English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ H ] / Her şeyden

Her şeyden translate Portuguese

5,747 parallel translation
- Halkımı koruma görevim her şeyden önce gelir.
O dever de proteger o meu povo vem primeiro.
Sirkteki cambazlar gibi her şeyden kaçıp duracak.
Continuará a gerir este circo como se fosse P.T. Barnum de saltos altos.
Buradaki her şeyden sen sorumlusun.
Controla tudo aqui.
Bir tür iletişim kurmayı her şeyden çok istedim.
Mais do que tudo, eu só queria ter algum tipo de contacto.
Her şeyden çok istedim.
Qualquer coisa.
Sadakat, her şeyden değerlidir.
Dou valor à lealdade, acima de tudo.
Seni ve kardeşini bu dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum.
Amo-te e ao teu irmão mais que a minha vida.
Her şeyden önce, neden biliyorsun?
Aliás, porque é que sabes disso?
Direktör olman her şeyden sorumlu...
Não é por ser diretor que é culpado de tudo, Phil.
Sen güzel olan her şeyden kaçıyorsun.
Tu foges de tudo o que é bom.
Sen yaşayan, nefes alan her şeyden kaçıyorsun.
Tu foges de tudo o que é vivo e respira.
Bizi herkesten ve her şeyden izole etmek istiyorum.
Quero-nos isolados de tudo e de todos.
Her şeyden önce, Lily'i süslemene gerek yok.
Bem, primeiro de tudo, não precisa de dourar a pílula.
Seni mutlu eden şey her şeyden önce çocuklarımız için iyi olacaktır.
Se te faz feliz, vai beneficiar a nossa filha. Filhos. Mais do que qualquer coisa.
Benim istediğim de bu ; her şeyden daha çok.
É isso o que eu quero, acima de tudo.
Senin her şeyden önce bir katilin serbest olmasını istemeyeceğini düşünürdüm. Çünkü dünyada yeterince kusurlu şey var.
Pensei que tu, mais do que a maioria, não ia permitir um assassino safar-se, apenas porque o mundo aceita uma conta imprecisa das coisas.
Her şeyden istiyorum, ama light peynir olsun.
Tudo, mas quero queijo light.
Olan her şeyden sonra, önemli.
Significativo, depois do que aconteceu.
İnceden küçük bir espri mi "Olan her şeyden sonra?"
É um comentário irónico depois de tudo o que aconteceu?
Her şeyden vazgeçmem gerek.
Preciso de esquecer.
Bir keresinde ona seninle olabilmek için her şeyden nasıl vazgeçebildiğini sordum.
Uma vez perguntei-lhe porque abdicou de tudo para estar contigo.
Burada her şeyden bir sürü var zaten.
Há um monte de praticamente tudo neste lugar.
Biliyorum, bunu eğlencesine falan yapıyoruz ama bir tarafım bunun gerçekleşmesini dünyadaki her şeyden daha fazla istiyor.
Estávamos só a divertir-nos, mas parte de mim quer que isso se concretize.
İnandığın her şeyden kaçıyorsun, neden?
Está a fugir de tudo em que acreditas. Porquê?
Sana yardım edebilmek için her şeyden vazgeçtim.
Que tipo de irmã faz isso? Desisti de tudo para te ajudar.
Bak. Eve gitmeyi her şeyden çok istiyorum ama Kai bir sosyopat.
Eu quero ir para casa mais do que tudo, mas Kai é um sociapata.
Bella gördüğün her şeyden daha iyiydi.
Ela... Tem melhor desempenho do que tudo que já viu.
Her şeyden önce, en son konuştuğumuzda önceki karılarını öldürdüğünü düşünüyordun.
Da última vez que falámos, pensavas que ele tinha morto as esposas.
O ve ben, her şeyden sonra...
Ela e eu, depois de tudo o que passámos...
Her şeyden önce, bu sabah hiç temiz iç çamaşırım yoktu ben de mayomu giymek zorunda kaldım.
Primeiro de tudo, eu não tinha nenhuma roupa interior limpa esta manhã, então eu tive de vestir um fato de banho.
Son birkaç günde olan her şeyden sonra daha fazla kin tutamayacağımı fark ettim.
Após tudo o que aconteceu nos últimos dias, percebi que não posso continuar a viver com raiva.
Her şeyden çok.
Mais do que tudo.
Neden korkuyorsun Sylvester? - Her şeyden.
Do que tens medo, Sylvester?
Shay öldüğünden beri, her şeyden kaçmaya çalışıyordun...
Parece apenas que desde que... Desde que a Shay morreu, tu estás a evitar...
Hakkında duyduğum her şeyden sonra o yer bir tapınak, Fred de keşiş gibi gelmeye başladı.
Com tudo o que tinha ouvido falar daquele lugar, fiquei com a ideia que era um templo, e o Fred... era um monge.
Bana, Güney Amerika'ya yapılan son seyahatlerden e-postalardan, her şeyden bahsedin.
Fala-me de viagens recentes à América do Sul, - e-mails, alguma coisa.
Mark sana öğrettiği her şeyden vazgeçti.
O Mark rejeitou tudo o que ele lhe ensinou.
Tamam, her şeyden önce eldiven takıyorum.
Está bem, primeiro, mãe, estou a usar luvas.
3 gün sonra geri döndüm beni her şeyden atmışlardı.
Voltei três dias depois, e tinham-me excluído de tudo.
Ama yetenekli olduğunda, ki sen öylesin, müzik için her şeyden vazgeçmen gerekir.
Mas quando tens talento, e tu tens, tens que sacrificar tudo pela música.
Müzik için her şeyden vazgeçmen beklenir.
Esperam que sacrifiques tudo pela música.
Lola, her şeyden öte, senden iyi olduğunu düşündüğün adamı seçmeni istiyorum.
Lola, com base em tudo o que sabes sobre nós, peço que escolhas quem achas ser o melhor homem.
Tom ile evliliğimizin ilk zamanları güzeldi, balayımız aşk içinde geçti. Bir sürü hediye, her şeyden memnuniyet vardı. O kadar hediyenin diğer şeyleri hafifletmek için verdiği hissine kapıldım.
... Tom e eu casamo-nos, digo, foi óptimo, uma espécie de lua-de-mel, presentes, sem complicações, mas eu tinha a sensação de que ele usava os presentes
Damon, Bonnie'nin geri dönmesini her şeyden çok istiyorum.
Damon, quero a Bonnie de volta mais do que tudo.
- Daima her şeyden şüphelen.
Nada, nunca, está garantido.
Buros'un orada olduğunu kanıtlamamızı sağlamıştı ama lab. kaynaklarını bulamadı. Her şeyden olabilir.
Confirmou que o Buros esteve lá, mas o laboratório não identificou a origem.
Hem de her şeyden çok.
Mais do que qualquer outra coisa.
Yaşanan onca şeyden sonra geçmişi hatırlamak her geçen gün daha da zorlaşıyor.
E com tudo aquilo que aconteceu, tem sido cada vez mais difícil recordar o passado.
Ben çocukken, babamda o şeyden her zaman bir kova olurdu.
Um monte. O meu pai tinha um jarro disso quando era criança.
Her şeyden bahsediyorlar.
Estão a falar de tudo.
Her şeyden haberdar olacaksınız.
É tudo, por ora.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]