Pek translate Russian
50,467 parallel translation
Pek çok insan yararlanıyor.
Много сотрудников пользуются возможностью.
Pek şaşırdığımı söyleyemem.
Я не особо удивлён.
Görmeyi de pek beklemiyordum.
Что ж, это несколько не то что я ожидала.
Herhâlde benden pek bahsetmedi, bak.
Думаю, он обо мне особо не рассказывал.
- O gün pek konuşmadım.
В те дни я была не слишком разговорчива.
Pek bir şey kaçırmadın.
Ты не сильно скучал.
- Bana pek kahraman gibi gelmedi.
Это точно. Как по мне, он не похож на героя.
Burada pek dostun yok.
У тебя здесь не так уж много друзей.
Bunun pek iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
Не думаю, что это хорошая идея.
Bunu istemek için pek uygun bir zaman değil ama yardımına ihtiyacım var.
Слушай... очевидно, это не лучшее время для просьбы. Но мне нужна твоя помощь.
- Bana pek kahraman gibi gelmedi.
Как по мне, он не похож на героя.
İnternet sitesi pek Quinn'lik bir şey değil.
- На Куинна это не похоже.
Son zamanlarda işler pek iyi gitmiyor.
Дела в последнее время были не особо.
Gece pek iyi sonuçlanmadı.
Да, ночка свое дело сделала.
Gittiğime pek sevinme, tamam mı
Не ходи по воде, пока меня не будет, хорошо?
Matt, burada işlerin nasıI gittiğini sormalısın. Çünkü pek takmıyorsun gibi.
Знаешь, Мэтт, забавно, что ты об этом спрашиваешь, потому что тебе, похоже, плевать.
Kevin, ona söylemek pek iyi bir fikir değil.
Кевин, рассказывать ему вовсе не нужно.
Bu durumu öğrenmesinin pek faydası olmaz.
Узнать о чём-то подобном не в его интересах.
Sanırım pek beklentiniz yok çünkü beni akşam yemeğine çıkarttınız genç bayan.
Надеюсь, ты ничего не ожидаешь, сама же вытащила меня на ужин.
İhtimalleri pek sevmem.
Мне не нравятся шансы.
İhtimaller buranın solunabilir atmosferi ve yiyecek kaynaklarının sınırlı olması açısından sürdürülebilirliği pek yok. Yani, 140 milyon cesedin uzayda bir yerde uçuştuğunu söylemek yerinde olur.
Шансы на то, что в этом пункте назначения подходящая среда, доступная для дыхания атмосфера и обилие пищи, очень низки, так что более вероятно, где-то в пространстве дрейфует
Kusura bakma, ama burada neler olduğunu pek bilmiyorsun herhalde.
Но при всём уважении, вряд ли ты понимаешь, что тут происходит.
Benim ne dediğim pek fayda etmez.
Неважно, что я думаю.
Yerinde olsam pek karışmazdım.
Но я бы держался подальше.
Pek arkadaş denemez, ama onu tanıyorum.
Вряд ли его можно назвать другом, но я его знаю, да.
Bana pek fizikçi gibi görünmediler.
Как-то они не похожи на физиков.
- Pek "son akşam yemeği" gibi değil ama.
Последний ужин так себе.
Kusura bakmayın efendim ama Savunma Sekreteri bu durumdan pek memnun kalmayacak.
При всём уважении, сэр, вряд ли министр обороны этому обрадуется.
Tommy'nin evliliği pek iyi gitmedi.
Брак Томми сложился не так удачно.
Ama ben merdivene tırmanan adam pek görmedim.
Но я не видела никаких мужчин на лестницах.
Pek çoğunuzun Underhill Malikanesi'nde akrabası vardı.
У многих из вас родные в поместье Андерхилла.
Adamın pek de haksız olmadığını söylesem ayıp olur mu?
- Ивсё-таки скажу : я не уверен, что он неправ.
Pek çok düzenin sonu da şiddetle gelir.
И многое ими и заканчивается.
Epeydir yanımızdasın. Bizimle ilgili bilmediğin pek bir şey kalmamıştır.
- Вы уже давно живёте в нашем доме, и знаете практически всё обо мне и моём муже.
Pek çok derdine deva olurdu ölümüm.
Это решило бы множество проблем.
Kafamız pek yerinde değildir hassas yerimizden yakalandığımız zamanlarda.
- Мы менее всего склонны слушаться разума, там, где мы более всего уязвимы.
Dinle, Ben bana pek güvenmiyor. Hatta olduğunuzu bilmesin tamam mı? AnlaşıIdı.
Слушайте, Бен едва доверяет мне, так что молчите, хорошо?
Aisha burada olmamdan pek hoşnut değil.
Аиша похоже не очень рада моему присутствию.
- Sesin pek emin gelmedi.
Что-то ты не уверена.
Peygamber Muhammed'in Hristiyan ve Musevi pek çok mütteiki vardı.
У пророка Мухаммед христиане и евреи были союзниками.
Çünkü Baudelairelar, hayatları boyunca pek gün yüzü göremediler.
Потому что не так уж и много хорошего случалось в жизни Бодлеров.
- Benim karnım... pek aç değil.
- Мне не... хочется есть.
Sonra yeni şahsi kütüphanem için kendime yeni klasör etiketleri aldım ve açıkçası edebiyattan da pek anlamam.
Затем я купила новые файловые карточки для своей библиотеки, в чем, честно говоря, я совершенно не понимаю.
Hayır, kendisini pek tanımam.
Нет, я не настолько хорошо его знаю.
Yanardağ patlarsa diye pek eşyaları yok.
Они не обзаводились лишним, на случай извержения.
Pek bir şey yapıyor diyemeyiz.
Я бы не сказал "много".
Ödeyebildiğimiz kadar çok, pek değil.
- Сколько смогли, а это немного.
Pek de onun yapacağı şeylere benzemiyor bunlar. Yaşadığımız onca şeyin ardından yapmazdı bunları.
Всё это вряд ли могло прийти ей в голову, только не после того, что мы пережили.
- Pek anlatmadı, hayır.
Нет, не совсем.
Pek de asabi.
Какая вспыльчивая.
- Bilmiyorum, hat pek çekmiyordu.
Связи нет.
pekala 22014
pekâlâ 6922
pekâla 317
pekalâ 59
pekin 58
peki 17419
peki tamam 105
pekala o zaman 74
pekâlâ o zaman 20
peki ya sen 588
pekâlâ 6922
pekâla 317
pekalâ 59
pekin 58
peki 17419
peki tamam 105
pekala o zaman 74
pekâlâ o zaman 20
peki ya sen 588
peki ne 48
peki sen 175
pekala efendim 27
pekâlâ efendim 20
pekala evlat 48
pekâlâ evlat 19
pekala millet 125
pekâlâ millet 68
pekala beyler 143
pekâlâ beyler 41
peki sen 175
pekala efendim 27
pekâlâ efendim 20
pekala evlat 48
pekâlâ evlat 19
pekala millet 125
pekâlâ millet 68
pekala beyler 143
pekâlâ beyler 41
peki öyle olsun 21
peki ya sonra 72
peki ya ben 207
peki ala 404
peki o zaman 297
pekala çocuklar 188
pekâlâ çocuklar 47
pekala öyleyse 32
peki ne olacak 18
pekâlâ öyleyse 16
peki ya sonra 72
peki ya ben 207
peki ala 404
peki o zaman 297
pekala çocuklar 188
pekâlâ çocuklar 47
pekala öyleyse 32
peki ne olacak 18
pekâlâ öyleyse 16