English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / O benimle

O benimle translate Portuguese

13,255 parallel translation
O benimle.
Ela está comigo.
- O benimle geliyor.
- Ela vem comigo.
Şöyle diyecek. " Seni seviyorum Marlon Brando Benimle evlenir misin?
"Amo-o, Marlon Brando. " Quer casar comigo?
Eğer patronlarını benimle tanışmaya ikna edemezsen, anlaşmamız biter.
Se não conseguem convencer os vossos chefes a reunirem-se comigo, então o nosso acordo está acabado.
" O da benimle bütün bağlarını kesti.
Posto isso, ele cortou todos os laços comigo.
- Benimle gelmelisin.
- O quê?
Benimle konuşman için, beni ulusal kanala çağırıp spermimi istemekten daha kolay yollar da var.
Há maneiras mais fáceis de contactar comigo, sem ser na televisão em directo... a perguntar sobre o meu esperma. - O quê? Não, não foi isso que...
'Bana iyi olmuştur tek şey Re... Benimle dalga asla tek kişi.
Foste o único que foi bom para mim, o único que nunca se riu de mim.
En iyi arkadaşım benimle. Ve bana öğrettiği o... ne anlama geldiğini Kendi hikayenin kahramanı olun.
E ele ensinou-me o que significa ser o herói da nossa própria história.
Konuş benimle.
Diz. O quê?
Kimse benimle çalışmak istemiyor mu?
O quê, ninguém quer treinar comigo?
Benimle alay eden çocuğu mu?
O qu �, o mi � do a gozar comigo?
"Ben senin babanım ve benimle eve geleceksin."
"Olá, sou o teu pai e tu vens para casa comigo."
- Yaşlı jambon benimle ilgisi olabilir.
O velhote terá que se contentar comigo.
Kutlamaya herkes geliyor seni de bir davetiyeyle çağıracağım, saçlarına izin ver ve eğlen benimle
És meu convidado Solta o penteado e dança comigo
Hepimiz eşit olacağız ve Troy gibi pislikler anormalliğim yüzünden benimle her zaman uğraşmayacaklar.
Lá somos todos iguais, e cretinos como o Troy não estarão sempre a chatear-me por causa da minha anomalia.
Ama senin Frank'inin söylediği bazı şeyler hep benimle kalacak.
Mas o teu Frank disse umas coisas em que fiquei a pensar...
Benimle yukarıya yüzüp somon yemek ister misin?
Quer subir o rio comigo e provar?
Benimle gelip dünkü mükemmel polisliğinin sonucunu görmek ister misin?
Queres vir e ver se o teu trabalho de polícia de ontem recompensou?
Benimle olmak için değil ekürin olmam için seni Boca'ya götürmemi istedin.
Não querias estar comigo. Querias que te levasse a Boca para ser o teu homem de apoio.
Bu sadece benimle Frank arasında.
Isto é somente entre eu e o Frank.
Siyah gözlük takıyordu, buraya benimle aynı vapurla gelmişti.
O senhor com óculos escuros. Chegou na mesma balsa que eu.
Dima benimle.
Estou com o Dima.
Talbot, Comstock, Riedel ve Shaire benimle.
Tenho o Talbot, Comstock, Riedel e Shaire.
Konuş benimle. Onu gördün mü?
Diga-me, viu-o?
Giriş kartını al ve benimle gel.
Amy! Traz o teu cartão de acesso e vem comigo.
Orada bin dolarlık takımınla dikilip benimle skor yarıştırmak mı istiyorsun?
Quer mesmo comparar-se a mim, com o seu fato de mil dólares?
Ve Kai de benimle birlikte savaşıyordu.
E a lutar ao meu lado estava o Kai.
Ama hafta sonunu benimle geçirmek zorunda.
A Camille deve passar o fim-de-semana comigo!
Bay Famosa'nun adını, şu andan itibaren doğrudan benimle çalışabileceğinize ve benden daha büyük miktarda para alabileceğinize dair sizi temin etmek için kullanıyorum.
Mencionei o Señor Famosa para lhe assegurar que, de agora em diante, pode trabalhar directamente comigo e pode cobrar-me um valor mais elevado.
Bırakacağım. Otelde ikinci bir işe başladım. Okula geri dönüp dedemin benimle gurur duymasını sağlayacağım.
Tenho um segundo trabalho no hotel, hei de voltar a estudar e deixar o meu avô orgulhoso.
Belki sen de benimle gelsen iyi olur.
Talvez devesses ir comigo ver o quadro dos fusíveis.
Benimle anlaşma yapacak kadar cesaretli biri.
Teve o desplante de fazer um acordo comigo.
Bu Billy Rocks. Benimle.
Este é o Billy Rocks, está comigo.
Benimle beraber bir tilki çukuruna gelirsin ne oluyor görürüz?
Porque não te metes numa trincheira comigo e vemos o que acontece?
Ne diyeceğim, benimle gel hadi.
Vou dizer-te o seguinte, vem comigo.
Benimle havaalanına gelmek ister misin?
Queres ir comigo para o aeroporto?
Benimle konuşmaman bir milyon kilometre uzakta olman ve seni geri getirememem gerçeğiyle.
O facto de não quereres falar comigo. O facto de estares a um milhão de quilómetros de distância e eu não consigo trazer-te de volta.
O zaman benimle muhatap olmak istemiyordun.
Não quiseste qualquer contacto comigo.
Şimdi ne konuşmak istiyorsun benimle?
O que queres falar comigo agora?
Bu filmi benimle izle.
Veja-o comigo.
O yüzden senden ricam gerçekten dediğin şeyleri hissediyorsan benimle gelmen.
Por isso peço-te, se sentes aquilo que dizes, que venhas comigo.
Ve benimle diğer her şey arasındaki o bariyer yok oldu.
E esta barreira entre mim e tudo dissolveu-se.
Ve benimle kim gelirse gelsin, Max'i aramaya gideceğim.
E vou procurá-lo com o vosso apoio ou não.
Otele benimle beraber geldi.
Ela voltou para o hotel comigo.
Benimle gel, aşağı gidelim.
Vem comigo. Vamos para o andar de baixo.
Sahne arkasına gelip benimle konuşmaya hazırlanmalısın.
Preciso que vás agora comigo aos bastidores praticar o discurso.
İsterseniz benimle çiftliğime gelin.
Porque não vem comigo para o meu rancho?
Lucy ayrıca Cate için en iyisinin benimle birlikte yaşaması olduğunu düşünmüş.
A Lucy também achou que o melhor para a Cate era ir viver comigo.
Servise benimle, kahramanın Yusuf'la daha çok zaman geçirmek için kasten mi binmiyorsun yoksa?
Anda a perder os seus autocarros de propósito... para passar mais tempo com o Yousef, o seu guia e herói?
Daniel benimle gurur duyacak.
O Daniel vai orgulhar-se.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]