English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / He wants to talk

He wants to talk traduction Turc

1,057 traduction parallèle
He wants to talk to you.
Sizinle konuşmak istiyor.
Boss, he says he wants to talk to you at once.
Patron, hemen senle konuşmak istiyormuş.
We can't talk to him unless he wants to talk to us.
Onunla, kendisi istemeden konuşamayız.
He wants to talk to him.
Santralden, biri şaka yapıyor. Onunla konuşmak istiyor.
- He wants to talk to me.
- Benimle konuşmak istiyor.
He wants to talk to you.
Seninle konuşmak istiyor.
He wants to talk to you.
Konuşmak istiyormuş.
You know, Grossman's coming over, and he wants to talk about some things.
Biliyorsun Grossman gelecek. Konuşacağı bir şeyler varmış.
Looks like he wants to talk.
- Konuşmak istiyorlar, sanırım.
I'm with Gerard, he wants to talk to you.
Gérard yanımda, sizinle konuşmak istiyor. Çok endişeli.
Kobotoke's Yojimbo says he wants to talk to you, sir!
Kobotoke'nin koruması, sizinle konuşmak istediğini söylüyor, efendim!
He wants to talk.
Konuşmak istiyor.
Yes. He wants to talk to the Doctor.
- Doktorla konuşmak istiyor.
He wants to talk to you.
Senle konuşmak istiyor.
He wants to talk to you about something so I wanted to make sure you'd be home and wait up for him, will you?
Ne zaman geleceğini bilmiyorum ama yatmadan onu beklemeni istiyordum. Önemli bir karar verdi bu akşam.
My friend's name is Curt and he wants to talk to you, baby.
Arkadaşım Curt seninle konuşmak istiyor, bebek.
He wants to talk to me about somethin'.
Bir şey hakkında konuşmak istiyor.
- No, he wants to talk to the waiter.
- Hayır, garsonla konuşmak istiyor.
- He wants to talk to you.
- Seninle konuşmak istiyor.
Mr. Antwan is here, he wants to talk to you.
Bay Antwan burada, sizinle konuşmak istiyor.
He wants to talk to you.
- Seninle konuşmak istiyor.
He wants to talk to me about a job.
Benimle bir iş hakkında konuşmak istiyor.
- Apparently he wants to talk to us.
- Bizimle konuşmak istiyor.
In The Hague. He wants to talk to you
Seninle konuşmak istiyor.
Laurie, dear, he wants to talk to you.
Laurie, tatlım, seninle konuşmak istiyor.
He wants to talk to you.
Seninle konuşacak.
He wants to talk to you.
Seninle görüşmek istiyor.
I don't think he wants to talk to anyone.
Kimseyle konuşmak istediğini sanmıyorum.
Now you tell the Senator, if he wants to talk to me, he can just give me a call, all right?
Şimdi git... senatöre söyle, benimle konuşmak istiyorsa... beni arayabilir, tamam mı?
Phil, he wants to talk to you.
Phil, seninle konuşmak istiyor.
The head cop's on the box and he wants to talk to you.
Polisleri başı bağlantıda ve sizinle konuşmak istiyor! Pekala!
He's throwing a weekend party and he wants to talk to me.
Bir hafta sonu partisi veriyor ve benimle görüşmek istiyor.
And once a week I have lunch with President Somoza to discuss security measures against the Sandinista insurgents, and all he wants to talk about is Miss Panama.
Haftada bir kez, Sandinista isyancılarına karşı alınan güvenlik önlemlerini konuşmak için Başkan'la ile yemek yeriz. Ama o hep Bayan Panama'dan söz eder.
Sergeant Taggart is here, he wants to talk to you.
Çavuş Taggart burada, seninle konuşmak istiyor.
He wants to talk to you.
- Benimle mi? Ben istemiyorum.
He wants to talk to you. I'll see you on Arrakis.
Sizinle konuşmak istiyor.
Travis is your real dad and... He wants to talk to you.
Travis senin gerçek baban ve seninle konuşmak istiyor.
Ian, it's Eton-Hogg. He wants to talk to you.
Ian, Eton-Hogg telefonda, seninle konuşmak istiyor
Mr. Helpmann is here, and he wants to talk to you.
Bay Helpmann burada ve seninle konuşmak istiyor.
I'm here with your husband, and he wants to talk to you.
Kocan yanımda, seninle konuşmak istiyor.
He wants to talk to me alone.
Benimle yalnız konuşacakmış.
But he wants to talk only to you.
Ama sadece seninle baş başa konuşmak istiyor.
AND I SAW THIS TANK DRIVE UP AND ONE OF DINSDALE'S BOYS GETS OUT AND HE COMES UP, ALL NICE AND FRIENDLY LIKE AND SAYS DINSDALE WANTS TO HAVE A TALK WITH ME.
Dinsdale'in adamlarından biri çıktı kibar ve dostça bana doğru geldi ve Dinsdale'in benimle konuşmak istediğini söyledi.
He wants to listen to delicate talk on loftier subjects.
Daha ulvi konularda hoş konuşmalar dinlemek istiyor.
Your husband wants you to talk to him, don't he?
Kocan onunla konuşmanı istiyor değil mi?
I'll talk to him. By the way, he wants to see you.
Bu arada, seni görmek istiyor.
If he wants, I'll talk to him.
İsterse onunla konuşurum.
He wants to meet me alone, to talk me into goin'on the air.
Benimle buluşmak istiyor, yayına çıkmak konusunda konuşacağız.
- He just wants to talk to Felix.
- Felix'le konuşmak istiyor.
Dr Ludlow has something he wants to talk to you about.
Dr. Ludlow'un seninle konuşmak istediği bir şey var Carla.
Yeah, well, if my brother wants to talk to me, he can call me on the phone.
Söyle abime eğer benimle konuşmak istiyorsa, Telefon açsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]