Büyük bir şey translate Portuguese
3,320 parallel translation
Büyük bir şey değil, sadece Conor çavuş tokatlayıcı esprisini... -... konuşma için istiyor, bu yüzden -
O Conor queria a piada do Jacko para o monólogo.
Vivian birkaç hafta önce benimle yeniden temasa geçti. Büyük bir şey olduğunu söyledi.
A Vivian contactou-me há umas semanas atrás, disse que tinha algo grandioso.
Büyük bir şey değil.
Mas sem problema.
Brian Epstein, yeni Beatles plağını kutlamak için bu kadar büyük bir şey düzenliyor ve grup da orada olacak.
O Brian Epstein quer celebrar o novo disco dos Beatles e os rapazes vão estar lá.
Büyük bir şey.
Algo em grande...
Bu yaşamdan daha büyük bir şey.
Maior que a vida.
Bak, biliyorum Caleb ve sen onu yakalamaya çalışıyorsunuz, ama asıl konu Mona'dan daha büyük bir şey olabilir, anladın mı?
Ouve, sei que tu e o Caleb estão a tentar apanhá-la, mas isto pode envolver mais pessoas do que a Mona, está bem?
Bana göre bu büyük bir şey
Para mim, é um grande milagre.
Bu büyük bir şey.
Isto é importantíssimo.
Bu şeyi giydiğimde bir şey oluyor benden daha büyük bir şey.
Quando visto esta coisa, acontece alguma coisa, uma coisa maior que eu, salvei a vida daquele homem!
Abarttığın kadar büyük bir şey olamaz.
Não pode ser assim tão especial.
Bu Caffrey ve babasından çok daha büyük bir şey.
Isto vai muito além do Caffrey e do pai dele.
Çok büyük bir şey değil.
Não é nada de especial.
Ama bana yalan söyledin, büyük bir şey bu.
Mas mentiste-me, isso é grave.
Senden isteyeceğim şey oldukça büyük bir şey.
E é algo grande o que vou pedir.
Bu senin için çok büyük bir şey Pipes.
Isso é mesmo grande vindo de ti, Pipes.
Ama şimdi ben mutluyum ve hazırlamak senin için büyük bir şey de değildi.
Mas agora, estou feliz e não foi assim tão complicado para ti.
Ara beni. Bu büyük bir şey olabilir.
Isto pode ser alguma coisa.
Senden bir şey yapmanı isteyeceğim. Epey büyük bir şey.
Ouve, preciso de te pedir algo e é algo enorme.
Baya büyük bir şey. Şarbon, Ebola ve çiçek hastalığını büyük miktarda silahlaştırdılar.
Eles fabricaram o antraz, o ébola, a varíola, em larga escala.
Bu kadar büyük bir şey olacağını tahmin etmemiştim, Edward.
Não sabia que era tão grandioso, Edward.
Bu gerçekten büyük bir şey.
Isto é importante.
Bütün bunları yutmuyorum. Kendimden daha büyük bir şey olmak bu.
De não ter tudo isto, de ser algo maior do que eu.
Bence bana özürden daha büyük bir şey borçlusun.
- Acho que deve mais do que isso.
Bak, Tess'le her şeyi bitirme noktasına gelecek kadar büyük bir şey yapmış olman gerektiğini biliyorum.
Eu sei que deve ter sido algo grande para acabar a parceria com a Tess.
Oraya varana kadar büyük ihtimal iyileşeceği bir şey.
Alguma coisa que devemos ter atropelado à ida para lá.
Bu başına büyük problem açabilir çünkü eğer bir şey söylersen anneme onları çaldığını söylerim.
Tens alguma coisa à ver com isso? Porque se dizes alguma coisa, apenas direi à minha mãe que te apanhei a roubar.
Hadi ama Artie, koro odasında sana büyük bir fırsat sundum gurur duyman gereken çok şey var.
Vá lá, Artie, só chamei a atenção para ti na sala do coro, porque tens muito de que te orgulhar.
Sanırım söylemeye çalıştığım şey size kuşkusuz sunabileceğim şey sadece Bayan Ashford olmanın getireceği ayrıcalıktan ibaret umarım bu sizin için yeterli olur zira karım olmayı kabul ederseniz bu benim için büyük bir ayrıcalık ve onur olur.
Aquilo que tento dizer é... eu posso, sem dúvida... oferecer-lhe tudo aquilo que é devido à Sra. Oliver Ashford... e acreditar que o considere aceitável... dado que será meu enorme privilégio... e minha honra se aceitar ser minha mulher.
Sadece diyorum ki güzel, büyük bir ailen olması her zaman iyi bir şey olmuyor.
Acho que te estou simplesmente a dizer que, sabes, ter uma boa e grande família é... Nem sempre uma grande coisa.
Biz de sebebi "büyük sorun" olan türde bir şey arıyorduk.
- Estamos à procura dela, por razões problemáticas.
Şey, aa... aslında konuşmak istediğim... hepimiz biliyoruz doğalgaz... büyüyen bir... aa.. eyaletimizde... bu... şey... büyük parçası... ekonomik açıdan işlerin gidişi.
É... Na verdade, o que eu queria dizer é... Todos sabemos que o gás natural...
"En Büyük Eserleri" tadında bir şey yapmayı bekliyordum. Bütün o kişisel şeyler harika, beklenmedik ve çok duygusaldı.
Pensei que falaríamos só dos seus maiores sucessos, mas as passagens pessoais foram fantásticas, inesperadas e muito tocantes.
Üzerimizdeki baskıyı atabilmemiz için ihtiyacımız olan şey büyük bir zafer.
O que necessitamos neste momento, é uma grande vitória, para diminuir a pressão.
İsteyeceğim son şey Aster gibi büyük bir şirketi karşıma almak olur.
Não quero mesmo... enfrentar uma empresa como a Aster Corps.
- Açıkçası bilmiyoruz. Ama düşündüğümüzden çok daha büyük, daha yaygın bir şey.
A verdade é que não sabemos, mas são mais do que pensávamos.
Büyük bir ihtimalle bir şey değildir, sadece kuruntu yapıyorsundur.
Provavelmente é apenas a tua imaginação.
Televizyonda daha büyük bir şey gibi gözüküyor.
Parece bem maior na TV.
Burada olmanı seviyorum. Ne kadar da büyük bir onur bu dediler, ne kadar hürmetli bir şey. Artık onları görmezden mi gelir olmuş?
Gosto que estejas aqui. É dos seus benefícios de baixa recompensa?
Güçten yoksun Ölüm Gözcüsü ve alçakça planın farkında olmayan Jedi'lar ile birlikte Darth Maul'un büyük bir suç imparatorluğu hayali yolunda duracak hiç bir şey yok.
Com a Death Watch removida do poder e os Jedi sem saberem do plano nefasto, nada está no caminho da visão de Darth Maul de um vasto império criminoso.
Büyük bir hamle yaparsın, her şey netleşir.
Eu disse-te. Dás um passo e vês com clareza.
Yaptığın şey orada durup neyle karşılaşmışsan onun için kendini daha büyük bir porsiyonmuş gibi göstermek.
Tudo que estás a fazer é ficar aí, a parecer uma porção maior para o urso ou o que for.
Sanırım kanıtlamaya çalıştığım şey zinanın düşündüğümüzden daha büyük bir olay olduğu.
O que quero provar é que adultério é muito mais relevante do que fingimos ser.
Daha büyük ve daha pahalı bir şey isteyerek, asıl istediğim şeyi gizliyorum.
Escondo o que quero em algo maior e mais caro.
Belki de Kırmızı Fenerler'in büyük bir heykelini bulunduğumuz bölgeye koymalıyız. Destansı bir şey.
Talvez devamos considerar... colocar um monumento aos Lanternas Vermelhos... mesmo aqui, nesta área, uma coisa heróica.
Bu şey ne ise Artie, büyük bir korkuya neden oluyor.
Seja lá o que for, Artie, gera o maior dos medos.
Bir erkeğin arkadaşından yapmasını isteyeceği en büyük şey belki de.
Quero dizer, é a maior coisa que um tipo alguma vez podia pedir ao seu amigo para fazer.
Bu oldukça büyük bir sey. Evet.
É uma grande descoberta.
Bu büyük bir sey.
É uma grande descoberta.
- Dediğim şey şu. İtalyanların çöp işinde yaptığı gibi büyük, sağlam bir şey yakalarsan o zaman teklif kovalamazsın işte.
Só estou a dizer que, se arranjarem algo grande e estável, como os italianos fazem com o lixo, acabaram-se as licitações.
Bu çok büyük bir şey.
Muito grandes.
büyük bir zevkle 63
büyük bir ev 19
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir tane 34
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir hata 19
büyük bir iş 26
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
bir şey değil 1063
büyük bir ev 19
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir tane 34
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir hata 19
büyük bir iş 26
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209