Bir şey daha var translate Portuguese
3,739 parallel translation
Bir şey daha var.
E há mais uma coisa.
- Bir şey daha var.
- Há uma...
Sana söylemem gereken bir şey daha var.
Tenho mais uma coisa para te dizer.
Nakli düşünmeden önce deneyebileceğimiz bir şey daha var. Diversiyon işlemi.
Temos mais uma hipótese de evitar, um procedimento de bypass.
Bir şey daha var.
Há outra coisa.
Hâlâ yapmam gereken bir şey daha var.
Ainda tenho mais uma coisa a fazer.
Bir şey daha var Rebekah.
Só mais uma coisa, Rebekah.
Bir kamyonet ve... Bir şey daha var işte.
Uma carrinha foi contra não sei o quê.
Bir şey daha var.
E também há isto.
Bir şey daha var.
Há mais uma coisa.
Bir şey daha var...
E mais uma coisa...
Cibrex katında bütün dikkatini çeken herhangi bir şey daha var mıydı?
Alguma coisa lhe pareceu estranha no andar da "Cibrex"?
- Bir şey daha var.
- Eis a melhor parte :
Başka bir şey daha var.
Há alguma coisa mais.
Bir şey daha var : Üzerine bir şeyler giy.
E outra : veste qualquer coisa.
Başka bir şey daha var. Sen... kendinde değilsin.
Há algo mais, tu... não és tu mesma.
Bir şey daha var.
- Tenho mais uma coisa.
Ve bir şey daha var, bu...
E mais uma coisa, isto...
Yeniden birleşmenizden önce senden istediğim bir şey daha var.
Antes de os reunir, quero pedir mais uma coisa.
Albayla buluşmanın FBI'ın tuzağı olup olmadığını öğrenmek için yapabileceğimiz bir şey daha var.
Há outra coisa que podíamos fazer para ver se o encontro com o Coronel é uma armadilha do FBI.
Öğrenmek için yapabileceğimiz bir şey daha var. Gaad'ın ofisine bir böcek yerleştiririz.
Há outra coisa que podíamos fazer, pôr uma escuta no gabinete do Gaad.
Bir şey daha var, dün gece bir şeye rast geldik.
Outra coisa : intercetámos algo ontem à noite.
Bilmen gereken bir şey daha var.
Há mais uma coisa que deve saber.
Bir şey daha var.
Vai ser mais depressa se calar a boca. Mais uma coisa.
Bir şey daha var.
Há mais qualquer coisa.
Araştırmamız gereken bir şey daha var.
Há outro assunto de que nos devemos ocupar.
Ardından tatmak istediğim başka bir şey daha var.
E depois disso... Só mais uma coisa que desejo provar.
Bir şey daha var. Bayanlar-baylar, işte karşınızda duvarlarımızı süsleyecek son karikatür :
Senhoras e senhores, a última caricatura a entrar para as nossas paredes...
Aslında bir şey daha var.
Na verdade, há mais uma coisa.
Bir şey daha var, annemi hiç taşıtmış mıydık biz?
Outra coisa, alguma vez mudámos a mãe?
Jane'in söylemek istediği bir şey daha var.
Há mais uma coisa que a Jane gostava de dizer.
Bana yardım edebileceğini düşündüğüm bir şey daha var.
Há mais uma coisa que podias ajudar-me.
Bir şey daha var.
Eu sei outra coisa.
Son bir şey daha var Jordan.
Mais uma coisa, Jordan.
Bir efsaneyi alaşağı etmekten daha iyi bir şey var mı?
O que é melhor do que derrubar uma lenda?
Benim için yapmanı istediğim bir tek şey daha var.
Há mais uma coisa que quero que faças.
İlgilenmemiz gereken daha önemli bir şey var.
Há uma preocupação muito mais actual. Eu sei.
Hayır. Benim için yapmanı istediğim daha bir sürü şey var.
Não, há muitas mais coisas que preciso que me faças.
Mesela bu barda, gördüğüm tek bir şey var ve onu, dünyadaki her şeyden daha aydınlık ve daha net görüyorum.
Como aqui neste bar, só há uma coisa que eu vejo e vejo-a com mais brilho e luminosidade que qualquer outra coisa no mundo.
Hâlâ yapabileceğimiz bir hamle daha var uzun zaman önce yapmamız gereken bir şey.
Ainda há uma jogada que podemos fazer, algo que devíamos ter feito há muito tempo.
Bizde silahtan daha iyi bir şey var, Bay Palmer.
Temos uma coisa muito melhor do que uma arma, Sr. Palmer.
Dur, bir şey daha var.
Espera. Há qualquer coisa.
Ama kimseye söylemediğim bir şey var. Bunu daha sonra hatırladım. Beni kurtaran adamın sarı gözleri vardı.
Mas, e isto eu não disse a ninguém, só me lembrei depois do que aconteceu... que o homem que me salvou tinha olhos amarelos.
Bir şey daha var. Onun cep telefonu.
O telemóvel.
Herkesde elma var, ben daha farklı bir şey istiyorum.
Deves ter-te aproximado dele.
- Düşüp dudağını patlattığını söylüyor ama acaba daha ciddi bir şey mi var diye merak ediyorum.
- Disse que caiu e cortou o lábio, mas perguntava-me se não seria mais grave.
Baska bir sey daha var. Küçük parmagimla yüzük parmagimin arasi, kötü çok kötü!
E outra coisa, entre o meu dedo mindinho e o anelar está um cenário de terror!
Var tabii, ama dedektiflerimizden birinin durumunu öğrenmekten daha önemli bir şey olamaz.
Tenho, mas nada é mais importante do que saber que uma das nossas detetives está bem.
Aklımda daha iyi bir şey var.
Tenho algo melhor em mente.
Evet, aynen öyle ama parlak porselenden azıcık daha önemli bir şey var burada.
Exatamente. Só que para algo mais importante do que a loiça brilhante.
Bir şey daha var.
Mais uma coisa.
bir şey daha vardı 21
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46