Başaramayacağım translate Russian
224 parallel translation
İçim rahat olmadıkça asla başaramayacağımı bilirsin.
Но ты знаешь : я могу играть, лишь когда спокоен.
- Başaramayacağımı mı düşünüyorsun?
- Думаешь, не справлюсь?
Eğer Bay Anaheim'ın beni eve götürmesine izin verseydim bunu başaramayacağımı hissettim bir şekilde.
Я почувствовала, что если я позволю мистеру Анахейму проводить меня домой я не достигну своей цели. Почему нет?
Zamanımı boşa harcıyorum, asla başaramayacağım.
Боюсь, что уже не способен на что-то толковое.
Dorothy bunu asla başaramayacağımı biliyor.
Дороти прекрасно знает, что я отсюда не выйду.
Daleklere karşı tek başımıza başaramayacağımızı biliyorsunuz, değil mi?
Вы конечно понимаете, что мы не можем пойти против Далеков в одиночку?
Bunu başaramayacağım, Bill.
" мен € ничего не получитс €, Ѕилл.
Bunu başaramayacağım.
Вилли, я не могу.
Başaramayacağımızı sanmıştım.
Я не думала, что мы приедем.
* kolayca başaramayacağım...
* И что я не имею права?
Fantasia'nın sınırlarının ötesine geçmeyi başaramayacağım.
Поэтому, мне не удаться пересечь границы Фантазии.
- Başaramayacağım.
- Уф, я не могу.
- Başaramayacağım.
- Я больше не могу.
Fakat sen başaracaksın Bense başaramayacağım
Но ты будешь там. Я - нет.
Bu kemik kafalı zımbırtıyı çalıştırmayı asla başaramayacağım!
Эта тупая конструкция никогда не будет работать.
- Smithers, başaramayacağım.
- Смитерс, я этого не переживу.
Başaramayacağım!
Не выйдет.
Başaramayacağım.
Я просто не могу
- Bunu asla başaramayacağım.
- Я никогда не запомню этого.
Belki de son halkayı tamamlamayı asla başaramayacağım ama yine de denemek istiyorum.
Приду ли к свершению в круге грядущем? - начать его хочется мне. Вкруг Бога кружение я продолжал... "
Belki de en son halkayı tamamlamayı asla başaramayacağım.
Приду ли к свершению в круге грядущем? - начать его хочется мне.
Başarıp başaramayacağımızı bilmiyorum ama savaşın çetin geçeceği muhakkak.
Я не знаю, сработает ли это, но это будет чертовски трудная битва в любом случае.
# Asla başaramayacağım # # mükemmel bir gelin olmayı #
Я никогда не сойду За отличную невесту
Başaramayacağım!
- Я не дотяну...
Başaramayacağım, çok kan kaybediyorum.
Я не дотяну! Слишком много крови потерял.
- Galiba başaramayacağım.
- Боюсь, я не выдержу.
Asla başaramayacağımı sanıyordum.
Никогда не думала, что смогу.
Başaramayacağım.
Нет.
Belki Tanrı benden bir tane daha yarattı. Ben başaramayacağım için...
что первая я ни на что не годится...
Yani başaramayacağımızı mı düşünüyorsun?
Сомневаешься, что нам удастся?
Başaramayacağım Sam.
Я не смогу сделать это, Сэм.
Ama bir önemi yok çünkü asla başaramayacağım.
И это неважно, потому что я не смогу это сделать. Почему?
Bahse girerim başaramayacağımı düşünmüştün.
Спорим ты думал, что я не вернусь.
- Ben başaramayacağım, Hank.
- Я не смогу, Хэнк.
Baban aniden çekip gittiğinde başaramayacağımı sandım.
Когда твой отец... Когда он внезапно... Мне казалось, я этого не переживу.
İnsanlar, onlar için bir şeyler başarmamı bekliyor olacak. Başarıp başaramayacağımı sorguluyorum.
Вот почему я хочу сказать вам то, что не говорил ни одной живой душе, кроме моей жены.
Zamanında başaramayacağım.
Я не успеваю...
Bunu hırsızlık yapan bir kumarbazdan aldım. Ama önce günah çıkarttırdım. ve onu kendi inancının asla başaramayacağı incilerle bezeli güzel mi güzel kutsal bir yere gönderdim.
Но сперва я его обокрал и он пападёт в жемчужные врата рая, столь прекрасные, сколь прекрасна правда, живущая внутри него.
Başaramayacağım.
Подойди ко мне, кузен. Подойди.
Buraya gelip yardım etmezsen, başaramayacağız.
Теряем минуты. Если ты не поднажмешь и не вмешаешься, у нас с тобой ничего не получится.
Başaramayacağından mı korkuyorsun?
Боишься провала?
Bana bunu başaramayacağımı mı söylüyorsun?
- И ты говоришь, что у меня не получится?
Tanrım, asla başaramayacağız!
Боже, мы же успеем.
- Başaramayacağ ım.
Я не смогу.
Buraya gelip alman gerekiyor. Ve senden dün aldığım $ 20 başaramayacağını söylüyor.
Ты просто обязан, подойди, сделай это, но 20 баксов, которые я взял у тебя вчера... говорят, что ты не способен на это.
Neredeyse başaramayacağına, inanmıştım.
Знаете, я не верил в вас.
Tanrım, başaramayacağız! - Daha çok karınca lazım.
ќ, боже мой, мы не справимс €!
Fırtınada, dağın yükseklerinde arkadaşlarımızın olduğu... yaşam mücadelesi verdikleri ve belki de bazılarının bunu başaramayacağı gerçeğiyle yüzleşmeye çalışıyorduk.
Нам всем было тяжело принять факт, что там высоко на горе наши друзья в шторме, борются за свои жизни, и что возможно, некоторые из них погибнут.
Dougal, Piskopos Brennan'ın kıçını tekmelemeyi başaramayacağım.
Лучше уж попытаю счастья в другом приходе.
Arkadaşlarıma bakarım ve kimin başaramayacağını bilirim
Я смотрю на этих ребят и уже знаю, кто из них не вернётся.
Y-Sınıfı gezegene tek parça ulaşabilmeyi başaramayacağız, bu da bizim son şansımız anlamına geliyor.
Мы не дотянем в целом виде до планеты Y класса, поэтому тот корабль - наша единственная надежда.
başarısız 35
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başarısız oldum 33
başaramayacaksın 18
başarmışsın 17
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başarısız oldum 33
başaramayacaksın 18
başarmışsın 17