Bu şartlar altında translate Portuguese
636 parallel translation
Bu şartlar altında...
Nessas circunstâncias...
Gecikmiş bir evlilik, anlarsın ya, bu şartlar altında...
Um casamento meio atrasado, no meu estado.
Ama bu şartlar altında sizin içine bakmaya hakkınız var.
Bem, há circunstâncias... em que você pode perfeitamente tomar uma atitude!
Bu şartlar altında, korkarım bu olanaksız.
Dadas as circunstâncias, receio que tal seja impossível.
Bu şartlar altında, ordu yetkilileri bizden ayrılmamızı istediler.
Nestas circunstâncias, o pessoal do exército pediu-nos para nos retirarmos.
Bu şartlar altında nasıl yapabilir, bilmiyorum.
Não vejo como sob as circunstâncias.
Bu şartlar altında bunu ilginç bulabiliriz.
Bem, dadas as circunstâncias poderemos achar isto interessante.
İngiltere Bankası ile olan ilişkilerim " doğal olarak bahis oynamamı engelliyor ancak bu kulübün bir üyesi olarak ve bu şartlar altında, varım.
A minha afiliação ao Banco da Inglaterra exclue naturalmente a minha aposta... mas como membro deste clube poderei, sob condições muito especiais, apostar.
Fakat sizinle bu şartlar altında tanışmamız...
Nunca esperei encontrá-la numa situação destas.
Bu şartlar altında, Mösyö, size bir özür borçluyum. Bir miktar da para.
Nesse caso, eu lhe devo desculpas, devolvereiseu dinheiro.
Bana çılgınca aşık olmadığını biliyorum, ama belki zamanla olursun. Bu şartlar altında beni kabul etmeye gönüllü müsün?
Não estás loucamente apaixonado por mim, mas talvez isso acontecesse com o tempo.
Bu şartlar altında tamamen dürüst olmasını ve... her şeyi açıklamasını önerirdim.
Dadas as circunstâncias, aconselho-o a ser completamente honesto... e a revelar tudo.
Bu şartlar altında işimi yapamam.
Me ordenaram que fosse e penso em cumprir esta ordem.
Bu şartlar altında bundan kimseye söz etmeyeceğinize dair vereceğiniz şeref sözüne de güvenemem.
E suponho que não posso aceitar sua palavra de honra de que não vai comentar isto com ninguem
Bence bu şartlar altında, teslim olmanın onursuz yanı olmaz.
Já conseguimos nosso objetivo, John. Em situações como esta não há vergonha em uma nobre rendição.
Neden, evet. Bu şartlar altında, sanırım yaparım.
Nestas circunstâncias, acho que o poderia fazer.
Bir tarafta kuraklık nedeniyle halkın açlığı diğer yanda dış güçlerin acımasız talepleri. Pekin'de durumun, bu şartlar altında sakinleşmesi beklenemez.
Devido á seca prolongada, devido á fome e á agitação entre o meu povo, devido ás exigências implacáveis das potências estrangeiras não se pode esperar que a situação em Pequim seja tranquila.
Çok akıllıca bir karar, özellikle bu şartlar altında.
Ótima decisão, especialmente nessas circunstâncias.
Bu şartlar altında, sabah yaşananları görmezden gelmeye karar verdik, tabi şimdi bizimle gelirseniz.
Dadas as circunstâncias, estamos dispostos a esquecer o que se passou aqui esta manhã, se vierem agora.
Bu şartlar altında, evet.
- Baseado nesta prova?
Bu şartlar altında sonrakini seçmek bana kalsa daha iyi olacak.
Sob as circunstancias, talvez eu mesmo deva escolher a proxima.
Bu şartlar altında kimliği belirsiz bir uçan araç raporu aldım ve bu yüzden kaptan burada olmasa bile genel talim sinyali verdim.
Recebi o relatório de um avião não identificado e isso é motivo para soar o alerta, esteja o capitão presente ou não.
Bu şartlar altında devam edemeyiz. Onlar gelmeden nehri geçmeliyiz.
Temos que ser mais rápidos ou não vamos chegar ao rio.
Kaptan Pike, bu şartlar altında devam mı edeceğiz?
Capitão Pike, continuamos nestas condiçőes?
Bu şartlar altında ciddi bir şeyler tartışmak imkânsız.
É impossível discutir algo seriamente nessas condições.
Mark, bu şartlar altında, hiçkimseye söyleyemem.
Mark, sob estas condições, não vou contar a ninguém.
Seni mutlu etmek isterdim Arletta ama bu şartlar altında pek mümkün görünmüyor.
Queria ajudar-te, Arletta, mas... neste momento, não saberia onde encontrá-los.
Bu şartlar altında, sis olması muhtemel değil.
Nestas condições, o nevoeiro é muito improvável.
Bu şartlar altında kumandayı bırakamam.
Não posso renunciar ao comando sobre estas circunstâncias.
- Bu şartlar altında çok zayıf.
- Nestas condições, muito poucas.
Burası çok büyük bir gezegen, bu şartlar altında bulmaları zor.
Nessas condições, este planeta é muito grande.
Bu şartlar altında kumandayı bırakamam.
Não posso largar o comando nestas circunstâncias.
Eğer bize çarparsa, bize çok ağır zarar verebilir, belki de bu şartlar altında tamir kapasitemiz bile yetmeyebilir.
Se nos atingir com apenas um, vamos sofrer vários estragos. Talvez além da nossa capacidade de reparação, nas actuais circunstâncias.
Bu şartlar altında çalışmayı reddediyoruz, iş çok zor.
Recusamo-nos a trabalhar nestas condições. O serviço é muito pesado.
Bu şartlar altında uyumamı nasıl beklersiniz anlamıyorum.
Como posso pensar em dormir... com tudo isto a acontecer, doutor.
Bu şartlar altında anlaşılır bir durum bu.
É compreensível dadas as circunstâncias.
Bu şartlar altında demir yolu her gün para kaybediyor.
Os caminhos-de-ferro estão a perder dinheiro todos os dias.
Bu şartlar altında, bu adam gözetim altına alınmalı!
Tendo em conta as circunstâncias, este jovem deveria ser tomado em custódia!
Bu şartlar altında sana nasıl, yukarı çıkmanı emredebiliriz.
Dadas as circunstâncias, não podemos ordenar-lhe.
Bu şartlar altında daha fazla adamın hayatını riske atamam.
Não me responsabilizo por mais homens a voar nestas condições.
Bu şartlar altında doğru olmaz.
Dadas as circunstâncias, isso parece-me apropriado.
- Bu şartlar altında sinir bozukluğu...
- Dadas as circunstâncias, a paranóia...
Bu şartlar altında ikramlar, birincil önceliğimiz değil.
Mediante as circunstâncias, refrescos não são prioridade.
Onu tekrar ziyaret etmen, onun tekrar güvenini kazan. Onun eşiyle bu şartlar altında bir adam adına konuşup... İlgilenmek ona iyi gelecektir..
Sei que é pedir demais, falar em nome de alguém em tais circunstâncias, mas quero que ela saiba através de outra pessoa que eu tenho salvação.
Bu yeni şartlar altında yine de gitmeyi istiyor musun?
Sob as novas circunstâncias, está disposto a avançar?
Savunmamızın aktif bir parçasıyız. Bu gemiyi neredeyse savaş zamanı şartları altında işletiyoruz.
Somos uma parte activa da nossa defesa e dirigimos este navio em condições de guerra.
Eğer bu deniz şartları altında operasyon yapan bir Rus denizaltısı kumandanı olsaydın ne yapardın Bay Ralston?
Se fosse o comandante de um submarino russo a operar nestas condições, o que faria, Sr. Ralston?
Bu dondurucu, çetin şartlar altında insan kırılma noktasına yaklaşır.
Em condições de frio e adversidade, fica-se perto do ponto de ruptura.
Kim bu şartlar altında batıda çalışmak ister ki?
Ainda matam por meia dúzia de tostões!
O şartlar altında ağır bombalarla yüklü bu uçakların havalanması tehlikeli bir durum arz edecekti.
Nessas condições, levantar voo do convés com a carga que levávamos teria sido, na melhor das hipóteses, arriscado.
İnsanlar, her halükarda birbirinden kopuyor. Her şart altında bir kuşak farkı oluşuyor. Ancak bana göre savaş, hayatın birçok alanında olduğu gibi bu şartları vurgulama eğilimindedir.
Acho que as pessoas, destas gerações enfrentam um conflito, sob quaisquer circunstâncias, mas acho que a guerra, tal como muitos outros aspectos da vida, tende a enfatizar esses fatores, originando e fomentando muitas vezes esse conflito de gerações.
altında 26
altından 17
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sayede 46
altından 17
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sayede 46
bu saatte 37
bu sadece bir oyun 48
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sahte 24
bu saçma 71
bu sabah geldi 27
bu sana bağlı 53
bu sadece bir oyun 48
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sahte 24
bu saçma 71
bu sabah geldi 27
bu sana bağlı 53