Exception traduction Turc
2,356 traduction parallèle
All the frozen entrees are gone, with the exception of this?
Bunun dışındaki tüm donmuş yemekler gitmiş.
Thanks. with the exception of yourself.
— teşekkür ederim —... bir şekilde değişmiş olabileceği. Senin dışında tabii.
She is but she makes an exception for black dudes.
Evet ama zenciler için istisnalar yapıyormuş meğer.
- An exception then.
- O zaman bir ayrıcalık tanıyalım.
Your exception is noted, counselor. Sit down.
İtirazınız zapta geçti Avukat Hanım, oturun.
With the exception of the first shooting, the killer chose isolated targets, minimizing his exposure.
Görünme riskini en aza indirdi.
I'm a trustee. Make an exception.
Ama Sir Henry, bayanlar buradan daha içeri giremezler.
Thierry's documentary was shaping up to be the authentic inside story of the birth of a movement starring the biggest figures in the street art world... with one exception.
Sokak sanatı dünyasının önde gelen isimlerinin başrollerde olmasıyla tabii. Yalnız bir istisna vardı.
Most challenging of all, when in the margrave's presence, a lady must always, without exception, speak in rhyming dactylic tetrameter.
En önemlisi ve en zoru da Uçbeyi'nin karşısında istinasız her kadın kafiyeli, bir uzun iki kısa ölçülü, 4 vezinli mısralar şeklinde konuşmalıdır.
You're the exception that proves the rule.
Tek istisnasın sen.
- An exception to the rules.
- Kurallarımın bir istisnası.
That may be the exception.
Bir istisna olabilir.
I thinking that they made an exception in this case.
- Ne düşünüyorsun? Bu sefer bir istisna yaptıklarını.
Make an exception.
Bir istisna yap.
Masa and I are no exception
Masa ve ben de istisna değiliz.
But, with you, I'm making an exception.
Ama senin için bir istisna yapacağım.
Please make an exception.
- Lütfen, bir istisna yapın.
Please make an exception.
- Lütfen, bir ayrıcalık tanıyın..
If those lousy Akaishi farmers disobey you, my Lord... you should behead them all, without a single exception.
Eğer, bu berbat Akaishi çiftçileri efendime itaatsizlik ediyorsa, istisnasız hepsini idam etmelisiniz.
There is an exception to spousal privilege.
Eş dokunulmazlığına bir istisna var.
The only exception is schoolwork.
Tek istisna ödevlerin içindi.
... happened to work out, but she's the skanky exception, not the skanky rule.
Ama o istisnai bir yosma ve kaideyi bozmaz.
But all great films, without exception, contain an important element- - a "no reason".
Ancak istisnasız her büyük prodüksiyon çok önemli bir miktarda "sebebi olmayan" şeyler içerir.
But I also feel compelled to take exception to the idea that there's nothing serious about what I can do with this.
- Teşekkürler, Mimi hala. Ama bu alanda ciddi hiçbir şey yapamayacağım görüşünde olanlarla kesinlikle aynı görüşte değilim.
But consider me the incorruptible exception.
Tut ki ben de rüşvet yemeyen istisnayım.
Hey, Peter with the exception of who you are I haven't been able to verify anything you've said to me.
Peter. Kim olduğun hariç bana söylediğin her şeyi doğruladım.
Everything charred Virtually beyond recognition... With one incredible exception.
Her şey kömür olmuş neredeyse tanınmaz hale gelmişti mükemmel bir istisnanın dışında.
Do you take those? - Well, this isn't Love Line, Brooke, but I think for this caller I can make an exception.
Bu program Loveline değil, Brooke ama sanırım senin için bir istisnada bulunabilirim.
- You have to make an exception...
- Biliyorum ; ama bu istisnai bir -
To quote, "With the possible exception of 5th Ward Weebie's " new bounce classic, Fuck Katrina, " McAlary has, with his four-song offering,
Alıntı : " 5th Ward Weebie'nin yeni Bounce klasiği Fuck Katrina'yı saymazsak McAlary dört şarkılık albümüyle kasırgadan beri yapılmış en harika siyasi hicvi yayınladı.
No, we realize it's a little unorthodox And we really appreciate you making the exception.
Bunun alışılmışın dışında bir şey olduğunun farkındayız ve bize istisna gösterdiğiniz için teşekkür ederiz.
You make an exception!
- Bir ayrıcalık yapabilirsin!
I might make an exception once, not twice.
Bir ayrıcalık yapabilirim ama iki tane olmaz.
- Make an exception.
- Bir ayrıcalık yap!
Not my type, but I would make an exception.
Tipim değil. Ama bir istisna yaparız.
Being a Jew, I generally don't give Christmas gifts... but considering how much you care about the holiday, I figured I'd make an exception.
Musevi olduğum için, Noel hediyesi pek vermem ama bu bayrama verdiğin önemi göz önünde bulundurarak, bir istisna yapmaya karar verdim.
# The only exception #
* Tek istisnasın *
# You are the only exception #
* Tek istisna sensin *
# The only exception #
* Tek istisna *
Well, clearly, you're an exception.
Belli ki siz bir istisnasınız.
Uh, yes, I completely agree, with the following colossal exception.
Şimdi sıralayacağım birçok istisna ile birlikte, sana kesinlikle katılıyorum.
And this time is no exception.
Bu bir istisna değil.
The lotus leaf coating looks set to be no exception.
Lotus yaprağı kaplamasının istisnası yok gibi.
You might wanna make an exception in his case.
Onun için bir ayrıcalık yapabilirsin.
Exception.
İstisna.
- Exception. I get it.
Ve tabii, istisna, anladım.
I am asking you to make an exception and let this man see his daughter before he dies.
Bu adamın ölmeden önce kızını görmesi için bir istisna yapmanızı istiyorum.
The warden will make an exception if she gets here soon.
Hapishane müdürü eğer gelirse bir istisna yapacak yakında gelirse.
With the odd exception.
Tuhaf istisnalarla
With the obvious exception of the condemned.
Son yemek geliyor.
- Exception.
- İstisna.
exceptional 32
except 945
except me 168
except you 292
except for you 175
except one 86
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except 945
except me 168
except you 292
except for you 175
except one 86
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89