Bu saatte translate Portuguese
2,236 parallel translation
Dükkâna bu saatte mi gideceksin?
Vais para a loja a esta hora?
Bu saatte geldiğimiz için, kusura bakmayın.
Perdoe-nos por vir a esta hora.
Blair, seni bu saatte aradığım için üzgünüm ama bayan Carr bana notun hakkında ne kadar çok üzüldüğünü söyledi.
Blair, lamento ligar-lhe tão tarde, mas a Mna. Carr informou-me que estava chateada por causa da sua nota.
Bu saatte buralarda ne işiniz var?
A vaguear pelo caminho tão tarde na noite.
Bu saatte burda işin ne?
O que está a acontecer? Metade da aldeia no pub a esta hora? Não foi o que eu te disse?
Bu saatte alıp getiriyorsun.
Você trá-lo a esta hora, não sei de onde!
Neden bu saatte deli gibi bağrıyorsun?
Porque raio gritas tu a esta hora?
Bu saatte Michael Moore'un evinde ne işi var?
Que faz ele na casa do Michael Moore a esta hora?
Üç gündür uyumuyor ve bu saatte buraya avlanmaya gelmemesi gerekirdi.
Ele não dorme há 3 dias e não tem cabeça para ficar por aí a caçar a esta hora.
Cüzdanından, bu saatte burada olmasını bildiren bir not çıktı.
Havia um bilhete na carteira a dizer para vir aqui a esta hora.
Bu saatte ayakta olduğuna şükret sen.
Sim, têm sorte de estarem acordados a esta hora.
Bu saatte aradığım için özür dilerim.
Sim, desculpe incomodar a esta hora.
Bu saatte merkeze mi gideceksin?
Vais ao escritório agora?
Bu saatte rahatsız ettiğimiz için özür dileriz.
Pedimos desculpas pelo horário.
Bu saatte beni mi bekliyordun?
Estás acordada à minha espera?
Bu saatte nereye böyle?
Para onde vais tão cedo?
Herkes bu saatte Disneyland'a gitmez mi?
Não é que quando todos vão para a Disneylândia?
Tatlım, niye bu saatte kalktın?
Querido, que fazes a pé tão cedo?
Tamam, anons ederim. Bu saatte çalışıyor musunuz?
Trabalham até tão tarde detectives?
Bu saatte ne yapıyorsun?
O que estás a fazer acordado tão tarde?
Bu saatte ne yapıyorsun, tatlım?
O que estás a fazer, querida?
İşte en uğursuz, en korkunç saati gecenin, bu saatte açılır mezarları ölülerin, cehennemin soluğu imdi sarar dünyayı, sıcak sıcak kan içebilirim bu saatte, öyle korkunç şeyler yapabilirim ki,
Estamos na hora dos feitiços noturnos, quando os cemitérios bocejam e o próprio inferno sopra pestilencial sobre o mundo. Agora, seria capaz, de beber sangue quente, e fazer tais horrores que o dia ficaria trêmulo só de contemplá-los.
Ben de hayatımı tamamen yabancı birinin yanında uyuyarak geçirmek istemiyorum. Dostum, bu saatte ayakta olamazsın.
Não concordei passar o resto da vida a dormir ao lado de um estranho.
Bu saatte mi?
A esta hora?
Marlo'ymuş. Bu saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm ama Andrew'in nerede olduğunu bilmiyorum.
Desculpa incomodar tão tarde, mas não sei onde o Andrew está.
Bu saatte n'apıyorsun?
Então, o que fazes acordada?
Bu saatte kim bilir ne arkadaşıdır.
A esta hora, é só o que se pode imaginar.
Normalde bu saatte yoga dersinde olurdum. Yani vücudum bunu yapmaya programlanmış.
Normalmente, a esta hora, estou na aula de "disco yoga", portanto o meu corpo está como que programado para isso.
- Bu saatte hazır sadece bir tane var.
Só há um bloco pronto a esta hora da noite.
Bu arada bu saatte neden ayaktasın sen?
E tu, o que fazes a pé tão tarde?
Beckett, bu saatte ayakta ne işin var?
Beckett, o que fazes acordada a estas horas?
Yani neden bu geç saatte bir kadeh şarap içmeyelim ki?
Dever de companhia, por isso porque não tomamos um copo de vinho mais tarde?
Pekala doktor, benden saatte 200 dolar alarak sakladığınız bu "keşif" neymiş acaba?
Então, Sr. Doutor, que "revelação" é essa que me tem escondido por 200 dólares à hora?
Bu saatte ne yapıyorsun?
Olá. O que estás a fazer acordado até tão tarde?
Jeremy, bu kadar geç saatte aradığım için üzgünüm.
Jeremy, desculpa chamar-te aqui tão tarde.
Bir saatte bu kadarcık mı?
Foi tudo o que fizeste numa hora inteira?
Bu konuyu başka zaman da tartışabilirdik bu kadar geç saatte gelmenin bir nedeni var.
Podemos falar disso noutra ocasião. Mas vieste tão tarde por alguma razão.
Bu kadar geç saatte aradığım için özür dilerim, yatma saati geçti ama- -
Desculpa por ligar tarde. Passa da hora dele se deitar, mas...
Bir kaç saatte bir yanıkların üzerine bu merhemden sürmelisin.
Tens de pôr pomada nas queimaduras com frequência.
Bu gece geç saatte cafede olacağım.
Vou ver se afasto o meu jet lag logo à noite no café.
Lorna, bu geç saatte ayakta ne işin var?
Lorna, não devias estar acordada até tão tarde.
- Lorna, bu geç saatte ayakta ne işin var?
- Lorna. Não devias estar de pé tão tarde.
Bu geç saatte burada ne yapıyorsun?
O que fazes aqui tão tarde?
Bu rotayı 3 ya da 4 saatte tamamlarız ve işte biter.
Vamos fazer isso em 4 horas. Com parada para uma bebida.
Tam bu ölü saatte, iki kez daha, geçti önümüzden, aynı asker yürüyüşüyle.
Por duas vezes já, nesta hora, o mesmo andar marcial, passou aqui, diante de nós.
Hey, Blair. Ben Dan. Gecenin bu saatinde ya da herhangi bir saatte konuşmak istediğin biri olmadığımı biliyorum ama yardımına ihtiyacım var.
Sei que não me queres ouvir a meio da noite, ou a qualquer hora, mas preciso da tua ajuda.
Senin ekibin dışında hiçbir ekip... bu işi birkaç saatte çözemezdi.
Nenhum outro grupo no mundo conseguiria fazer o que a tua equipa fez numa questão de horas.
Bir saatte bu dava bizim boyumuzu aştı.
Na última hora, este caso tem sido discutido três pisos acima de nós.
Az önce bir hastanın beyin ölümü onaylandı 18 yaşında bayan hasta çok araçlı trafik kazası, bu akşam erken saatte, kafa kafaya çarpışma dokuları Kelsey ile uyumlu organ bağış servisini aradım bana doğrudan bağış için onay verdiler.
Acabei de confirmar, morte cerebral de uma rapariga de 18 anos, envolvida num choque frontal esta noite. É compatível com a Kelsey. Telefonei para a UNOS e deram-me autorização para uma doação directa.
Bu yüzden tutucu teyzenin kocasının, eşcinsel çocuğun sevgilisinin ve banliyölerden nefret eden adamın karısının o saatte nerede olduğunu bulmalıyız.
Temos de saber onde o marido da senhora da igreja, o namorado do gay e a mulher do que detesta isto, estavam.
Bu geç saatte.
É tarde.
bu saatte mi 92
saatten haberin var mı 18
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık da ne 22
bu saçmalık 450
bu sayede 46
saatten haberin var mı 18
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık da ne 22
bu saçmalık 450
bu sayede 46