Eğer izin verirsen translate Portuguese
501 parallel translation
- Eğer izin verirsen.
- Se me deixares.
Eğer izin verirsen bu sözlerini günlüğüme aktaracağım.
Se me permitir, eu vou copiar as suas citações para o meu diário.
Senin için daha fazlası olabilirim Chimene, eğer izin verirsen...
Eu queria ser algo mais, Chimene, se me permitir.
Eğer izin verirsen, canikom, Başçavuşum, bir an önce yola çıkmalıyız.
Se me permites, bichana, e o meu ajudante... Temos de partir imediatamente.
İşini ve sorumluluklarını paylaşmak istiyorum eğer izin verirsen.
Quero compartilhar do teu trabalho e responsabilidades. Se tu deixares.
Şimdi, eğer izin verirsen.
E, agora, dá-me licença.
Eğer izin verirsen...
Se me dá licença...
Anne, eğer izin verirsen, lütfen.
Mãe, importas-te? Por favor.
Eğer izin verirsen ben de seninle gelmek istiyorum
Quando vais embora? Se fores embora.
Şimdi, eğer izin verirsen, başka bir görüşmem var.
Agora, se me dá licença, tenho outro compromisso marcado.
Eğer izin verirsen, lütfen?
Dá-nos licença, por favor?
Eğer izin verirsen gerçekten sana yardım etmek istiyorum.
Gostava de ajudar. Quero mesmo ajudar, se me deixar.
Eğer izin verirsen, eşyalarımı almak istiyorum.
Se não te importas, vou buscar as minhas coisas.
Eğer izin verirsen, biraz seninle kalmak istiyorum.
Gostaria de ficar contigo uns tempos, se não te importas.
Eğer izin verirsen, Uçmam gerekiyor.
Se me derem licença, tenho de voar.
Eğer izin verirsen...
Portanto, se não te importas...
Eğer izin verirsen düşüncelerini okurlar.
Lerão os teus pensamentos.
Eğer izin verirsen kovama geri dönmeliyim.
Agora, se me dá licença, tenho de voltar para o meu balde.
Eğer izin verirsen tabii.
Se me deixares.
Kızın modülü, Eğer izin verirsen
O módulo dela, por favor.
Eğer izin verirsen, hepimize yıkım getirirsin.
Ou causará a destruição de todos nós.
Eğer o ikisine düğününle ilgili bir haber yapmalarına izin verirsen.
Se permitires que eles façam uma reportagem do teu casamento.
Eğer bu başvuruyu yırtmama izin verirsen, olan olmuş geçen geçmiş diyeceğim.
Se me deixares rasgar estes impressos, esquecemos tudo.
Bu barı açmam için gereken parayı bana sen vermiştin. Eğer o iyiliğinin karşılığını ödememe izin verirsen...
Abri este bar com o dinheiro que me emprestaste, se agora precisares...
Ama eğer bana izin verirsen sana bir hoşça kal öpücüğü vermek istiyorum.
Mas se me deres autorização... gostava de te dar um beijo de despedida.
Olur eğer seni bir yere götürmeme izin verirsen.
Bom, se me deixar convidá-lo.
Eğer bu gecenin geçmesine izin verirsen, bu fırsat bir daha gelmeyecektir.
Se deixares passar esta noite, não voltarás a ter uma oportunidade igual.
Eger bu firsatin kaçmasina izin verirsen,.. .. sonra, zamanla..... kuruyan ve kirilganlasan..... senin kalbin olur.. .. tipki benim kemiklerim gibi
E deixa passar a oportunidade, com o tempo, é o seu coracão, que será tão seco e quebradiço como o meu esqueleto.
Eğer bir şey söylememe izin verirsen. Bu hiç de uygarca değil.
Se me permite uma observação, isto é muito incivilizado.
Tanrım! Mark, eğer gitmeme izin verirsen...
- Se me deixares fugir, juro que...
Eğer Rio Grande'yi geçmemize izin verirsen, hiç kimseye bir şey olmaz.
Deixe-nos chegar até ao Rio Grande e ninguém aqui sai ferido.
Eğer bana bir dakika izin verirsen sana herşeyi açıklayabilirim.
Bem, se me deres um minuto, vou-te dizer.
Eğer sevmemize izin verirsen.
Se nos deixarem gostar de vocês.
Tamam, bu sefer boş vermene izin veriyorum, eğer bana bütün gece çalışmayacağına söz verirsen.
Tudo bem, não precisas de vir comigo... mas só se prometeres não trabalhar a noite toda.
Şimdi Hal, eğer bize biraz izin verirsen özel konuşmak istiyoruz.
Agora, se nos permites, temos que ter uma conversa particular.
Dave'in söylemek istediği şey, eğer onun da konuşmasına izin verirsen, - Belki bir yardımı dokunabilir. - Yardım mı?
O que o David está a tentar dizer, se o deixares falar... é que provavelmente precisas de ajuda.
Eğer seni ezmelerine şimdi izin verirsen, hayatın boyunca seni ezerler.
Se deixares que te espezinhem, serás espezinhado toda a vida.
Hızla, eğer izin verirsen.
Rápido, se possível.
Eğer birbirinize yazdığınız mektupları görmeme izin verirsen... içim rahat ederdi.
Se eu pudesse ver os dois lados da correspondência, estaria mais segura.
Eğer şunu üzerine sürmeme izin verirsen her şey daha kolay olur.
Porque é que não me deixas fechar a capota?
Cecile, eğer bu kadar uzun süre elinin tutulmasına izin verirsen... erkekler bunu cesaret verme olarak algılarlar.
Se deixares segurarem-te na mão por tempo demasiado, os homens consideram isso um incitamento.
Hayatımı sana anlatıp paylaşacağım... yaşayan romanının parçası olacağım. Eğer Laura'nın günlüğünü okumama izin verirsen.
Compartilharei a minha vida contigo, contarei tudo para que a uses na tua novela se me deixares ler o diário da Laura.
Nerede, eğer sormama izin verirsen.
Onde está, se posso perguntar?
Şimdi, eğer bana izin verirsen...
Agora, se me dás licença,
- Kurallar mı? Hayır. Kanun ve düzenlemeler genç adam, çokça hoşlandığım şeyler değildir... eğer şimdi yalnız çıkmama izin verirsen...
Regras e regulamentos, jovem, é algo que não me importa.
- Onu yakalayıp nöbet yerine geri getireceğim... Eğer Deianeira'nın benimle canlı olarak dönmesine izin verirsen.
Eu apanho-o e devolvo-o ao poste... se concordar em deixar que Deianeira volte comigo ao mundo dos vivos.
Eğer benim Jing Wu'da senin evine taşınmama izin verirsen bir daha herhangibir yere gitmek zorunda olmazsın, öyle değil mi?
Se me deixasses mudar-me contigo para Jing Wu, Nunca terias que ir a mais lado nenhum, pois não?
Eğer bana izin verirsen.
Se me deixares.
Eğer görüşmeleri ayarlamama izin verirsen isteklerini gerçekleştiririz.
Se me deixar conduzir a negociação... ... garanto suas exigências.
Eğer benim Jing Wu'da senin evine taşınmama izin verirsen bir daha herhangibir yere gitmek zorunda olmazsın, öyle değil mi?
se me deixasses mudar-me contigo para Jing Wu, nunca terias que ir a mais lado nenhum, pois não?
Eğer kelepçenin seni kontrol etmesine izin verirsen, sonun, barınağınızı alan o deli adamlar gibi olur.
E aí? Você não que saber o que é isto? Qual é propósito definitivo desse implante?
eğer izin verirseniz 47
izin verirsen 77
izin verirseniz 214
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
izin verirsen 77
izin verirseniz 214
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer öyle olsaydı 20
eğer sakıncası yoksa 54
eğer ben 51
eğer ölürsem 16
eğer varsa 60
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer öyle olsaydı 20
eğer sakıncası yoksa 54
eğer ben 51
eğer ölürsem 16
eğer varsa 60
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86