Elbette değilim translate Portuguese
139 parallel translation
Elbette değilim, sadece bir kopya.
Claro que não, era apenas uma cópia.
Elbette değilim.
Claro que não.
- Elbette değilim.
- Claro que sou.
- Şeyy, hayır, elbette değilim.
- Bem, não. Claro que não.
Biliyorsunuz, elbette değilim.
Claro que não estou.
- Elbette değilim.
- Claro que não.
Elbette değilim.
Claro que não!
Evlendiğimiz için pişman değilsin ya? Elbette değilim!
- Arrependes-te de ter casado?
Elbette değilim.
Não sou.
- Elbette değilim.
Claro que posso.
- Elbette değilim.
- Claro que não sou.
Elbette değilim. Sana kızgın olduğumu mu düşünüyorsun?
- Crie que estou zangado contigo?
- Hayır. Elbette değilim.
- Não, claro que não.
- Elbette değilim. Ülkemizin en değerli yanlarının büyük kısmını yitirmemiz söz konusu.
Corremos o perigo de perder muita coisa boa para esse país, do jeito que ele é.
Elbette ben sorun çözmede pek parlak değilim ama çiviyi eğecek olursan, belki kayıveririm...
De esperto não tenho nada mas se virares o prego, talvez eu consiga soltar-me...
Elbette, göründüğüm kadar umursamaz değilim.
Não sou tão estúpido como possa parecer.
Elbette. Ne de olsa bir vahşi değilim.
Claro, afinal eu não sou um selvagem!
Elbette! Deli değilim!
Claro que quero, não sou doido!
Elbette ama size şarap verecek değilim.
- Talvez agradecesse, mas não vai tê-lo.
Elbette, ben erkeklerden nefret eden ve evlilik lafına gelemeyen Prenses'imiz Dünya gibi değilim.
- Claro, não sou como Dunya... nossa princesa que não suporta os homens... e nem quer ouvir falar em casamento.
Elbette, senin hayal edeceğin türden biri değilim.
Bem, certamente não o género com que tu sonhas.
Elbette efendim, henüz Rus cephesine alışık değilim.
Claro que ainda não conheço bem a frente russa.
- Elbette. Ben dedikoducu değilim.
- Claro que não sou coscuvilheira.
Elbette ben deniz manzaraları konusunda iyi değilim.
Sou um pateta por coisas do mar.
Elbette ama evli olan ben değilim.
Sim, mas eu não sou casado.
Emin değilim, fakat elbette ki dört ila beş feet'ten daha uzun olmalı.
Não posso afirmar com certeza, Mas foi mais de um metro e meio,
Elbette bu işi sonsuza dek yapacak değilim.
Não vou fazer catering para sempre.
Elbette, ben bir ebeveyn değilim.
Mas eu não sou mãe, claro.
- ben gergin değilim. - elbette ki gerginsin...
- Eu não estou tenso.
- O yaşlı şişkoya aşık değilim elbette.
Mas, porquê?
Elbette, ben iyi Kung-fu'cu değilim?
Eu sou um zero no kung-fu.
Elbette ki değilim!
Claro que não! Só que...
Elbette hiç aç değilim.
É claro que não tenho fome nenhuma.
Haklısınız, elbette. Nasıl böyle bir bariz hata yaptığımından emin değilim.
Eu estou no... controle.
Tarafsız değilim, elbette,..... ama inanıyorum ki Selmak, Tok'ra içinde en iyi eğitimlilerden biridir.
Sou suspeita, claro, mas acredito que a Selmak está entre os Tok'ra mais bem-educados.
elbette, ben gerizekalı değilim.
Duh. Não sou um idiota.
- Peki, bana kızmadan önce... - Kızgın değilim. Elbette kızgınsın.
Desculpe, é uma coisa que eu faço para me incentivar.
- Elbette. Ölü değilim.
- Bem, não estou morto.
- Ben bir Protestan değilim. - Elbette değilsin.
- Não sou protestante anglo-saxónica.
Elbette. Çok çok meşgulüm. Ama senin için değilim.
Não demasiado ocupado para um pequeno passeio.
Elbette. Zaten gerçekten burada değilsin. Ben de değilim.
Mas se não estás aqui, eu também não estou.
-... değilim. - Elbette...
- Claro que sim... não.
Elbette, bir Goa'uld için tam olarak ne anlama geliyor, emin değilim.
Claro, para um Goa'uid, nao sei o que isso significa. Por favor, continue.
Ben bir aptal değilim. Elbette değilsin.
Eu não sou idiota.
Elbette, o iyi bir anne ama ben değilim! Daima onun tarafını tutuyorsun!
Pois, estava ralada e eu não, ela é boa mãe e eu não e tomas sempre o partido da "pobre da Luisa"!
Elbette... Bu tür şeylere alışık değilim, Ben şehirli bir muhallebi çocuğuyum.
Claro, eu é que não estou habituado aqui a estas coisas, eu sou um pipi da cidade.
Ne, hayır, elbette üzgün değilim!
Não, claro que não!
Elbette onun dizaynlarının arkasındaki deha için seni ikna etmek zorunda değilim.
Acho que não preciso de o convencer da geniosidade nas criações dele.
Elbette, şahsımın da Kira olduğu fikrinde değilim.
É óbvio que não tenho consciência do Kira em mim...
Elbette ki kızkardeşimle aynı fikirdeyim ama onun aksine, hiç de sinirli değilim.
Claro que concordo com a minha irmã, mas não estou perturbado.
Herşey olabilirim ama yalancı değilim. Demek istediğim, elbette yalan söylerim.
Claro que minto, toda a gente mente.
değilim 815
elbette 13408
elbet 35
elbette var 142
elbette ki 133
elbette benim 21
elbette istiyorum 43
elbette seviyorum 29
elbette yok 101
elbette iyiyim 21
elbette 13408
elbet 35
elbette var 142
elbette ki 133
elbette benim 21
elbette istiyorum 43
elbette seviyorum 29
elbette yok 101
elbette iyiyim 21
elbette öylesin 20
elbette canım 17
elbette isterim 24
elbette biliyorum 55
elbette biliyorsun 19
elbette efendim 146
elbette doktor 21
elbette hayır 359
elbette eminim 36
elbette değil 114
elbette canım 17
elbette isterim 24
elbette biliyorum 55
elbette biliyorsun 19
elbette efendim 146
elbette doktor 21
elbette hayır 359
elbette eminim 36
elbette değil 114