English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ H ] / Her şeyden öte

Her şeyden öte traducir portugués

122 traducción paralela
Her şeyden öte, beyni parçalarına ayırmak. Doğrusu hırslı.
Afinal de contas, separar as facetas do cérebro...
Ama her şeyden öte, medeni insanın sorunu da bu değil mi?
Mas, afinal, é esse o problema da alma do homem civilizado, não é?
Her şeyden öte, daha kötüsü de olabilirdi.
Afinal, podia ser pior.
Ve her şeyden öte...
Acima de tudo...
Burada çok fazla şey var, ama... her şeyden öte, daha önce görmediğim şeyler.
Isto é... tanta coisa. Mas, acima de tudo, é completamente inesperado.
Her şeyden öte uğraştığımız kişi sadece kör bir adam.
Afinal só estamos a lidar com um homem cego.
Her şeyden öte, bir eş her zaman bir...
Esperamo-lhe na biblioteca!
Şimdi, genç bayan, mantıklı olun ve her şeyden öte çığlık atmayın.
Agora, querida senhora, seja razoável. E, sobretudo, não grite.
Her şeyden öte Bay Ward, burası sizin eviniz.
Afinal, Sr. Ward, esta é a sua casa.
Her şeyden öte, yuva kalbinin olduğu yerdir.
Afinal, a casa da gente é onde está o coração.
Her şeyden öte, açık konuşalım...
Afinal, sejamos francos...
Bir kadın, kocasını her şeyden öte sever ama erkek için, iş her zaman daha öndedir.
A mulher ama o seu marido acima de tudo, mas para ele, o mais importante é o trabalho.
Doğru. Her şeyden öte iklimden sanırım.
É verdade, mas é sobretudo devido ao clima.
Ve her şeyden öte, James Kirk'ü öldürmek istedi, bir zamanlar onu seven bir erkeği.
E, sobretudo, ela queria assassinar o James Kirk, um homem que já a tinha amado.
Her şeyden öte... biz, hepimiz bilinmeyenden korkuyoruz.
Afinal de contas todos temos medo do desconhecido.
Her şeyden öte, sanırım bu bizim son oyunumuz.
Afinal, isto talvez seja o nosso último jogo.
Her şeyden öte çok korkunçtu.
Além disso, foi horrível.
her şeyden öte, benim ismim koma anlamına geliyor.
Para a maioria de vós, o meu nome significa "coma".
Her şeyden öte orası benim köşem.
Afinal de contas, é o meu cantinho.
Ama her şeyden öte beni rahatsız eden şey parfümünüzün kokusu. Ne kadar hafif olursa olsun 3.59 dolarlık puromun aromasıyla yarışabilir. Puromu da şu saniye içinde söndürebilirim.
Mas o que eu gosto menos... é do seu perfume, mesmo que discreto... competindo com o aroma do meu charuto fino e caro... o qual vou apagar... se seu formato fálico ofender sua sensibilidade.
Her şeyden öte...
Mas ao fim e ao cabo...
Pardon. "... kanıtlanamamış kanıtlarımızdan öte savunmanın hedefi, her şeyden öte, sizin sağduyunuzdur mantıklı insanın gerçeği belirleme bilgeliğidir. "
Perdão. "... as provas irrefutáveis, a defesa vai apelar, mais do que tudo, ao vosso senso comum, à sabedoria de pessoas equilibradas. "
Bunu yerine getirmek üzere o odaya düşünmeye giderken hukuk sistemimizin her şeyden öte zayıfı korumak üzere tasarlandığını hatırlayın.
E como tal, quando voltarem para aquela sala para deliberar, lembrem-se que o nosso sistema de jurisprudência, mais do que outra coisa, está concebido para proteger os fracos.
- Her şeyden öte şiiri severim.
E amor e poesia acima de tudo.
Her şeyden öte, Bay Büyük artık benimle beraberdi.
Afinal de contas, o Mr. Big agora estava comigo.
Her şeyden öte, aşkı seviyorum.
Mas acima de tudo, amo amar.
Her şeyden öte bu senin ilk aşkın.
Afinal, é o teu primeiro amor.
Her şeyden öte, çok tatlı bir kız.
No fundo, é uma miúda amorosa.
Her şeyden öte Raven, O senin...
Afinal, Raven, ela é tua...
Her şeyden öte, kardeşim öldü ve onu sen öldürdün.
E acima de tudo, o meu irmão morreu e foste tu.
Her şeyden öte, senin kör olmanı istemeyiz.
Não queremos que, ainda por cima, fique cega.
Her şeyden öte, bir işim var...
O melhor é o meu emprego.
Her şeyden öte sizi ben çizdim değil mi?
Afinal, fui eu que vos desenhei, não fui?
Her şeyden öte arkadaşlıkla ilgili.
Em... realidade é mais amizade que outra coisa. De verdade?
Bizi sıcaklıkla karşıladığınız, ve her şeyden öte... inşa ettiğini kilise için.
Agradecemos de coração pela sua generosa acolhida e acima de tudo, pela linda capela.
Her şeyden öte, siz de onun hastalığının kurbanı oldunuz.
Depois de tudo, acredito que você foi vítima da sua doença.
Ama her şeyden öte, çocuklarımı çok özlüyorum.
Acima de tudo, sinto falta dos meus filhos.
Her şeyden öte yapmanızı istediğim şeyleri sorgusuz sualsiz yapın.
Acima de tudo façam o que eu pedir, sem perguntas.
Her şeyden öte, artık bizden birisiniz ve umarım kapımızın her zaman size açık olduğunu biliyorsunuzdur.
Apesar de tudo, és um de nós, e espero que saibas que serás sempre bem vindo aqui.
Her şeyden öte, kısa bir süredir buradayız.
No final das contas, estamos aqui por pouco tempo.
Her şeyden öte ben bir erkek sayılırım.
Por detrás de tudo isto, sou praticamente um homem.
Her şeyden öte bir şey.
Algo mais. - Pode devolver-me a faca?
Ve her şeyden öte, daha çok nefret ettiği biri var.
E, ao fim e ao cabo, existe alguém que ele detesta ainda mais.
Her şeyden öte, asla zayıflık göstermemelisin.
Acima de tudo... Nunca deve mostrar fraqueza.
Her şeyden öte...
Mas a maioria de tudo...
Ama her şeyden öte...
Leonida!
Her şeyden öte aklınızı yitirirsiniz.
Tudo o resto fora do pensamento.
- Öyleyse sorun kendinize, insandan, her şeyden öte, en çok korktuğunuz şey nedir'?
- Então pergunta-te : O que é...? Mais do que os homens.
Her şeyden de öte, burası banka.
No final de contas, isto é um Banco.
Düşünüyorum da her şeyden de öte, Knicks aşkımı hak etmemişti.
Acho, que os Nicks não mereciam o meu amor, para começar.
Her şeyden çok öte
Mas quero-te ainda mais Por causa disso

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]