The only problem is traducir turco
799 traducción paralela
Yes, the only problem is that the innkeeper will be sad.
Evet, Majesteleri! Ama hancı üzülecek.
The only problem is I can't always get in when I want to.
Tek sorunum evime her istediğimde girememem.
The only problem is, you would more or less have to buy something first if only in order to have some object upon which to place the engraving.
Ama problem şu ki öncelikle işleme yapılacak şeyi almalısınız.
The only problem is a poodle.
Tek sorun o kaniş.
The only problem is that they've joined up.
Tek problem şu ki onlar birleştiler.
The only problem is to go home, and make love to them.
Tek sorun eve gidip onlarla sevişmek.
The only problem is, I don't know... we've been trying to get'"Midnight" " in supermarkets... and it is a hot story, all right, but it's so squalid.
Tek problem, Bilmiyorum... '"Midnight" " gazetesini süpermarketlere taşımak istiyoruz... ve bu çok sıcak bir hikaye, tamam, fakat çok iğrenç bir hikaye.
The only problem is that it is a house full of buttons.
Tek sorun evde çok anahtar var.
The only problem is, he'd probably still be around, the character.
Tek sorun, muhtemelen o hala, ortalıkta olacak.
I tell you, the only problem is, I...
Size söyleyeyim, tek sorun, ben...
The only problem is we never got to eat.
Tek problem hala birşeyler yemeye gidemedik.
The only problem is- -
Tek sorun...
The only problem is you saw a thief.
Tek sorun, senin bir hırsızı görmen.
The only problem is you've got to act.
Fakat, rolünü oynamak zorundasın.
I turn you on, all right. The only problem is that I'm still moving!
Duygularını kabartıyorum evet ama ben hala canlıyım.
The only problem is, they miss their mother and they howl all night, and you have to pretend that you're a basset too... and howl with him'til he goes back to sleep.
Tek problemi annelerini kaybettikleri için bütün gece havlamaları, ve sende sanki bir av köpeğiymişsin gibi davranmalısın... ve uykuya dalana kadar havlıyor.
The only problem is, you got the other half on top of you like a dead bull.
Tek sorun diğer yarısı ölü bir öküz gibi üstünde yatıyor.
The only problem is, I don't remember if I shot four rounds or five.
Tek sorun şu ki ; dört el mi, yoksa beş el mi ateş ettiğimi hatırlayamıyorum.
The only problem is, in addition to being cripples, we're all addicts.
Sorun şu ki, sakat olmanın yanı sıra hepimiz bağımlıyız.
The only problem is the batteries don't last so long.
Tek sorun pillerin çok dayanmıyor oluşu.
The only problem is we don't know where the hell we are.
Tek sorun hangi cehennemin dibinde olduğumuzu bilmiyor olmamız.
The only problem is, is he left me something to remember him by.
Bir problem var, o da onu bana hatırlatacak bir şey bıraktı.
Good. I like that kind of spirit in a player. The only problem is I didn't cut you.
Güzel, Böyle konusan oyunculari severim Ama bir problem var ben seni kesmedim.
Now this is a serious problem and I'm the only one that's talking sense.
Bu ciddi bir mesele ve burada mantıklı konuşan tek adam benim.
The only thing you gotta do is to lose and our only problem is gonna be to find bushel baskets to carry the stuff away.
Tek yapman gereken kaybetmek ve tek derdimiz o parayı taşıyacak büyük bir sepet bulmak olacak.
If the only way I could die today is for you to kill me, and that's a problem.
Benim ölebilmemin tek yolu, senin öldürmen.
Our only problem is the lava flow coming down the ravines.
Tek sorunumuz vadilerden gelen lavlar.
Only problem is, I hate the waltz.
Sorun şu ki, ben valsten nefret ederim.
The only remaining problem is whether to put the stuffing inside the goose or the goose inside the stuffing.
Tek sorun, harcı mı kazın içine koyalım, kazı mı harcın içine.
" But as Camus wrote, the only serious philosophical problem is suicide.
"Camus'un da yazdığı gibi... felsefi olarak tek ciddi sorun intihardır."
Yes, some films make the audience think that He and She solve one problem only to go on to the next, and that that's how life is.
Evet, bazı filmler izleyiciye, onların bundan sonra yaşayacakları problemlere kadar yalnızca bir problemi çözdüklerini ve hayatın böyle bir şey olduğunu düşündürtür.
The choice is always difficult, and not only in physics, you'll have the same problem in life, that with every choice you concentrate on what you're losing but not what you're doing...
Seçim her zaman zordur. Yalnızca fizikte değil, hayatında da aynı sorunlar olacaktır. Her seçiminde kaybettiğin şeye yoğunlaşacaksın, yaptığın şeye değil.
Only last night someone was saying that the very lack of problems is a serious problem.
Geçenlerde birisi, bize insanın bir sorunu olmamasının başlı başına bir sorun olduğunu söylüyordu.
Later, as writing becomes routine this fantasy is lost and only the problems caused by this fantasy remain
Sonradan, yazmak rutine dönüşünce, fantaziler de kaybolur. Ve sadece bir problem varsa, bu fantazi devam eder.
The only trouble is that those I used to know have retired and I don't know the others.
Tek problem, tanıdığım tüm kızlar ortadan kayboldular... ve diğerlerini tanımıyorum.
The only problem now is matter of the judges'opinion, too.
Şu an tek sorun jurinin düşünceleri.
His problem is especially dangerous because the female lives in a burrow from which she emerges only on hunting forays.
Dişi sadece av baskınları yapacağı zaman çıktığı bir çukurda yaşadığı için bu erkeğin sorunları daha tehlikeli.
There is only one problem ; I would have to stay close to you if only I could get a room in the convent.
Sadece bir sorun var, bu manastırda bana bir oda verirseniz, hep sizin yanınızda kalmak istiyorum.
So the only real problem we have... is the broken jaw suffered by one of the security guards.
Ama asıl problemimiz güvenlik görevlilerinden birinin çenesinin kırılmış olması.
But the only problem we got now... is we have to go and retune it.
Şimdi yeni bir problemimiz var, gidip yeniden ayar yaptıracağız.
Your problem is that the only way you can relate to women is sexually.
Senin sorunun kadınlarla sadece cinsel ilişki kurabilmen.
The problem with Carla is only a symptom.
Carla ile olan problem, sadece bir belirti.
See, the only problem I have with him is he won't zip up his fly.
Benim onunla ilgili tek derdim, fermuarını çekmemesi.
I think the only way to clear up the problem is...
Sanırım bu sorunu çözmenin tek yolu...
The only problem with Tino is, the bank robbers may know who he is.
Tino'nun tek sorunu banka soyguncularının onun kim olduğunu öğrenebilecek olması.
Availability is only part of the problem.
Elde edilebilir olması sorunun sadece bir yönü.
That bombing which will take place is not a part of the military strategy. It deals only with the Jewish problem.
Bu bombalama askeri stratejinin bir parçası değildir.
[bang] this is all very nice, yes, thank you, but the only problem... problems, shmoblems...
Herşey çok güzel. Evet teşekkürler. Ama sorun sadece...
you see, the only problem with that theory is that blankets can't hide you from daddies.
Gördün mü, Bu teorinin bir tek problemi var, Battaniyeler seni babalardan saklayamazlar.
The only problem here is you.
Buradaki tek sorun sensin.
The only skin problem I can see is white people.
Deri problemleri sadece beyazlarda görülür.
the only way 33
the only thing 56
the only one 46
the only 98
the only trouble is 16
the only difference is 44
the only thing is 68
the only reason 28
the only question is 81
only problem is 60
the only thing 56
the only one 46
the only 98
the only trouble is 16
the only difference is 44
the only thing is 68
the only reason 28
the only question is 81
only problem is 60
problem is 299
the one and only 111
the one that 19
the odyssey 21
the other half 29
the other night 242
the others 231
the one that got away 33
the other me 18
the old 139
the one and only 111
the one that 19
the odyssey 21
the other half 29
the other night 242
the others 231
the one that got away 33
the other me 18
the old 139
the other woman 16
the other guy 58
the other way around 24
the office 84
the other one 318
the one i told you about 27
the one 287
the old days 17
the other day 439
the old woman 18
the other guy 58
the other way around 24
the office 84
the other one 318
the one i told you about 27
the one 287
the old days 17
the other day 439
the old woman 18
the other side 74
the other way 103
the other thing 93
the other thing is 17
the old one 21
the ocean 80
the opposite 109
the other two 35
the other 237
the old lady 20
the other way 103
the other thing 93
the other thing is 17
the old one 21
the ocean 80
the opposite 109
the other two 35
the other 237
the old lady 20