English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kendime geldiğimde

Kendime geldiğimde translate Portuguese

162 parallel translation
Başım döndü. Ve kendime geldiğimde Bayan Mina giyinmiş ve terasa çıkmıştı.
Senti-me estranhamente tonta... e quando passou, a menina Mina estava de pé, vestida e lá fora, no terraço.
Kendime geldiğimde giysilerini alıp arabasını çaldım.
Quando voltei, peguei no casaco dele e tirei-lhe o carro.
Kendime geldiğimde bir kruvazördeydim ve ellerim yoktu.
Quando recuperei os sentidos já estava num cruzeiro... e sem mãos.
Kendime geldiğimde... Deli Odası'ndaydım.
Recuperei os sentidos... na Casa de Loucos.
Ama kendime geldiğimde,
Mas quando voltei a mim,
Kendime geldiğimde garip bir duyguya kapıldım.
Tive uma sensação tão estranha quando recuperei os sentidos.
Kendime geldiğimde, yok olmuşlardı.
Quando voltei a mim, tinham desaparecido.
Haftalarca komada yattım. Kendime geldiğimde... Yalnızdım.
Estive em coma, por muitas semanas, e quando acordei, estava sozinho.
Kendime geldiğimde etrafımdaki her şey kapkaranlıktı.
Quando vim a mim, estava tudo negro como breu à minha volta.
Kendime geldiğimde, korkunç bir hata yaptığımı anladım.
Quando acordei, percebi que tinha cometido um erro terrível.
Arthur, kendime geldiğimde seni ararım. Her şey yolunda.
Arthur, já te ligo, quando estiver mais desperta.
Kendime geldiğimde etrafta kimse yoktu.
Estava só quando recobrei os sentidos.
Üç gün sonra bir ABD sahra hastanesinde kendime geldiğimde sizin doktorlardan birinin, kılıcımı bir karton sigaraya aldığını gördüm.
Quando acordei três dias depois num hospital de campanha americano, pude ver um dos homens do vosso corpo médico... a trocar a minha espada por um maço de cigarros.
Tekrar kendime geldiğimde... Günün ilk ışıklarının nehrin karanlığına vurduğunu gördüm.
Quando fiinalmente pude enxergar de novo... vi os primeiros raios de sol refletidos no rio turvo.
Kendime geldiğimde yakası açılmadık küfürleri yağmur gibi saydırdığımın farkına varmıştım.
Ganhei consciência que uma corrente de obscenidades e palavrões de todos os tipos estavam a sair de mim enquanto gritava.
Kendime geldiğimde tıpkı bir tavuk gibi bağlanmış ve bir ağaca asılmıştım.
Parecia que me estavam a arrancar os braços dos ombros.
Kendime geldiğimde, bir şey keşfetmiştim.
Quando acordei, tive uma revelação.
Kendime geldiğimde, beni kaçırdığını söyledi. Onu tanıyabileyim diye.
Quando recuperei, ele disse-me que me tinha raptado para que eu o conhecesse melhor.
Kendime geldiğimde morluklar, ezilmiş meyveler ölüp ölmediğimi görmek için başımda dikilen tanımadığım tiplerle karşılaştım.
Quando acordei estava toda coberta de frutas esmagadas e gente estranha a ver se eu estava morta.
Neyse kendime geldiğimde bir de bakayım önümde kim var?
Volto outra vez e quem é que vejo?
Kendime geldiğimde o kollarımdaydı...
Quando acordei, ela estava nos meus braços.
Kendime geldiğimde, seni değişmiş olarak gördüm.
Quando recuperei os sentidos, notei que tinhas mudado.
Kendime geldiğimde, suyun üzerinde yapayalnız uçuyordum.
Quando recuperei a consciência, estava a sobrevoar o mar. Sozinho.
Kendime geldiğimde, bir drenaj borusuna sürüklenmiş... ve bir galon nehir suyu kusuyordum.
Quando despertei, estava a ser levado para um esgoto e a vomitar litros de água do rio.
Kendime geldiğimde El Mairo Hapishanesine doğru yola çıkmıştım.
Quando dei por mim, ia a caminho da prisão de Elmira.
Kendime geldiğimde, Odo çoktan beni bir mekiğe koymuş ve oradan kaçmıştık.
Quando voltei a mim, o Odo já me tinha posto a bordo da nave e escapámos.
Kendime geldiğimde ben de yapacağım.
Quando me recuperar, construo uma para você.
Kendime geldiğimde düşman askerlerinin tamamını öldürdüğümü fark ettim.
E quando vim a mim, percebi que tinha despachado aqueles vietcongues todos.
Şey, kendime geldiğimde, her yerim kan olmuştu.
Bom, quando eu acordei, estava coberto de sangue.
Kendime geldiğimde kendi ailemi katlettiğimi gördüm.
Quando voltei a mim mesma, Reparei que tinha matado os meus próprios pais.
Herneyse kendime geldiğimde gitmişti.
De qualquer maneira vim aqui e ele desapareceu.
Tekrar kendime geldiğimde odanın o genel arka sokak havası rezil ve inanılmaz pislik içindeydi.
Quando voltei a mim, a atmosfera de sub mundo da suite era tão pútrida, tão incrivelmente infecta...
Hepsi bu. Kendime geldiğimde, tepemde bir ilk yardım görevlisi duruyordu.
Quando acordei um paramédico estava em pé junto a mim.
Kendime geldiğimde... uçuyordum.
Quando recuperei os sentidos... Estava a voar...
Kendime geldiğimde, Koca Oğlan'ı gördüm- - - Koca Oğlan da kim?
Perdi os sentidos, quando acordei vejo o "Grandalhão"...
Kendime geldiğimde bir binanın boşluğundaydım
Quando recuperei os sentidos, estava num passeio abaixo do nível da rua.
Uyuyakalmışım, kendime geldiğimde, bir hendeğin içinde başım kazan gibiydi.
Se tivesse adormecido nessa altura, teria terminado numa valeta com uma dor de cabeça.
Kendime geldiğimde, çoktan beni düzmeye başlamıştı, fakat bakire olduğumu bilmiyordu ve canımı yaktı.
Quando voltei a mim, ele já me estava a foder, mas ele não sabia que eu era virgem e que me doía.
Ancak daha sonra, ellerimdeki kanı yıkarken kendime geldiğimde öldüklerinin farkına vardım.
Só depois lavando o sangue das mãos vi que estavam mortos.
Kendime geldiğimde... nişanlımı başka bir adamla evlenmiş olarak buldum.
Então, acordei... e descobri que a minha noiva se casara com outro homem.
Kendime geldiğimde... nişanlımı başka bir adamla evlenmiş olarak buldum.
Então, acordei, e descobri que a minha noiva se casara com outro homem.
Kendime geldiğimde motorun bir parçasının ön koltukta olduğunu fark ettim. Ve o, benden 15 cm uzaklıkta korkunç bir şekilde çivilenmişti.
Quando acordei apercebi-me de que parte do motor estava no assento da frente e lá estava ela entalada, a 10 cm de mim
Sonra kendime geldiğimde : silah sesi yok, patlama yok, etrafta dolaşan salaklar yok.
E então percebi : não há tiros, explosões, capangas para me bater.
Kendime geldiğimde nişanlımı başka bir adamla evlenmiş olarak buldum.
Então, acordei... e descobri que a minha noiva se casara com outro homem.
Kendime geldiğimde... nişanlımı başka bir adamla evlenmiş olarak buldum.
Então acordei... e descobri que a minha noiva se casara com outro homem.
24 saat sonra kendime geldiğimde kruvazör gitmişti.
Dr. Franklin, verifique o perímetro.
Buraya geldiğimde tek yapabildiğim Güvenli Odada öylece oturabilmekti... ve hergün... her saat... kendime aynada bakıp... şunu söylüyordum...
Quando aqui cheguei, tudo o que fiz foi sentar-me na minha sala segura... e todos os dias... todas as horas de todos os dias... Olhava-me ao espelho... e dizia para mim mesma...
Eve geldiğimde ona her şeyi anlatmalıydım, bunu itiraf etmeliydim, çünkü şimdi karım bana hiç güvenmiyor, bunun için onu suçlayamam çünkü ben de kendime güvenmiyorum.
Devia ter ido para casa e contar tudo à minha mulher, admitir a verdade, porque agora ela já nem sequer confia em mim, e eu não a censuro porque eu também não confio em mim. Sou um idiota estúpido.
Ne kadar sürdü bilmiyorum ama kendime geldiğimde - -
Não sei por quanto tempo, mas quando finalmente recuperei os sentidos...
Kendime geldigimde, yere basacak ayaklarim yoktu!
Quando recuperei os sentidos, descobri que o chão tinha desaparecido debaixo dos meus pés!
Hayatımın son demlerine geldiğimde varımı yoğumu kaybedip, sokak köşelerine düştüğümde ve beni tanıyan ya da seven herkes bana küfrederken kendime ne diyordum biliyor musunuz?
E quando quase tudo tinha acabado, para mim, quando andava por aquelas esquinas sem ter onde cair morto e todos os que me conheceram ou amaram me amaldiçoavam, sabem o que disse?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]