English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Ona güven

Ona güven translate Portuguese

186 parallel translation
Sana bu sadık rahibi gönderiyorum. Ona güven.
Enviamos este sacerdote, que nos é fiel.
Ona güven duymaya çalıştık.
Tentámos confiar nele.
Ona güven verip ve onu onurlandırıyor.
Tentar dar-lhe a confiança e animá-lo.
- Ona güven olmaz.
Pior para ele.
Bu ona güven verir.
Dar-lhe-à confiança.
Pekala Rahibe, ona güven.
Isso mesmo, irmã, fie-se nela.
O zaman nasıl oluyor da ona güven gösterebiliyorsun?
E o que o leva a pensar que pode confiar nele?
Ben ona güven verdim. Yardımını istedim.
Depositei a minha confiança nele, pedi a ajuda dele.
Suyu bol akıt. Öne eğil. Ona güven.
Consigam um boa corrente. lnclinem-se nessa direcção, tenham confiança.
- Eğer ona güven verebilirseniz...
Se puder, garanta-lhe...
Ona güven olmaz.
Nunca confies nele.
Taktiklere başvuruyor ama, ona güven.
Confia nele, embora te queira seduzir.
- Ben sana ona güven dedim.
Entre isso e a sua doçura, tentem agarrar-se a isso.
Ona güven, birtanem, güven ona.
Confia nele, querida. Confia nele.
Tek bir şeyi oyna ve ona güven.
Vai com calma e tem confiança.
Ben ona güven veriyordum. Onun da buna ihtiyacı vardı.
Eu era seguro, ideal para ela.
Ona güven vermelisin. Bu gibi durumlarda işe yarar.
Foi preciso muito trabalho para se equipar todo assim.
Ona güven.
Confia nele.
Ona güven.
Confia neles.
Ona güven. Haydi.
Confia neles.
Ona güven.
- Confia nela.
Ona güven olmaz, biliyorsunuz değil mi?
Sabe que não se pode confiar nele, não sabe?
Güçlerinizi geri istiyorsan ona güven.
Confiem nela se quiserem os vossos poderes de volta.
Lin, ona güven olmaz.
Lin! - Ele não é digno de confiança.
Dur! - Ona güven, Albert.
Confia nela, Albert.
Ona güven. Oldukça iyi bilgilendirilmiştir.
Podemos acreditar nele, está muito bem informado.
Ona güven.
Confie nela.
Ona güven verir, daha tehlikeli yapar.
Ser conhecido do público agora só lhe vai aumentar a confiança e torná-lo mais perigoso.
- Bu konuda ona güven.
- Acredite no que ele diz.
Ona ev, ilgi, güven verdim.
Dei-lhe um lar, afecto, segurança.
Ona, onlara güven olmaz.
Ele, eles, não se pode confiar.
Aslında bu konuda ona çok güven verdim.
E fi-lo achar que pode confiar.
Ona telefon edeceğiz ve bir buluşma ayarlayacağız. Bu tanışma ve güven sağlama mevzularını halledeceğiz, tamam mı?
Vamos telefonar-lhe, e arranjar uma reunião... para podermos despachar esta coisa de nos conhecermos, está bem?
Patron ona tam bir güven duyar.
O Patrão confia muito nele.
Aslında bu konuda ona çok güven verdim.
Mostrei-lhe que podia confiar em mim.
Konuşun onunla, güven verin ona.
Os dois podem entrevistá-Io, ele ficará mais à vontade.
- Bu güven göz önüne alındığında birinin Mary Adler'a ihanet ettiğini bilseydiniz ona söylemeye bir nevi zorunlu hissetmez miydiniz?
- Tendo essa confiança, se soubesse que alguém traía Mary Adler, não sentiria alguma obrigação de lhe contar?
Birinin Mary Adler'a ihanet ettiğini bilseydiniz dokuz yıllık güven kurduğunuz bir hastanıza, ona söyler miydiniz?
Se tivesse conhecimento de que alguém traía Mary Adler, uma cliente com quem estabeleceu uma confiança de 9 anos, contava-lhe?
Ona tam bir güven duygusu hissediyorum.
Tenho plena confiança nele.
Ama şimdi, ameliyattan bir kaç hafta sonra, Bay Adamson şekiller ve perspektif yeteneğine hakim olmayı başardı ve bu da ona etrafıyla ilgili güven sağlıyor.
Mas agora, algumas semanas após a cirurgia, o Sr. Adamson já aprendeu a definir a forma e a distância, conferindo-lhe confiança no seu ambiente.
Ona güven olmaz ki.
O Sr. De Confiança?
- Ona biraz güven, Wesley.
- Tem fé, Wesley.
Ona güven içerisinde ulaşmanızı sağlayacak mesafeden silahlı gemiyi geçebileceğimizden eminim.
Você tem muita confiança nas suas habilidade de piloto?
Ona güven.
Confie nele. Não tenha medo.
Ona çok güven verdim.
Não, sabes que mais?
Onları ayırırsan, güven bana ona büyük bir iyilik yapmış olacaksın.
Se destruires esta relação, acredita que, estarás a fazer um grande favor à rapariga.
Güven ona Danny.
Confia nele, Danny.
Başkanın oğluysanız ve ona her an ulaşabiliyorsanız önceki kampanyada da destek sağlayıp güven kazanmışsanız Washington'daki insanlar size saygı gösterir.
Quando se é filho do Presidente e temos acesso ilimitado, bem como crédito de uma campanha anterior em Washington DC, é natural que as pessoas nos respeitem. E acesso é poder.
O halde bana güven... ve kendine yalnızca ona tek bir şey söyleme izni ver.
Então, confia em mim... e permite apenas a ti própria dizer-lhe uma só coisa.
Belki yarın bu saatlerde onu çoktan öldürmüş olurum. - İçgüdülerine güven. Ona biraz..
Confia no teu primeiro instinto.
Bana güven verin. Dikenleri temizlemek için ona yardım edebilir miyim?
Poderia ajudá-lo a tirar os espinhos?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]