapma 27
bir şey yapmalısın 18
bir şey yapmayacağım 29
bir şey yapmalıyız 45
bir şey yapamam 30
bir şey yapın 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey yapma 27
bir şey yapmalısın 18
bir şey yapmayacağım 29
bir şey yapmalıyız 45
bir şey yapamam 30
bir şey yapın 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105