English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yapmayacak

Yapmayacak translate Portuguese

1,577 parallel translation
200 dolar için yapmayacak şeyi yoktur.
Não há nada que ele não faça por $ 200.
Bogota'daki patronlar bir şey yapmayacak.
- Já lhe disse. Os chefes em Bogotá não vão alinhar.
Yapmayacak kadar akıllı olduğun bir hata için seni mahvedecekler.
Vão fazê-lo pagar por um erro que não cometeu por ser inteligente.
Baban bir şey yapmayacak mı?
O teu pai não vai fazer nada?
Kimse istemediğin bir şey yapmayacak, ama sadece 5 dakikalığına adamım.
Ninguém vai fazer nada que tu não queiras. Mas estou pedir-te 5 minutos.
Ödeme yapmayacak mısın?
Não vais pagar?
sen bir şey yapmayacak mısın?
Não podes fazer nada?
Basına yorum yapmayacak mısın?
Enlouqueceu?
Bunu yapacak mıyız yapmayacak mıyız?
Vamos a isto, ou quê?
Ama yapmayacak şimdi
Mas não farão isso por mim.
Bir şey yapmayacak mısın?
Não vão fazer nada?
Eğilmek hakkında yorum yapmayacak mısın?
- Não fazes piadas? - Só se quiseres.
- Ne dediğimi duydunuz. Ameliyat yok. Kimse ameliyat yapmayacak, galeriden izlemeyecek ya da ameliyathane katına girmeyecek.
- Ninguém entra, ou assiste da galeria, ou sequer se aproxima do andar do BO.
Ameliyat o adamın iyileşebilmesinin tek yolu. Ameliyat yapmayacak olmasının nedeni ise yaşlı olması ve kalp sorunlarının bulunması. Ki bu da ameliyat riskini yükseltiyor.
Cirurgia é a única opção que tem a hipótese de curar este sujeito, e a razão pela qual ela não a vai fazer é o facto de ele ser velho e ter problemas de coração, o que se torna de alto risco.
Açma-germe egzersizleri yapmayacak mısın?
Não te vais esticar?
Burada seks yapmayacak kisi bir tek ben miyim?
Sou o único por estas bandas que não dá uma queca?
Tamam. Barney, yapacak mısın, yapmayacak mısın?
Tudo bem, então, Barney, vais fazê-lo ou quê?
Kimse ameliyat yapmayacak, ameliyathane katının yakınına bile gitmeyeceksiniz.
- Desculpe? - Ninguém entra, ou assiste da galeria, ou sequer se aproxima do andar do BO.
Yapmayacak mısın yapamayacak mısın?
"Não vai" ou "Não pode"?
- Kahvaltı yapmayacak mısın?
- Não tomas o pequeno-almoço? Não tenho tempo.
Bir şey yapmayacak mısın?
Não vais fazer nada?
- Bunu yapmayacak.
- Ele não o fará.
Alan bu filmi yapmayacak.
O Alan não vai fazer este filme.
Alan asla seninle o filmi yapmayacak, asla.
O Alan não vai fazer esse filme contigo. Nunca!
Şirket asla bunu yapmayacak, Egan.
A empresa nunca apostará nisso, Egan.
Ne demek istiyorsun, "şirket asla bunu yapmayacak" derken?
Que é queres dizer com : "A empresa nunca apostará nisso?"
Burada kimse arama yapmayacak, doktor.
Ninguém vai fazer telefonema nenhum, doutor.
Hiçbiriniz, yapmak istemediği..... hiç bir şeyi yapmayacak.
Certo, ninguém tem de fazer o que não quer.
Hiç bir şey yapmayacak mısın?
Não vais fazer nada?
Beni arkadaşı yapmayacak.
Ele não aceita o meu pedido de amizade.
Ama bunu yapmayacak.
Mas, ele já ultrapassou isso.
Walt eve ek bir oda yapmayacak.
E o Walt não vai acrescentar mais uma sala.
- Kimse kimseye işkence yapmayacak.
Ninguém vai torturar ninguém.
Sadece espri yapıp, bir şey yapmayacak mısın?
Vai fazer só uma piada e mais nada?
Ama bunu yapmayacak. Yapabilecek tek bir kişi var.
Há uma pessoa que pode fazê-lo.
Yapacak mısınız, yapmayacak mısınız?
Vão fazer isso, ou não?
Peki sen hiç seks yapmayacak mısın?
- Nunca vais fazer sexo mesmo?
Sence ölmeleri bunu yapmayacak mı?
Não achas que morrer o fará?
Çocuklar, Chloe böyle şeyler yapmayacak.
Pessoal, a Chloe não vai fazer nada dessas coisas.
Bunu yapmayacak.
Ele não se vai safar.
- Kimse bunu yapmayacak.
- Ninguém vai fazer isso.
Acele etmek beni daha zeki yapmayacak.
Sabes, esses passos não me vão pôr mais esperta.
Gracie artık onunla iş yapmayacak diye onu öldürdüğünü söyledi.
Disse que matou a Gracie porque ela não queria mais fazer negócios com ele.
- Yapacak mısın yapmayacak mısın?
- Isto vai acontecer ou não?
Bunu yapacak mıyız yoksa yapmayacak mıyız?
Vamos fazer isto ou quê?
Callie böyle bir şey yapmayacak kadar olgun biri.
A Callie é demasiado madura para essas coisas.
Lanet olsun, Hayley, tembel erkekarkadaşının karavanında yaşamasını umursamıyorum, ama bunu benim evimin önünde yapmayacak.
Raios, Hayley, eu não quero saber se o teu namorado idiota vive numa caravana, mas ele não o vai fazer em frente à minha casa.
Adam bunu yapmayacak kadar dikkatli biri.
O Carniceiro é cuidadoso demais para fazer isso.
- Yapmayacak mısın?
- Não?
- Bir şey yapmayacak mıyız? - Ne?
Bem, não devíamos fazer qualquer coisa?
Vizit yapmayacak mıyız?
- Não vamos às rondas

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]