The only difference is traducir turco
460 traducción paralela
The only difference is, I drive all day.
Tek fark, ben bütün gün direksiyondayım.
The only difference is that I wouldn't have tried.
Tek fark, ben bunu denemezdim.
The only difference is that badge.
Tek farkimiz senin rozetinin olmasi.
The only difference is you did it slowly to me, little by little.
Tek fark onu bana yavaş yavaş yaptın, azar azar.
The only difference is that you don't dream.
Tek fark, düş görülmemesidir.
The only difference is that today, Judas is a hero of the state.
Tek fark, Yahuda'nın günümüzde bir kahraman olması.
The only difference is you tried.
Tek farkı, senin bunu denemiş olman.
The only difference is : They are all women
Tek farkları ; üyelerinin tamamı kadındır
Those are salt wells. He says the only difference is that we pull out water, while they pull out salt. - Yes.
- Şu tuz kuyuları.
The only difference is you complain and I don't!
Tek fark, senin bu duruma yakınıyor olup benim olmamam!
The only difference is the Egyptians didn't allow unions.
Tek fark Mısırlılar sendikalara izin vermiyordu.
The only difference is... we're the kind that takes them out instead of putting them in, see?
Tek fark ise.. Biz onları içeri koymak yerine dışarı çıkartıyoruz, anladın?
The only difference is I'm a-coming back.
Tek fark ben dönerim de.
The only difference is - he files a report on it.
Tek fark -... yaşadıklarıyla ilgili rapor tutmasıdır.
The only difference is that this has just had a meal and that hasn't, that one is looking for a meal, as you can tell from its ravening jaws.
Tek fark, bu yemek yemişken diğerinin yememiş olmasıdır. Yırtıcı çenesinden anlayabileceğiniz üzere bu, yemek arıyor.
The only difference is that they never leave their home.
Tek farkı, onlar evlerinden asla ayrılmıyor.
One thing I discovered was that the only difference between a derelict and a man is a job.
Anladığım bir şey var ki o da kimsesiz biri ile... normal bir adam arasındaki tek fark bir iş.
The only difference between caprice and lifelong passion is that caprice lasts a little longer.
Geçici heves ve ömür boyu süren tutku arasındaki tek fark, geçici hevesin biraz daha uzun sürmesidir.
Yeah. Only difference between us is the price.
Evet, aramızdaki tek fark aldığımız para.
The only difference between Savage and Davenport... is that Savage is about that much taller.
Savage'la Davenport arasındaki tek fark... ... Savage'in şu kadar daha uzun boylu olması.
The only difference is, you have it.
Tek farkla, sen istediğin şeye sahipsin.
The only difference between us... is that I work at being a B-girl and she has a wedding ring.
Bertha Duncan ile tek farkımız benim barda konsomatris olmam, onun da evli olmasıydı.
Carmish, the difference between two women and ten women is only a difference in numbers.
Carmish, iki kadın ile on kadın arasındaki fark.. .. sadece sayısal farktır.
The only difference between him and the others... is that he's healthier and stronger.
Bunun ve diğerlerinin arasındaki tek fark bunun daha sağlıklı ve güçlü olması.
- Is that the only difference you've noticed?
- Aradaki tek fark bu mu Koca Baba?
Only the difference is, now I know it's true.
Tek fark, artık doğru olduğunu biliyorum.
I'm not a snob or anything like that. The only difference between me and Del is that I got ambition.
Züppe değilim ama hırslı olduğum için Del'den farklıyım.
Daddy always says the only difference between a success and a failure..... is that a success knows an opportunity when he sees it, and a failure doesn't.
Babam hep der ki, başarı ile başarısızlık arasındaki tek fark başarı fırsatı gördüğünde anlar, başarısızlık ise anlamaz.
Women like you are just like dogs, they know how to count, yet can't tell the difference between one and two, two less and it's over, but if there's only one less, all is fine.
Senin gibi kadınlar köpeklere benzer,... nasıl sayacağını bilir, lakin birle iki arasındaki farkı söyleyemez,... ikiden azsa biter,... ama birden azsa her şey yolundadır.
Only difference between you and the Earps is that they never joke.
Earpler hiç şaka yapmazlar.
Well, the only difference in reports and recommendations is the landing party personnel.
Tek farkı, iniş ekibi personeli.
The only difference between us is that...
Aramızdaki tek fark...
Their age is the only difference.
Tek fark yaşlarında.
The only difference, the very only one, is that they have begun to understand what they really are and have begun to practise it.
Tek fark, tek ve gerçek fark gerçek özlerinin bilincine varmaya ve bunu hayata geçirmeye başlamış olmalarıdır.
The only difference between the NSB e the youthful movement he is that it was not a movement politician.
Gençlik hareketinin NSB'den tek farkı apolitik bir duruşunun olmasıydı.
We repeat, with five minutes and four seconds left in the fourth quarter, there is now only an eight-point difference.
Tekrar ediyorum, dördüncü çeyreğin bitmesine 5 dakika 4 saniye kala aradaki fark 8 puana düştü.
The only difference between one of those fundraising events and a funeral is at a funeral, the corpses don't walk around.
Şu bağış etkinlikleri ve cesetlerin etrafta dolaşmadığı cenazeler arasındaki tek fark.
Only way you can tell the difference between them is in their eyes.
Tek farkları gözlerinin içidir.
As I see it the only difference between us, is that when I quit work I take a long hot bath and I'm clean as the day I was born.
Gördüğüm kadarıyla aramızdaki tek fark, ben işten dönünce güzel sıcak bir banyo yapar kendimi yeni doğmuş gibi hissederim.
The only difference so far is the real monkey didn't apologize.
Tek farkları gerçek maymunun özür dilememesi.
We're only paid for what we do, so where's the difference?
Yaptığımız iş kadar para alıyoruz, ne fark eder ki?
The only difference between Christianity and Hare Krishna is...
Hare Krişna'yla Hristiyanlık arasındaki tek fark ne biliyor musun?
And the only difference between you and your father is I'm gonna catch you.
Babanla tek farkın, senin bana yakalanacak olman.
The only difference between me and you is you've been lucky. That's all!
Aramızdaki tek fark senin şanslı olman, o kadar!
The only difference between you and me is that my way is quicker.
Aramızdaki tek fark, benim yöntemimin daha hızlı olması.
The only difference between these and those is I get a buck a strand for mine.
Aralarındaki tek fark bir geyiğin kıllarını elde etmem.
Only that it is the difference between night and day.
Sadece gece ve gündüz kadar farklı olduklarını biliyoruz.
That is the only difference.
Tek bir fark vardır.
Mick used to say the only difference between a hero and a coward is the hero's willing to go for it. Take the shot.
Mick, bir kahramanla bir korkak arasındaki tek farkın kahramanın kararlığı olduğunu söylerdi.
The difference between you and me, Taylor... is that youre only my friend as long as it doesnt cost you anything.
Farklılık seninle benim aramızda Taylor... Değil midir ki hiçbir ücrete tabii olmayan şeyin adı : arkadaşlık...
The only significant difference between those other guys and me, Bob, is that I'm going to kill you.
Diğer adamlarla benim aramda ne gibi fark düşünüyorsun, Bob? Çünkü şimdi seni öldüreceğim.
the only way 33
the only thing 56
the only one 46
the only 98
the only trouble is 16
the only problem is 87
the only thing is 68
the only reason 28
the only question is 81
difference is 26
the only thing 56
the only one 46
the only 98
the only trouble is 16
the only problem is 87
the only thing is 68
the only reason 28
the only question is 81
difference is 26
the one and only 111
the other half 29
the one that 19
the odyssey 21
the other night 242
the others 231
the one that got away 33
the other me 18
the other woman 16
the other guy 58
the other half 29
the one that 19
the odyssey 21
the other night 242
the others 231
the one that got away 33
the other me 18
the other woman 16
the other guy 58
the old 139
the other way around 24
the office 84
the other one 318
the one i told you about 27
the one 287
the old days 17
the other day 439
the other side 74
the old woman 18
the other way around 24
the office 84
the other one 318
the one i told you about 27
the one 287
the old days 17
the other day 439
the other side 74
the old woman 18
the other way 103
the other thing 93
the other thing is 17
the old one 21
the other two 35
the ocean 80
the opposite 109
the other 237
the old lady 20
the other thing 93
the other thing is 17
the old one 21
the other two 35
the ocean 80
the opposite 109
the other 237
the old lady 20