Korkutucu translate Portuguese
3,519 parallel translation
Annenizin boğazında bir boru var. Korkutucu görünebilir ama solunumuna yardımcı olması için. Tamam mı?
Meninos, a mãe tem um tubo na garganta, é assustador, mas está a ajudá-la a respirar.
Korkutucu değil mi Teğmen?
Sinistro, não é, Tenente?
Bak, tüm bunlara nasıl inanacağımı bilmiyorum ama sana her ne olduysa bunun korkutucu olduğunu tahmin edebiliyorum.
Olha... Não sei como usar a minha cabeça com isto tudo, mas sei que o que quer que te tenha acontecido, tudo isto deve ser assustador.
Evet, eminim sevgilin çok korkutucu bir insandır buyursun denesin bakalım.
Tenho a certeza que o teu namorado é uma pessoa assustadora, e pode tentar assustar-me, mas tu tens de vir comigo.
Özgürlük korkutucu bir şey.
A liberdade é uma coisa assustadora, no entanto.
Sert, zeki, anlaşılması zor ve gerçekten korkutucu.
Dura, inteligente, difícil de ler e realmente assustadora.
Bir çocuğunun olabileceği korkutucu bir düşünce.
É uma coisa assustadora, a ideia de teres um filho.
Ben de kendi tarzımda korkutucu olabilirim.
Eu também. Também posso ser bastante assustadora.
Bu hünerini kızım ve arkadaşlarına karşı kullandığını fark edersem korkutucu neymiş göreceksin.
E se descubro que vais usar este truque contra a minha filha e as amigas, vais perceber até que ponto consigo ser assustadora.
Korkutucu, çünkü hiçbir şeyi takmıyor.
É assustador porque ele não se importa.
Bayağı korkutucu.
E aterrorizantes.
Çünkü dışarısı daha korkutucu değil mi?
Porque agora lá fora mete mais medo, não é?
Bulaşma hızı korkutucu düzeyde olan işlemden geçmiş bir çiçek hastalığı.
É uma varíola geneticamente modificada, com uma taxa de infecção que é assustadora.
Bulaşma riski korkutucu derecede fazla olan genetiği değiştirilmiş çiçek mikrobu.
É uma varíola modificada com alta taxa de infecção.
Çok korkutucu.
Ela mete medo.
Böyle korkutucu şeylere binemem.
Eu não consigo andar naquele tipo de diversão.
Biraz korkutucu bir şey aslında, çünkü kimse ona ne olduğunu bilmiyor.
É uma coisa assustadora, porque ninguém sabe exactamente o que se passa com ela.
Ama doğru şeyi yapmanın ne kadar korkutucu olduğunu bilirim.
Mas sei o que é ter medo de fazer a coisa certa.
Bu korkutucu.
É assustador.
Bir hayli korkutucu olmalı.
Isso é bem assustador.
Biraz korkutucu da.
Isto é um bocado assustador.
Korkutucu bir hikâye bu yüzden sessiz olmalıyız.
É uma história assustadora, portanto precisamos de ser discretos.
Düşünmek için fazla korkutucu.
Demasiado assustador para pensar.
O kadar da göz korkutucu görünmüyor.
- Não me parece assim tão perigoso.
- Korkutucu biliyor musun?
Sabes, é assustador.
Evlat, yeni okul korkutucu gelebilir. Ufak bir tavsiye vereyim.
Amigo, sei que uma nova escola pode ser assustadora, portanto aqui segue um pequeno conselho.
Korkutucu gelebilir.
E isso pode ser assustador.
Hank kızdığı zaman çok korkutucu olabiliyor.
Quando o Hank fica nervoso, ele fica... assustador.
Hank kızdığı zaman çok korkutucu olabiliyor.
Quando Hank fica nervoso, ele fica... assustador.
Tanıdıkça daha az korkutucu gelmeye başladı.
Depois de a conheceres, ela já não intimida tanto.
Birkaç yıl önce öldü ama gitmeden önce çalışmalarını benimle paylaştı ve korkutucu olansa hepsinin mantıklı gelmesi...
E o assustador é que tudo bate certo.
Bence bu daha korkutucu.
Acho que deve ser mais assustador.
Aslında genelde korkutucu olan sensin.
Na verdade, tu é que costumas meter medo.
Korkutucu bir şekilde tanıdık geliyor, değil mi barbar?
É familiar, não é, bárbaro?
- Üstümüzde hiçbir şey yoktu ama asıl korkutucu olan rotamızı biliyorlardı.
Nada sobre nós. Mas o mais assustador é que, eles conheciam a nossa rota.
Söylemek istemem ama Root ve Shaw takım olarak çalışıyorlar. Korkutucu bir takım.
Odeio dizer, mas a Shaw e a Superutilizadora estão a trabalhar em equipa, e é assustador.
Burası çok garip ve korkutucu bir yer.
Isto é um sitio esquisito e assustador.
Ne korkutucu bir yaratık.
Que besta assustadora.
Sıradışı bir çocukluk geçirdiğimin farkındayım. Ama herkesin ilk araba kullanma macerası korkutucu değil midir?
Sei que tive uma infância pouco convencional, mas conduzir pela primeira vez não é assustador?
Yine de senin hikayenin daha korkutucu olduğunu düşünüyorum.
Ainda assim acho que a tua experiência assusta mais.
Korkutucu olmayan bir hatıra.
Uma que não seja tão assustadora.
Sadece korkutucu, kötü baba oldum.
Fui apenas assustador e mau pai.
İşte korkutucu olan şey şu :
Isto é que é assustador.
Korkutucu bir A.V.M.'ydi.
- É uma MAV, muito assustadora.
Sevdiğin ve birlikte çalıştığın kadın siyah saçlı ve korkutucu olan...
A mulher que ama, a sua colega, a de cabelo preto que mete medo.
Hangisi daha korkutucu bilmiyorum. Şiddetin artması mı yoksa büyütmeme yeteneğim mi?
Já não sei o que me assusta mais, a violência aumentar ou a minha capacidade para simplesmente admitir este caminho.
Normalde oldukça korkutucu olabilirim. Ama o etraftayken hayır.
Eu posso meter medo, mas não perto dela.
Hepsi kötü ve korkutucu değil.
Ser o que somos significa muitas coisas, e nem todas são más.
Ve her hafta, okul sıralarından toplantı salonlarına geçişle karşısına çıkan bu yeni korkutucu dünyayı idare etmek zorundaydı.
Sabe onde ele está?
Göz korkutucu.
É intimidante.
Bu çok korkutucu.
Isto é assustador.
korkutucuydu 18
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkuluk 18
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkuluk 18
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63