English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kendisini

Kendisini translate Portuguese

7,124 parallel translation
Mahkûm 297 kalp krizi geçirdi. Kendisini tekrar hayata döndürmek zorunda kaldım.
O prisioneiro 297 teve um ataque cardíaco e tive que reanimá-lo novamente.
Kendisini bizim için fazla iyi bulurdu.
Ela sempre achou que era boa demais para nós.
Kendisini veteriner sanıyor.
Ele pensa que é veterinário.
Kindle'da birileri kendisini öldürdü.
- Alguém se matou no Kindle.
Plan hazır olduğunda kendisini gösterecek.
O plano revelar-se-á a ti quando estiveres preparada para o ver.
Kendisini küçük düşürmeden ve onun esiri olmadan nasıl yaptığını.
Não deixando que eles me aprisionem e rebaixem.
Tanımıyorum kendisini. - Var.
Mas tens.
Kendisini kovalıyordu. - Bing Bong vardı.
- E apareceu o Bing Bong.
Oprah'nın dediği gibi : "Biri size kendisini gösterdiğinde, onlara inanın."
É como disse a Oprah : "Quando alguém te mostra quem é, acredita."
Konuşmam kimseye ortaya çıkıp kendisini kanıtlaması için ilham vermedi mi?
O meu discurso não inspirou ninguém a provar o seu valor?
Kız arkadaşı ona kendisini erkek gibi hissettiriyordur.
Arranjar uma namorada deve fazê-lo sentir-se mais homem.
Richard tecrübeli bir hoca. Kendisini düşünüyoruz.
O Richard é um treinador em voga, claro que o consideramos.
Bu mesaj 5 saniye içinde kendisini yok edecek.
Esta mensagem irá autodestruir-se dentro de cinco segundos.
Hunt özel eğitimli ve kendisini amacına adamış biridir.
O Hunt está muito bem treinado e os seus objectivos são claros.
İsa'nın kendisini feda etmesi gibi, İblis de öyle yapıyor.
Tal como Jesus requer sacrifícios, Satanás também o faz.
Kendisini göstermek istememesinin nedeni büyük ihtimalle bu.
Deve ser por isso que não se quer mostrar.
Kendisini özleyeceğiz.
Vamos ter saudades.
Uzun süredir kendisini burada çalışmaya ikna etmeye çalışıyordum ve nihayet kabul etmesi beni çok sevindirdi.
Tenho tentado fazê-lo trabalhar aqui há já algum tempo e estou contente em dizer que ele finalmente aceitou.
- Ödül törenine gittiğinizi sonra da dönüşte kendisini bıraktığınızı söylemiştiniz.
Disse-me que esteve no Brits e que o deixou em casa a caminho da sua.
Bir insan, başkası üzerinde vicdanlı ve onurlu davranmadan yetkisini kullandığında kendisini güce kaptırdıktan sonra kendi ahlak kurallarını oluşturur.
Acerca da autoridade que um ser humano pode exercer sobre outro Sem decência ou consciência E da necessidade de habilitar um código de honra
Kendi kendisini boğdu.
Afogou-se de propósito.
- Kendi kendisini kaçırttı hayatını kurtarmak için ise 50 bin dolar bulmam gerekiyor.
Bem, foi raptado e preciso de arranjar 50 mil dólares para lhe salvar a vida.
# Benim yüzümden ölüp gitti her gün özlüyorum kendisini #
Perdeu a vida por minha causa E todos os dias tenho saudades dela
İşte Denise ile konuşuyordum, sonra düşündü ki sen Rachel'ın kendisini iyi hissetmesini sağlayabilirsin.
Estive a falar com a Denise e ela acha que tu talvez conseguisses animar a Rachel.
5 yıldan beri bu kızın duvarında asılı durup düşünceli Wolverine suratını takınıyorum. Artık durmamın sebebi ise beni indireceği zaman kendisini suçlu veya ihanet etmiş gibi hissetmesidir kesin.
Estou aqui nesta parede a fazer a minha cara sombria de Wolverine há cinco anos e um quarto e, neste ponto, já só devo cá estar porque ela se sentiria culpada ou desleal se me tirasse daqui.
Beynim kendisini yemeye çalışıyor şuan.
O meu cérebro está a autodevorar-se.
Sonra kendisini öldürmek zorunda kalacak diye tabii.
E depois teria de se matar.
Sen dikkatini verdiğin sürece kendi kendisini gözlerinin önüne serebiliyor.
Essa vida pode continuar a ser-te revelada, desde que... desde que lhe prestes atenção.
Bu da nakil şebekesinde kesintilere neden oldu. Şebekenin bu sorunu giderme kapasitesi olmadığından kendisini kapattı ve böylece zincir kırılmış oldu.
Foi isso que desencadeou os apagões na rede elétrica e ouvimos que essa rede elétrica não tinha capacidade para lidar com o problema, então, desligou-se automaticamente, e foi isso que provocou o apagão.
Onun sadece kendisini görmesini istiyordu.
Só pensava em convencê-lo a querer estar com ela.
Uyanın şu gaflet uykusundan! Kalkın sahte ölümlerinizden! Gelin de görün ölümün kendisini!
Sacudi o vosso sono, homens, esse simulacro da morte, e vinde ver a própria morte!
Bir zamanlar dürüst kabul ederdik kendisini.
foi outrora considerado honesto.
En korktuğu şey, kafayı bulup da, kalkmış bir sik ile, kendisini uzun zamandır seven bir ladyboy'un yanında uyanmaktı.
Tinha medo de se embebedar, e acordar com um travesti de pau feito a dar-lhe em grande.
Özür dilemene gerek yok ve artık Raven'ın kendisini cezalandırmasına da gerek yok.
- Não precisas de lamentar... E a Raven não precisa de se continuar a punir mais.
Babası, kendisini hiç bu kadar korumasız bırakmazdı.
O pai dela nunca se exporia assim.
Herkes kendisini oylasın.
Muito bem. Cada um vota em si.
Filmin ilk çeyreğinde size çok fazla bilgi veriliyor. Ki sudoku kendisini tamamlayabilsin.
Há tantos factos a serem ditos, no primeiro quarto deste filme, apenas para que a grelha se possa completar.
Hemşire yanımızdan gittiği anda, gözlerini bana dikti.. Ve kendisini daima, sudan alınıp kesme tahtasına bırakılmış.. bir balık gibi hissettiğini söyledi.
Quando a enfermeira nos deixou, ela olhou-me nos olhos e disse-me que sempre se sentiu como um peixe fora de água, colocado numa tábua de cozinha.
Kendisini düşünmeye hiç de ihtiyacı yok.
Ele nem se apercebe das coisas que fazemos por ele.
Bir insan nasıl olur da kendisini kaçıran insanlara âşık olur?
Que tipo de pessoa se apaixona pelo seu sequestrador?
Birisinin bana o kadar çok âşık olmasını istiyorum ki eğer ben gidersem kendisini ölecekmiş gibi hissetsin istiyorum.
Quero alguém que esteja completamente apaixonado por mim, que achasse que morreria sem mim.
Annesi kendisini kontrol ediyor.
Achas que a mãe dele não tem controlo? És um imbecil.
Kendisini bulamadık.
Não a conseguimos encontrar.
Ülkeye birilerini sokmak için evrak oluşturup sonra kendisini korumak için kayıtları silmesi muhtemel bir durum.
É possível que ela tenha gerado documentos para franquear a entrada de alguém no país, e depois apagou os registos para se proteger.
Bana asla kendisini tam olarak açmadı.
Ele nunca se abriu muito comigo.
Son iki üç yıldır en azından Amerikan dış politikasını, en fazlasındansa Amerika'nın kendisini reddeden dik başlı duruşlarıyla büyük bir saygınlık edinmiş durumda.
Conseguiu essa posição através da adopção, ao longo dos últimos dois ou três anos, de uma série de opiniões inflexíveis rejeitando, no mínimo, a política externa americana e, no máximo, a própria América.
Connie'nin neden kendisini dışlanmış hissettiğini anlayabiliyorum.
E consigo perceber porque se terá sentido o Connie excluído por vocês.
Ama deden de bir bakıma kendisini öldürdü çünkü... Sürekli bir şeylere sinirleniyordu.
Mas o avô como que se matou a ele próprio, pois andava sempre com os nervos em franja.
Birileri servisin kendisini yok etmek istiyor.
Alguém quer destruir o próprio serviço.
Sakin ol. Birinin baskı altında olduğunu görünce kendisini biraz daha baskı yapmaktan alıkoyamıyor. Oliver işte.
Relaxa.
Kendisini gizledi.
Ninguém sabe dele.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]