Büyük bir zevkle translate Portuguese
173 parallel translation
- Büyük bir zevkle, Bay Thorpe.
- Com prazer, Sr. Thorpe.
Büyük bir zevkle Bay Charles.
É sempre um prazer, Sr. Charles.
Büyük bir zevkle.
Não me importava nada.
- Büyük bir zevkle.
- Posso anotar?
- Büyük bir zevkle.
- Seria uma honra leva-la.
Büyük bir zevkle, dostum.
Com muito prazer, amigo.
Büyük bir zevkle Boris.
Que maravilha!
Büyük bir zevkle.
Com prazer.
Büyük bir zevkle beyler.
Um dever e um prazer, senhores.
Büyük bir zevkle.
- Mas com certeza.
- büyük bir zevkle, Mr.Denver.
- Com o maior prazer, Sr. Denver.
Büyük bir zevkle Bayan Wilberforce.
Com muito prazer, Sra. Wilberforce.
Büyük bir zevkle. Ama açıklamam gerekiyor.
Com prazer, mas devo-lhe explicar uma coisa.
Tabii ki, büyük bir zevkle.
É obvio, será um prazer.
- Büyük bir zevkle, efendim. - Ve barı kapattır.
- Será um prazer, senhor.
Büyük bir zevkle, Bay Sharp.
É um prazer, Mr. Sharp.
Ve şimdi büyük bir zevkle Garnier kardeşleri sizlere takdim ediyoruz!
Temos agora o prazer de apresentar, as irmãs Garnier...
Büyük bir zevkle.
Com grande alegria.
İzin verilseydi, karını zevkin doruğuna çıkarmayı büyük bir zevkle denerdim fakat bu imkansız.
Se pudesse, era com muito prazer que tentaria fazer a tua mulher vir-se, mas isso não é possível.
Fakat Hitler, Stalin'in, kılını bile kıpırdatmayacağını sezdi. SS'e, ayaklanmayı bastırması emrini verdi. Onlar da bu emri, büyük bir zevkle yerine getirdi.
Mas então Hitler, apercebendo-se de que Estaline nada faria, ordenou às SS que esmagassem a insurreição, no que foi obedecido com grande satisfação e crueldade.
Büyük bir zevkle...
Com o maior prazer.
Tabii ki, çok büyük bir zevkle.
Certamente! Com o maior dos prazeres.
Orman elfleri bu şarap dolu fıçıları, yakında, büyük bir zevkle boşaltacaklardı.
Os Elfos do Bosque desfrutavam-no e os barris esvaziavam-se rápido.
- Büyük bir zevkle.
Pesa demais..
Tam bir kitap bağımlısıyımdır Bay Neal. Umarım ilerde yazacağınız 20 kitabı da büyük bir zevkle okurum.
Sou um leitor muito devoto, Sr. Neal, e gostava de pensar... que poderei disfrutar de outros 20 livros seus no futuro.
Ve senin durumunda, büyük bir zevkle, MacGyver.
De uma só vez. E, no teu caso, com grande prazer, MacGyver.
- Ailem sana çok müteşekkir. - Büyük bir zevkle.
- A minha família tem muito a agradecer-lhe.
- Evet, büyük bir zevkle.
Bem... seria um prazer.
İmparatoriçe ve ben büyük bir zevkle kabul ediyoruz.
Eu e a Imperatriz aceitamos com muito prazer.
Büyük bir zevkle.
Com todo o prazer.
Büyük bir zevkle kardeşim.
Será um prazer.
elbette büyük bir zevkle!
La adorar.
- Elbette, büyük bir zevkle.
Ouvi belas coisas sobre ela. Santinho, senhora.
Uyuşturucu damarıma girdikten sonra ılık bir kaşıntı başlıyor ve beynim onu tüketiyor, sonra ensemde usulca bir patlama oluyor ve büyük bir zevkle bütün dünyanın yumuşadığını,.. ... nazik ve keyifli bir yere dönüştüğünü hissediyordum.
Quando entrava na minha veia sentia uma onda de comichão quente que ia crescendo até que o cérebro a consumia numa gentil explosão que começava atrás do pescoço e subia rapidamente e eu sentia tanto prazer que o mundo simpatizava e mostrava um encanto nobre e suave.
Büyük bir zevkle.
- Com prazer.
Büyük bir zevkle size RoboCop2'yi sunuyorum.
É um grande prazer apresentar-lhes... Robocop 2.
Bayanlar ve baylar, büyük bir zevkle size RoboCop2'yi sunuyorum.
Senhoras e senhores, é com grande prazer que lhes dou o Robocop 2.
Şimdi de sizlere büyük bir zevkle tanınmış şair Antonio Machado'nun muhteşem bir şiirini okuyacağım.
E agora, terei o prazer de recitar-vos um poema do grande poeta, António Machado.
Seni büyük bir zevkle dinleriz.
Adorávamos ouvi-lo.
... ve sonunda ışık söndüğünde tam 15 dakika sürdü. ... ve tekrar açıldığında tek gördüğüm bir kadının iniltisiydi. ... bu dünyada sanki kaybolmuşcasına... büyük bir zevkle yükselen bir inleyiş.
E finalmente, passados 15 minutos, quando as luzes voltaram, tudo o que poderia ouvir era o queixume de uma mulher, num crescente êxtase, perdido para o mundo, à beira de um penhasco.
Büyük bir zevkle bağırmıştı.
Exclamou ele com entusiasmo.
- Büyük bir zevkle satar.
- Ficará contente por vendê-lo.
Büyük bir zevkle.
O prazer foi meu.
Büyük bir zevkle gelirim, dediğim gibi, suça bayılırım.
Gosto da sua companhia e, já lhe disse, sou completamente fascinada pelo crime.
Büyük bir zevkle.
Foi um prazer.
Büyük bir zevkle, hayatım.
Com todo o prazer, minha querida.
Kabul etmezsen, polisler kasetleri büyük bir zevkle dinleyecektir.
E eu vou directamente ã polícia ; deve adorar ouvir as cassetes.
- Büyük bir zevkle.
- Com prazer.
Büyük bir zevkle.
- Com muito prazer.
- Büyük bir zevkle..
- O que quiseres, Lloyd querido.
İzninizle belirteyim büyük zevkle size yardımcı olurum, daha insanca bir...
E devo dizer... que será um prazer ajudá-lo a criar um mundo mais...
büyük bir ev 19
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir tane 34
büyük bir hata 19
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir iş 26
büyük bir şey 20
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
zevkle 257
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir tane 34
büyük bir hata 19
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir iş 26
büyük bir şey 20
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
zevkle 257
büyük 617
büyükanne 565
büyükbaba 717
büyük anne 71
büyük patron 23
büyük mü 50
büyük iş 25
büyük ihtimalle 122
büyük iskender 25
büyük baba 86
büyükanne 565
büyükbaba 717
büyük anne 71
büyük patron 23
büyük mü 50
büyük iş 25
büyük ihtimalle 122
büyük iskender 25
büyük baba 86
büyük adam 60
büyük ihtimal 23
büyükannem 65
büyük kardeş 50
büyük britanya 20
büyükelçi 309
büyük gün 22
büyükbabam 63
büyük elma 28
büyükelçi g 26
büyük ihtimal 23
büyükannem 65
büyük kardeş 50
büyük britanya 20
büyükelçi 309
büyük gün 22
büyükbabam 63
büyük elma 28
büyükelçi g 26