Ama bu haksızlık translate Russian
108 parallel translation
Ama bu haksızlık.
Но это нечестно.
- Size hayaletler var demiştim. Ama bu haksızlık.
Я говорила о призраках, но так ведь нечестно.
Ama bu haksızlık.
Это просто нечестно.
Ama bu haksızlık.
Так не честно. Биггс прав.
Ama bu haksızlık, o bana kötü davrandı.
Этот парень очень грубо со мной разговаривал.
Ama bu haksızlık.
Знаешь, это не честно.
Ama bu haksızlık.
Это жe cовceм нe чeстно.
Ama bu haksızlık.
Это несправедливо.
Ama bu haksızlık!
Это так нечестно!
İkisi de ceza aldı ama bu haksızlık. Çünkü Shawn başlatmıştı.
Ну, их обоих задержали, и это совсем не честно, ведь Шон начал первый.
Ama bu haksızlık, biraz da bana fırsat tanımalısın.
Ты не оставляешь мне никаких шансов.
- Ama bu haksızlık.
Это нечестно!
Ama bu haksızlık!
Слишком предвзятое разбирательство!
Ama bu haksızlık!
Это нечестно.
Ama bu haksızlık.
Но это неправильно.
- Ama bu haksızlık. Adam beni seçti!
- Это несправедливо!
Bir parçam burada olmana bayılıyor. Ama bu haksızlık ve doğru değil. Bu akşam seni Jen'le görünce Boston'da olmanı ne kadar istediğini görünce, her şey netlik kazandı.
Я хочу сказать, одна часть меня хочет иметь тебя рядом, но это просто несправедливо и неправильно, и глядя сегодня вечером на вас с Джен, и поняв, как сильно она хочет, чтобы ты был в Бостоне,
- Ama bu haksızlık.
- Это несправедливо.
Ama bu haksızlık. Anne!
- Это не справедливо!
Ama bu haksızlık!
Та не честно!
- Ama bu haksızlık.
- Всё это чертовски несправедливо!
Ama bu haksızlık!
ДЖЕЙК Так нечестно.
Ama bu haksızlık.
Это нечестно.
- Size hayaletler var demiştim. Ama bu haksızlık.
Я согласна на призраков, но это не справедливо.
Ama bu haksızlık.
Могла бы и не напоминать.
Düşük zekalıları, benim gibi Domuz Köle yapmaya götürüyorlar. Ama bu haksızlık!
С низким - забирают и обращают в свинорабов, таких как я.
Ama bu haksızlık.
Это не честно.
Ama bu haksızlık!
! Так не честно.
Ama bu haksızlık.
то не честно.
Ama bu haksızlık.
Так не честно.
Bu haksızlık ama.
В другой раз сходим.
Ama haksızlık hissi öznel olsa da, bu gerekliydi.
Позвольте мне, пожалуйста, товарищ секретарь... Пожалуйста... Я был в Олецке, когда мы вместе работали.
Ama bu haksızlık.
Передаточные цепи не работают!
Ama bu haksızlık!
Так нечестно!
Bu haksızlık. Hiç adil gelmiyor. O hayatına devam ediyor ama ben bu kararı vermek zorundayım.
Это несправедливо, что он просто продолжает жить своей жизнью, а я должна решать.
Haksızlık bu ama.
Это нечестно.
Ama benimkini reddetti. Bu haksızlık.
- Вам диагностировали бесплодность?
Söyledim ama onun için değildi. Bu haksızlık.
Я сказала это, но в другом контексте.
Ama bu büyük haksızlık.
Но цена очень выгодная.
Bu takdire şayan bir davranış, ama sana özel muamele yaparsam bu kursu almak zorunda kalan herkese haksızlık etmiş olurum.
Ну, это замечательное чувство, но если я дам вам специальная разрешение, это будет несправедливо по отношению другим, которые проходят этот курс.
Haksızlık ama bu.
Отстой.
Bu haksızlık ama.
Это так несправедливо!
Ama haksızlık bu.
Это так нечестно!
Bu kadın Hartford'daki hiçbir yerde benim verdiğim parayı alamaz. Ayrılırken ona verdiğim parayla yazın Rhine nehrinde yolculuk yapabilirdi. Ama haksızlık ettiğim için beni mahkemeye veriyor.
И вот эта женщина, которой я платила больше, чем она может получить где-либо в Хартфорде, и чьего выходного пособия хватит на летний круиз по Рейну, тащит меня в суд и заявляет, что я неправа.
Bu haksızlık ama!
Ну и награды у вас!
Bu haksızlık, ama böyle olmak zorunda.
Это нечестно, но так надо.
Yerini görmek istedim. Ama sonra bu... Bu sana haksızlık.
Я просто хотела увидеть, как ты живешь, но потом это... это несправедливо по отношению к тебе.
Tüm bu geçen aylar boyunca Victor'un seni abarttığını düşündüm. Ama sana haksızlık etmemiş.
Я думал что Виктор преувеличивает, но он вас недооценил.
Bu haksızlık ama.
Это неправильно.
Haksızlık ama bu. Hayır.
Это несправедливо.
Ben de bu olanlardan hoşlanmıyorum ama bence çocuğun önünde ağlamanın ona haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Послушай, я ненавижу то, что все это происходит, но я не думаю, что это честно, по отношению к нашему сыну, когда ты начинаешь плакать перед ним.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23