English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yoksa o

Yoksa o translate Portuguese

20,962 parallel translation
Biri silahlarin yerini biliyor yoksa onlar kimin sakladigini ogrenecek.
Alguém sabe onde estão. Ou sabe quem o fez.
Yoksa olanlar hakkında benimle konuşmak istemiyor musun?
Ou não queres ter uma conversa seria sobre o que aconteceu?
Yoksa, şüpheli o mu?
Há alguma... Ela é suspeita?
Yoksa benden söylememi istediklerini mi?
Ou o que me mandaram dizer?
Oraya çıksam iyi olur yoksa kimse çıkmayacak.
Bem, é melhor ir para o palco, senão ninguém vai a lado nenhum.
Eğer hanımın evde yoksa, neden o zaman arabası dışarıda?
Se a tua mulher foi-se embora, então porque é que o carro dela está lá fora?
Madem öyle, bana kafatasını ver yoksa cansız ellerinden alırım.
Certo, dá-me o crânio, ou tiro-o das tuas mãos sem vida.
Pekala, seninle iş ortaklığı kurabilir miyiz yoksa hepinizi birden öldürmem mi gerekecek?
És um homem com o qual posso fazer negócios ou simplesmente tenho de matar-vos a todos?
Mace'in dediğine göre giriş odasını yeniden mühürlenmemiz gerek yoksa nem mezar odası buluntularına zarar verecek.
O Mace diz que devíamos voltar a selar a antecâmara ou a humidade vai danificar o conteúdo da câmara funerária.
Bebeğe Julian ve benimle birlikte yardımcı ebeveynlik mi yapacak yoksa bebeği taşıyan kişi mi olacak?
Então ela vai ser mãe desta criança comigo e com Julian ou só vai ter o bebé?
Önce kendi DNA'nı mı teslim ettin, yoksa Felix'inkini mi?
Enviaste o teu ADN primeiro ou foi o Felix?
Aslında Adele kardeşimle konuşmalıyım. Özel olarak. Sakıncası yoksa...
Na verdade, Adele, tenho de falar com o meu irmão a sós, se não te importas.
Yüzü bembeyazdı, sanki bir hayalet görmüş gibi yoksa hayalet o muydu?
O rosto estava branco como se tivesse visto um fantasma. Ou seria ele um fantasma?
"Bizi rahat bırak yoksa video internete yüklenir."
"Deixa-nos em paz ou o vídeo será publicado online".
Sadece o taşıyıcıyı bulacağına söz ver Ian. - Yoksa hiçbirinin önemi kalmaz.
Promete que vais encontrar a gestante, Ian, ou nada mais interessa.
Tum silahlari iceride bulacak miyiz yoksa uygun an icin sakladiginiz birkac tane daha var mi?
Ou se talvez tenhas apenas algumas à espera para o momento.
Cunku yakinda donecegiz ve dondugumuz zaman elinizde bizim icin ilginc bir seyler olursa iyi olur yoksa Lucille kafasina eseni yapar.
Porque breve estamos de volta, e quando o fizermos, É melhor teres algo interessante para nós, ou a Lucille, faz o seu caminho.
Bu senin için mi yoksa Negan için mi?
Isso é para ti... ou para o Negan?
Sesimi mi duymak istersin yoksa savaş öncesi yapılmış Earl Scruggs'un Opry'de çaldığı Gibson banjoyu mu?
Preferes ouvir a minha voz ou um banjo Gibson, anterior à guerra, que o Earl Scruggs tocou no Opry?
Şimdi yapmamız gerek, yoksa eşleşmez.
Temos de o fazer agora ou não fica igual.
- Öyle mi? Yoksa biraz vicdan yatıştırma peşinde misin?
Ou estás a tentar aliviar o peso da culpa que tens carregado?
Ne olur yoksa?
Ou o quê?
O yüzden sakıncası yoksa tartacağım.
Então se não te importares vou pesá-la.
Jiminez kartelindeki Eric miydi yoksa?
Foi o Eric do cartel Jimenez?
Yürü bakalım yoksa kafanı uçururum.
- O quê? - Se te mexeres,
Çok şükür ki o minicik yoksa... o... o onu ikiye ayıracaktı.
Graças a Deus que é tão pequena ou ela... tê-la ia... tê-la ia... despedaçado em dois.
O şeyi yere bırak yoksa boğazını keserim, orospu!
Abaixa isso ou arranco-te a garganta, cabra!
Benim emirlerimi yerine getir yoksa seni de onlardan biri yaparım.
Faz o que te ordeno ou certifico-me que darás uma excelente hospedeira.
Şans eseri miydi yoksa... - Nasıldı yani?
Pura sorte ou... o quê?
O zamanlar yemeğin içinde kurt yoksa neredeyse Michelin Yıldızı veriyorlardı.
Na altura, se a comida não tivesse vermes, era digna de prémios.
Hangisi daha sinir bozucu bilemedim. O şeyin içinde olmak mı yoksa ikinizin tartışmasını dinlemek mi.
Não sei o que é mais irritante, estar nesta coisa ou ouvir vocês dois a discutir sobre isso.
Peki buna, onun mu yoksa senin mi ihtiyacın var?
E isso é mesmo o que ele precisa? - Ou o que precisas?
Şampanyayı mı yoksa beni mi?
O champanhe... ou eu?
Umarım bir sonraki kelimen "Bitti" olur yoksa ikimizin de kafasına sıkacağım.
É bom que as tuas próximas palavras sejam "O Fim" ou terei de dar um tiro em nós os dois.
Biyolojik saat olayı mı yoksa?
Isso tem alguma coisa a ver com o relógio biológico?
Beni en çok hangisi üzdü emin olamadım. Dört çalışanımın ağır bir komplo kurması mı yoksa 30 saniye içinde planlarını öğreneceğim kadar salak dört çalışanımın olması mı?
Não sei o que me incomoda mais, ter quatro empregados que conspiraram para cometer fraude ou esses empregados serem tão estúpidos que descobri em 30 segundos.
Anlaştık mı yoksa...
O que disse? Temos acordo ou não?
Tatlı bir hayvan mı, yoksa insanoğlunun zalim bir hatası mı?
Um animal de estimação ou o erro mais cruel da humanidade?
O büyüyü hemen okusan iyi olur yoksa hepimiz Pablo ile buluşacağız!
É melhor que leias já esse feitiço ou vamos todos ter com o Pablo!
Yoksa kilerde mi bulmuştum?
Ou será que o encontrei na cave?
Aracı durdur yoksa arkadaşın ölür!
Pára a porcaria da viatura, ou o teu amigo morre.
Bay Bachman, gıda dağıtım şirketine ve barmenlere borçlu olduğunuz parayı ödeyin yoksa sizi temin ederim dava açarım.
Mr. Bachman, pague aos fornecedores e aos empregados a quem deve. Ou garanto-lhe que o processo.
Bay Collins, size korku hikayeleri mi yoksa Bill Shatner ile çalışmak mı daha cazip geliyor?
Sr. Collins, ficaria encantado por histórias de terror acerca de trabalhar com o Bill Shatner?
Bana mı öyle geliyor yoksa Milhouse ortalığı yıkıyor mu?
Sou só eu ou o Milhouse está a arrasar?
Yoksa Yeni İngiltere Akvaryumu'ndaki tanktan mı?
O tanque em que podes tocar no Aquário de New England?
Sayın Başkan, Doug onları o buzuldan kurtarmak için bir CH-53 Super Stallion bulacaksın yoksa karını arar ve geçen sene kedi kaçtığında kapıyı açık bırakanın bakıcı değil senin olduğunu söylerim.
Sr. Presidente, Doug, vais encontrar um meio de mandar um Super Stallion CH-53 para tirá-los daquele glaciar, ou ligo para a tua mulher e digo-lhe que foste tu, não a ama, que deixou a porta aberta no ano passado quando o gato fugiu.
Şimdi, iyi hedefi ve zamanı mükemmel şekilde ayarlamalıyız, yoksa ışın geri sekip bizi çıtır kıvamda kızartabilir.
Precisamos de apontar perfeitamente, senão o feixe pode voltar e dar cabo de nós.
Çok sabrettim Dolores ama kafanın içinde dönüp duranlardan vazgeçme vaktin geldi artık, yoksa kafanı kendi ellerimle keseceğim.
Tenho sido muito paciente, Dolores, mas está na altura de revelares o que se passa na tua cabeça ou corto-a eu.
Zulasının yerini zorunda olduğu için mi yoksa paranoyası nedeniyle mi değiştirdiğini merak etmeden duramadım.
Pensei se o desvio de um para o outro não fora por necessidade e não por paranóia.
- Yoksa ne olur?
- Senão o que faz?
"Öküz yoksa yemlik boş kalır ama bol ürünü sağlayan öküzün gücüdür."
"Onde não há bois, o estábulo está limpo, mas muita abundância na colheita advém da força do boi."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]