English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yapmak zorundaydım

Yapmak zorundaydım translate Portuguese

523 parallel translation
Yapmak zorundaydım!
Teve de ser!
Bunu yapmak zorundaydım.
Tinha de o fazer.
Yapmak zorundaydım, ihtiyar.
Tive que o fazer.
- İğne yapmak zorundaydım.
- Tive que dar uma injecção.
Yaptığım şeyi yapmak zorundaydım.
Tinha de fazer o que fiz.
Bunu yapmak zorundaydım.
Eu tive que fazer isso.
- Yapmak zorundaydım.
- Tive de o fazer.
Bunu yapmak zorundaydım.
Tive de fazer aquilo.
Yapmak zorundaydım.
Tanto pior, tinha de ser.
Seçim yapmak zorundaydım. Ya O'nu da yanımda götürecektim ya da öldürecektim.
Ou levar o Jost comigo, ou eliminá-lo.
Yapmak zorundaydım!
Tive de o fazer!
Yapmak zorundaydım.
Tive de o fazer.
Bunu sana yapmak zorundaydım.
Tinha que fazê-lo.
Yapmak zorundaydım.
Tinha de fazê-lo.
- Ama anne, yapmak zorundaydım.
Mas mamãe, tive que fazer isso.
Böyle bir zamanda aniden girdiğim için özür dilerim, fakat yapmak zorundaydım.
Desculpa ter de te incomodar num momento como este, mas tenho que o fazer.
Bunu yapmak zorundaydım...
Tinha que fazer...
Bunu yapmak zorundaydım!
Tinha que fazer!
Bunu yapmak zorundaydım.
Tive que fazer isso.
- Çünkü yapmak zorundaydım.
- Porque tinha de ser.
Finley Gençlik Kulübü'yle ilgili söylediklerinde ciddi miydin? Profesöre yaptıklarınızdan sonra mı? Yapmak zorundaydım.
Não consegue vencer o Boss Finley fazendo discursos sobre Deus ou importunando-o acerca da castidade, porque o Boss tem a patente de todo esse discurso.
Bir şeyler yapmak zorundaydım.
Tinha de fazer alguma coisa.
Geçinmek için bir şeyler yapmak zorundaydım.
Tive de fazer alguma coisa para pagar as contas.
Sen tehlikede olduğun için yapmak zorundaydım. Yapmasaydım seni sonsuza dek kaybedecektim.
Se não o tivesse feito... tudo se perderia para sempre.
Herşeyi kendim yapmak zorundaydım...
Tive de fazer isso tudo sozinho, sabe... Sim...
Bunu yapmak zorundaydım.
Era o que eu tinha de fazer.
Ne kadar mutsuz olduğunu görünce birşey yapmak zorundaydım.
Assim que vi quão infeliz andavas soube que tinha de fazer algo.
Cochran ölmeseydi iyi olurdu, ama bunu yapmak zorundaydım.
Tudo estaria esclarecido se não fosse aquele Cochran. Mas você tinha que o matar.
Yapmak zorundaydım. O benim kocam.
Tinha de faze-lo, é o meu marido.
Ordu'nun altınını kurtarmak için bunu yapmak zorundaydım.
Fui forçado a fazê-lo para poder salvar o ouro do Exército.
Ama yapmak zorundaydım.
Mas tive de fazê-lo.
- Yapmak zorundaydım.. çünkü, burada güvenli değildi.
- Tive porque ela não estava segura.
Yaptığın şey - Yaptığım şeyi yapmak zorundaydım.
O que fiz... tinha de ser feito.
Seni küçük pısırık, yapmak zorundaydım!
Seu maricas, não tive alternativa!
Bunu yapmak zorundaydım.
É claro. Tinha que fazer.
Üzgünüm ama bunu yapmak zorundaydım.
Lamento, mas tinha de o fazer.
- Yapmak zorundaydım.
- Não tive alternativa!
Sağ kalmak için bunları yapmak zorundaydım.
Tenho que fazer estas coisas para sobreviver.
Yapmak zorundaydım, Burke.
Teve de ser, Burke.
Bunu yapmak zorundaydım.
Ela disse que tinha o envelope na mala, quando chegou a casa.
Yapmak zorundaydım.
Era preciso.
Bunu yapmak zorundaydım.
Tenho que fazê-lo.
Daha önce kalmanı istedim çünkü kurallar gereği bunu yapmak zorundaydım.
O que te disse faz parte do regulamento. Foi uma obrigação.
Yapmak zorundaydım.
Deve ter matado.
yapmak zorundaydım!
Eu tive que...
Biliyorsun yapmak zorundaydım!
Você sabe que eu tive...!
Don Juan balkonlara tırmanmak ve düello yapmak zorundaydı ve sanırım, bunu kadınlarını ayrı tutmak için yapardı.
O Don Juan tinha de subir às varandas e bater-se em duelo, e, parece-me, de manter as mulheres dele separadas.
Yapmak zorundaydım.
Tinha que fazer.
Birşeyler yapmak zorundaydım.
Tinha de fazer qualquer coisa.
BBC evde çekim yapmak istiyor. Kabul etmek zorundaydım.
A BBC vem aí para filmar umas cenas domésticas, tive de concordar.
Dominic, bunu yapmak zorundaydım. Bunu yapmak istemiyordum.
Tive de o fazer, Dominic!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]