English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Güzel bir parça

Güzel bir parça translate Portuguese

169 parallel translation
Bu çok güzel bir parça.
É uma bela peça.
Küçük ve güzel bir parça, haydi.
Vamos, um pouquinho, vamos...
Güzel bir parça, değil mi?
Não é encantadora?
Güzel bir parça bulmalıydım.
Tens que te esforçar para encontrar algo valioso.
Ne güzel bir parça.
É uma música bonita.
Ballad, güzel bir parça çal.
Ballad, ensina-nos como se dança.
Ve aile porseleni ile amacı alışılmışın dışında olan Ev kadını için işte çok güzel bir parça, patlayan krema testisi.
E para a dona-de-casa cujo interesse pela louça chinesa da família já não é o que era, aqui está um artigo muito bonito. Um pequeno jarro que explode.
- Çok güzel bir parça, değil mi?
- É lindo, não?
Oldukça güzel bir parça.
Uma arma bem bonita.
Evet, çünkü a ) güzel bir parça peynire tepki vermeyecektir ve b ) kapana sığmaz.
Sim, porque : A, não vão reagir a um bom pedaço de queijo, e B, não vão caber numa ratoeira.
Şimdi de serin mi serin bir gecede yalnız kalmış aşıklar için güzel bir parça.
E agora temos uma fabulosa para amantes solitários numa noite fria.
Gerçekten güzel bir parça, di mi?
Não é bonita? Não é uma preciosidade?
Anladınız mı ama? Çok güzel bir parça olmalı.
Entende... algo especial.
Oh, bu güzel bir parça.
Bela caneta.
- Güzel bir parça
É uma boa peça.
İşte güzel bir parça :
E agora um trecho magnífico.
Al, Rachel'ın sana güzel bir parça domuz eti vermesini istedim.
Toma, eu assegurei-me de que a velha Rachel te pussese um pouco de toucinho.
Güzel bir parça var işte, gördün mü?
- Este bocadinho está bom.
Çok güzel bir parça ama fiyatı pek uygun değil.
É uma bela peça, mas não é uma grande compra.
Bu çok güzel bir parça.
Esta é uma linda peça.
Bu güzel bir parça.
É uma bela peça.
Bu çok güzel bir parça. Yarış arabasına benzemesin diye kurnazca süslenmiş.
É um belo carro e muito bem disfarçado, não parece um carro de corrida.
Sadece güzel bir parça olduğunu düşündüm.
Só achei que era muito bem parecida.
- Güzel bir parça olduğunu düşünmüş.
- Pensou que eras muito bem parecida.
Güzel bir parça.
É lindo.
- Çok güzel bir parça.
- É lindo.
Güzel bir parça.
É uma bela peça.
- Evet, güzel bir parça. - Evet.
E é bem bonito.
Her an zamanı bilmek hoş değil ama çok güzel bir parça.
Não é um bom relógio, mas é um belo objecto.
Güzel bir parça. Bunu da ekleyebilirim.
Um objecto lindo e somado ao resto...
- Bir resmi var. Güzel bir parça, gerçekten.
Tenho uma fotografia... uma peça e tanto.
Çok güzel bir parça.
Um lindo espécime.
... güzel bir parça...
É uma bela peça.
Güzel bir evimiz ve iyi bir parça toprağımızla Tanrıya şükredeceğimiz bir evimiz vardı.
Tínhamos uma bela quinta, com um bom pedaço de terra... e uma casa de fazer inveja.
Evet efendim, güzel bir maun parça.
Sim, senhor, um óptimo pedaço de mogno antigo.
İyi bir parça jambonu gerçekten severim ama bir çift güzel bacağı daha çok severim.
Adoro fiambre quando é bom. Mas prefiro mil vezes um belo par de coxas.
- Şişmanlamayı düşünün hele - Baş döndürücü bir şey... doymak nasıl bir şeydir düşünün hele... yemekler, güzel yemekler... bir parça daha yiyebilmek için... neler vermezdik... sadece bunun için yaşıyoruz... niçin sadece buna mahkum ediliyoruz... yemekler, büyülü yemekler, harika yemekler, mükemmel yemekler... cennetten çıkma yemekler, güzel yemekler... muhteşem yemekler!
- só de pensar em engordar - põe-nos a cabeça a rodar poder ter um só momento a sensação de estar cheio comida, gloriosa comida aquilo que não daríamos por podermos repetir é p'ra isso que vivemos porque estaremos destinados a não fazer mais que sonhar
Gammazlanmak ya da otoriteyi..... takdir etmek ya da kendini bir parça..... şekerlemeye satmak ne güzel şeydir.
É bom ser transformado num mexeriqueiro ou forçado a admirar a autoridade ou vendermo-nos por um rebuçado.
Bir kalem al ve bir parça kağıdın üzerine birkaç işaret yap. Ve bir anda, işte oldu. Sadece kendi başına yaptığın en güzel çiçek.
Pega-se num lápis e fazem-se umas linhas numa folha de papel e, de repente, aí tens a flor mais bonita toda feita por ti.
Ne güzel genç bir parça.
Que bela peça.
Bir parça var ya, hani çok güzel çaldığın.
Sabes qual é. Aquela que tocas tão bem.
Böylesine güzel, leziz bir parça yanımdayken mi? Üstüme otur.
- Sente-se aqui em cima.
- Güzel. Bir parça alayım.
- Muito bem, óptimo, quero uma fatia.
En güzel, en popülerparçalarsizi bekliyor. Portland KLAM radyosundan bol garnitürlü, tadına doyulmaz bir müzik sandviçi. Bu parça...
De tudo que aqui está, passamos o melhor que há, e que tal outra rodada de sucessos da KLAM, em Portland... é...
Güzel, bir elbise askısı alacağım, ve küçük bir parça da sakız, ve avlanmaya çıkacağız..
Não sei, pai, gosto do modo como a mãe faz. Também eu, Bud, mas já não temos xarope para a tosse.
Güzel, kaliteli bir parça.
É um item de qualidade.
Kızımın hislerini aklımda tutmaya çalışacağım. Güzel. Gözlerimi her yuvarladığımda mutluluğunu bir parça bozduğumu da.
Vou tentar lembrar-me dos sentimentos da minha filha, e da forma como, a cada revirar de olhos, lhe estou a retirar um pouco de felicidade.
Ya da bu güzel viskiden bir parça daha alabilirim.
A noção que nós todos somos descentes de macacos.
Günümü aydınlatacak bir parça güzel haber var.
Ele diz que juntos podemos descobrir o que estão a fazer aqui.
Güzel porno. Koleksiyonundan bir parça mı?
Boa pornografia.
Ama üzerinde gerçekten güzel değerli taşların olduğu sadece eski bir parça çanak çömlek de olabilir, değil mi?
Mas pode só ser uma velha peça de cerâmica com jóias bonitas dentro, certo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]