The only reason traducir turco
4,394 traducción paralela
That's the only reason he let me do it, Dr. Masters.
Yapmama izin vermesinin tek sebebi bu, Dr. Masters.
I know, and I will not tell a patient he is sterile when I know for a fact that the only reason he can't have children is because his wife underwent a tubal ligation.
Biliyorum, ve çocuğu olmamasının tek sebebi karısının tüp bağlatmış olması olan bir hastaya kısır olduğunu söylemeyeceğim.
The only reason I volunteered to raise money was to convince Sam to join the board.
Para toplamak için gönüllü olmamın tek nedeni Sam'i kurula katılmaya ikna etmek içindi.
The only reason why I'm here is because 25 years ago I was stuck in a dessert and extracted by another maniac.
Buraya gelmemin tek sebebi 25 yıl önce çölde mahsur kaldım ve başka bir manyak tarafında kurtarıldım.
The only reason we don't have anything is'cause we haven't been looking.
Elimizde bir şey olmamasının sebebi henüz bulmaya çalışmamamız.
Yeah, the only reason we're letting you stay here is to take care of Frank.
Aynen, burada kalmana izin vermemizin tek sebebi Frank'le ilgileniyor olman.
He's the only reason I came.
Buraya onun için gelmiştim.
That's the only reason I'm here.
Buraya gelmemin tek sebebi bu.
It's the only reason why we are still here and the rest of the world dies around us.
Bütün dünya yok olurken bizim hayatta kalmamızı sağlayan şey bu.
The only reason I haven't asked for a lawyer yet is because I hate those lying sons of bitches.
Hala avukat istememiş olmamın tek sebebi o yalancı orospu çocuklarından nefret ediyor olmam.
That's the only reason?
- Tek sebebi bu mu?
The only reason you're here is because I could use the backup.
Burada olmanın tek sebebi bana yardım edebilecek olman.
The only reason why I walk that stupid dog is so that I can smoke my cigars in peace.
Sırf puromu rahat rahat içeyim diye o aptal köpeği gezdirmeye çıkarıyorum.
And the only reason I'm saying any of this is'cause I know that it's not gonna change anything.
Bunları söylememin tek sebebi de bunların, hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini bilmem.
I think you'll figure it out. I mean, the only reason you haven't done a job this big before is because you haven't done a job this big before, right?
Böyle büyük bir işi yapmamanın tek sebebi, daha önce böyle büyük bir iş yapmaman mı yani?
.. which is the only reason I'm holding one warrant in my hand, and not two.
- Elimde iki değil de tek bir emir tutmamın sebebi de budur.
What, is that the only reason that you wanted to conduct the autopsy... just to get your prosthesis?
Ne olduğunutek nedeni Eğerotopsi yapmak istedim... Sadece protez almak için?
The only reason you're keeping me here is you're still carrying some stupid sort of grudge.
Beni burada tutmanın tek nedeni, hala bana aptalca bir garezinin olması.
Um, uh, all right, uh, the only reason you passed ninth-grade algebra is'cause I gave your teacher a handy on parents'night.
9.sınıftaki cebir dersinden geçmenin nedeni veli toplantısında hocan elime vermemdi.
The only reason we dredged the lake is because Skinner's wife saw Linden out there.
Biz göle temizletir tek nedeni çünkü Skinner Eşim orada Linden gördüm.
The only reason that they- - they get away with everything, - they're able to take advantage because... - Don't move that gun, Bruce.
Yaptıkları her şeyin yanlarına kalmasının tek sebebi avantajlarının olması, o da...
But that's not the only reason I left.
Ama gitmemin tek sebebi bu değildi.
In fact, the only reason I might consider having you around is because when I look at you, it makes me not want to eat.
Seni etrafımda tutmak istersem, bunun yalnızca tek bir sebebi olabilir. O da sana baktığımda yemek yeme isteğimin kaçması.
At this point, I think you're the only reason he's still trying to hang on.
Bence, şu anda hala hayatta olmasının tek sebebi sensin.
- Oh! - And the only reason why there's a spot for me to fill is because one of their friends died.
Stajyerlik için kabul edilmemin tek sebebi arkadaşları öldüğü için yer açılmış olması.
And just so we're clear, the only reason you are sitting here is because my daughter wants to get to know you, and I'm not gonna stand in the way of that.
Ve şunu açığa kavuşturalım burada oturmanın tek sebebi kızımın seni tanımak istemesi ve ben de buna engel olmayacağım.
That's the only reason that would explain why Joel is gone, right?
Joel'in neden gittiğini açıklayacak tek sebep bu, değil mi?
So that's the only reason you're doing this, for him?
Bunu yapma sebebiniz o mu?
Okay, and the only reason I'm thinking of them is because they remind me of all the misery that I have caused.
Tamam, o sözleri düşünmemin tek sebebi de bana çektirdiğim onca ıstırabı hatırlatması.
The only reason I've been acting weird is... I planned a trip to Mexico for Valentine's Day.
Son zamanlarda garip davranmamın tek sebebi sevgililer gününde Meksika'ya bir tatil planladığım içindi.
Possible sex is the only reason people stay "friends" with their exes.
Birinin eski sevgilisiyle arkadaş kalmasının tek sebebi seks yapma ihtimalidir.
Is that the only reason you invited me?
Beni sırf bu yüzden mi çağırdınız?
I thought the only reason we were doing this was to be popular.
Bunu yapmamızın tek sebebinin popüler olmak olduğunu sanıyordum.
So the only reason I'm wearing this costume Is so when I'm fighting crime, to help you guys, People will respect my authority.
Yani bu kostümü giymemin tek nedeni size yardım etmek için suçla savaşırken insanların otoriteme saygı duymaları.
The only reason why you're doing this for me is because you know that I'm gonna go all Showgirls on you and win.
Bunu yapmanın tek sebebi Showgirls'deki gibi üstüne gelip kazanacağımı bilmen.
I think maybe I was the only reason they stayed together probably.
Bana kalırsa ayrılmamalarının tek nedeni belki de bendim.
That's the only reason I got it back.
Onu alabilmemin tek sebebi de bu zaten.
But make no mistake... the only reason I'm letting you live is because killing five gringo cops with all the attention on my bosses right now... not good for business.
Ama tereddüdünüz olmasın. Yaşamanıza izin vermemin tek sebebi beş beyaz polis öldürdüğümde patronlarımın çekeceği dikkatten endişelenmem. İş için iyi olmaz.
The only reason I'm here is because Dr. Gorshani insisted that I meet with you.
Sizinle buluşmamın tek sebebi Dr. Gorshani'nin ısrarıydı.
No, the only reason Lyndsey settled for Larry is'cause she didn't know she could settle for you!
Lyndsey'nin Larry'i kabul etmesinin tek sebebi seninle olabileceğini bilmemesiydi!
I mean, that's not the only reason, but I just thought, you know, this thing with Carl is- -
Bu tek neden değil ama düşündüm de Carl'la olan bu mevzu...
Is that the only reason you suspected Erich Blunt?
Erich Blunt'tan şüphelenmenizin tek sebebi bu muydu?
Look, the only reason you're not stuck in a cage right now is me.
Bak, şu an bir kafeste olmamanın tek nedeni benim.
P'Mai, that's the only reason I'm successful now.
Bu başarılı olmamın tek sebebi, P'Mai.
Only reason you offering me the job.
- Sırf bu yüzden bu işi öneriyorsun.
and this is the reason why I say, "I am not only a father..."
İşte bu yüzden "Ben sadece baba değilim." diyorum.
Only reason we dredged the lake is because Holder blabbed at a NA meeting about what you two did.
Biz göle temizletir tek nedeni Tutucu İspiyoncu çünkü NA bir toplantıda İki ne yaptığını.
The reason we came here is to tell you we're the only three faces you'll be seeing for a while.
buraya geliş sebebimiz, bir süre için sadece bu üç yüzü görebileceğini söylemek.
Your honor, I respectfully request that, uh, bail be granted for javier acosta for the reason that Mr. acosta was only in proximity to the arms at the time of his arrest...
Sayın Yargıç, Ben saygıyla istek ki, ah, kefalet için javier acosta nedenle Bay acosta olduğu Sadece yakınlık en kollara Tutuklandığı zaman...
Only reason you're still breathing is I got more questions need answering about who you sell to and where, at what price, anything they'll ask at the checkpoints.
Bunları yaparken de alaya dönmenin yolunu arıyorum. Şu an nefes almanın tek nedeni kime, nereye sattığın, fiyatın ne olduğu, kontrol noktasında soracakları sorular hakkında cevaplanması gereken daha fazla sorum olması.
With Irving for some reason in Henry's clutches, and that damn coin in Jenny's, the only ones we can count on, now, are each other.
Irving bir sebepten dolayı Henry'nin kontrolünde olduğu için ve Jenny'deki o aptal para yüzünden sadece birbirimize güvenebiliriz.
the only way 33
the only thing 56
the only one 46
the only 98
the only trouble is 16
the only problem is 87
the only difference is 44
the only thing is 68
the only question is 81
reason 73
the only thing 56
the only one 46
the only 98
the only trouble is 16
the only problem is 87
the only difference is 44
the only thing is 68
the only question is 81
reason 73
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
the one that 19
the odyssey 21
the one and only 111
the other half 29
the other night 242
the others 231
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
the one that 19
the odyssey 21
the one and only 111
the other half 29
the other night 242
the others 231
the other me 18
the one that got away 33
the old 139
the other guy 58
the other woman 16
the old days 17
the other way around 24
the one 287
the office 84
the other one 318
the one that got away 33
the old 139
the other guy 58
the other woman 16
the old days 17
the other way around 24
the one 287
the office 84
the other one 318