Kendine translate Portuguese
35,740 parallel translation
Tenteyi al, biraz bağla, biraz rüzgar direnciyle, kendine bir paraşüt yap.
Segure num pedaço de lona ate com uns fios. Um pouco de vento. E obténs um pára-quedas.
O, patatesler kendi kendine kızarmayacak.
As batatas não se vão fritar sozinhas.
Kendine ne yaptın?
O que fizeste contigo?
Kendine bir sor acaba neden?
Pergunta-te a ti o porquê disso.
Bir sonraki uygun konak adayı obez bir kasaptı yani, düşünceni kendine sakladığın için teşekkür ederim.
Está alguém à escuta? Minha senhora, não queira estar aqui.
- Kendine gel.
- Deixa-te de coisas.
Kendine dikkat et, Supergirl.
Tem cuidado, "Supergirl".
Kendine güvenli bir yer bul ve bütün bunlar bitene kadar orada kal.
Procura um lugar seguro e fica lá até terminar.
- Hadi Karen. silahı kendine doğrultmadan önce - -
Antes de virar a arma para si.
Kendine baksana.
Olha só para ti.
Bu sefer şahsi görüşlerini kendine sakla.
Da próxima vez, guarda os teus sentimentos para ti.
Kendine gel çocuk, sen kimseye sorun çıkaramazsın.
Ouve-te a ti próprio. Não és nenhum problema.
Kendine inanman gerek.
Tens de acreditar em ti.
Senin şansına, bazı silahlar kendi kendine ateş ediyor.
- Para tua sorte, existem armas que disparam sozinhas.
Bunu sen, kendi kendine yaptın, Elliot.
Fizeste isto a ti próprio, Elliot.
Onunla kendine bir tür serum yaptın.
Fizeste um soro com o fluido.
- Kendine gel.
Meu Deus!
Kendi kendine konuşur, sonra ona bakan insanlar görürdü.
Ele falava sozinho, depois via as pessoas a olharem para ele.
Kendine bir sor Bobby, mahkemeye hangisini götürürdün?
Qual deles levarias ao procurador?
Kendine bakıyor.
Sim, zela pela saúde.
- Kendine sahte kimlik bulmuş. - Nerede?
- Arranjou uma identificação falsa.
Kendine Dedektif Galen diyordu.
Ele apresentou-se como Detetive Galen.
Kendine "Dedektif Galen" diyordu. Galen.
Ele apresentou-se como Detetive "Galen".
Kendine iyi bak Bobby.
Sê feliz, Bobby. Espera, Lucy.
Güçlü ve kendine güvenen bir adam imajı oluşturmanın zamanı geldi.
Está na hora de eu projectar a imagem de um homem poderoso e auto-suficiente.
Bu da Olimpos şehrini kendi kendine yeterli kılacak.
E que fará a cidade de Olympus auto-sustentável.
SpaceX'in uzun vadeli hedefi Mars'ta kendine yeterli bir medeniyet kurmak.
O objectivo a longo prazo da SpaceX é criar uma civilização auto-suficiente em Marte.
Beni en çok heyecanlandıran şey Mars'ta kendine yeterli bir medeniyet kurmanın insanlık tarihindeki gelmiş geçmiş en büyük macera olacağıdır.
Aquilo que mais me entusiasma é criar uma civilização auto-suficiente em Marte. Seria a maior aventura de toda a história da humanidade.
Eve doğru yürümeye başlar ve kendi kendine düşünmeye başlar ya krikoları yoksa, ya krikoları varsa ve benden para isterlerse?
Caminha até lá e começa a pensar : " E se não tiverem um macaco? E se tiverem um macaco e me quiserem cobrar?
Kendine güven demekten başka nasıl yardımcı olabilirim bilmiyorum.
Não sei como te posso ajudar, exceto dizer-te para seguires os teus instintos.
Az sakinleş ve kendine gel.
Precisa de relaxar um pouco.
Kendine hakim ol.
Acalma-te.
Kalemin, kendi kendine gücü yetmez.
Uma emenda escrita não é auto-aplicável.
Hazır uyanıkken, kendine ait birkaç fotoğraf koymayı düşünebilirsin.
Já que estás acordado, podias pensar em pôr fotos tuas.
Beni burada kendine saldırtmaya mı çalışıyorsun? Öyle olacak da çünkü.
Estás a tentar fazer com que te ataque aqui?
William'ın masum olduğu ile ilgili bir şüphen varsa bunu kendine sakla.
Se alguma vez tiver dúvidas sobre a inocência do William guarde-as para si.
Dinle Rachel, belli bir yere gelince herkesin kendine has bir adamı olur.
Ouve, Rachel, quando se chega a um certo nível, toda a gente tem o seu tipo.
Neden ne zaman sizin ofisten biri gelse, benim tavırlarımı sorgulamaya başlıyor? Belki de bunu kendine sormalısın.
Porque é que sempre que alguém do vosso escritório vem aqui, têm sempre um comentário a fazer sobre as minhas maneiras?
Ben de onlara dedim ki, program kendi kendine oraya gitmedi.
Exatamente o que os outros dez palhaços disseram. Vou dizer-lhe a si o que lhes disse a eles.
- Bunu bana neden yaptın? - Bunu sen kendine yaptın William.
- Porque me faria isto?
Kendine sormalısın. Onlara yardım etmek senin hikayeni bitiren şey mi.
Tens de te perguntar, é ajudá-los que vai fazer com que a tua história acabe?
Sen kendini anlamazsan savuştur ve kendine başka açıdan bak.
Se te vês de uma certa forma, luta e vê-te de maneira diferente.
Tavır kendine saygıdan gelir.
A postura é autorrespeito.
Bana Heathcliff, kendine de Catherine diyordun.
- Chamaste-me Heathcliff. E chamaste-te Catherine.
Kendine hakim oluyorsun sanirim.
Parece que estás a manter a calma.
Kendine iyi bakıyormuşsun gibi görünüyor.
Tens-te mantido em forma.
O kendine İnanılmaz Mertz diyor.
Ele auto-intitula-se "O Grande Mertz". Estava a fazer imensas coisas estranhas... na festa mais cedo.
S.H.I.E.L.D.'ı tekrar kurma aşamasındayız. - Kendine geldiğini duydum.
Ouvi dizer que estás mais igual a ti mesma.
Bence kendine ev bulsan iyi olur.
Não me tinha apercebido.
Ama sürekli özür dilersen belki dönüp kendine bir bakmalısın.
É um gesto, nada mais.
Kendine gelmeni sağlarlar.
Ajudam a pôr as ideias em ordem.
kendine iyi bak 816
kendine dikkat et 335
kendine gel 419
kendine bak 91
kendine hakim ol 112
kendine geliyor 52
kendine bir bak 207
kendine bir iyilik yap 32
kendine bir baksana 19
kendine sakla 37
kendine dikkat et 335
kendine gel 419
kendine bak 91
kendine hakim ol 112
kendine geliyor 52
kendine bir bak 207
kendine bir iyilik yap 32
kendine bir baksana 19
kendine sakla 37
kendine güven 23
kendine çeki düzen ver 18
kendine bir içki al 20
kendi 44
kendimi 187
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendinize dikkat edin 70
kendine çeki düzen ver 18
kendine bir içki al 20
kendi 44
kendimi 187
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendinize dikkat edin 70