Not you too traduction Turc
5,025 traduction parallèle
Not you too, Emma!
Yapma, Emma!
So, you do not feel too miserable.
Mutsuz olmanıda istemiyorum.
You know it too childish request infantile is not it?
Bu istediğin çok çocukça, biliyorsun değilmi?
You can play but not too hard, okay?
Eğlenebilirsin ama fazla değil, tamam mı?
They're making too much noise, and you're not doing anything.
- Çok ses yapıyorlar ve sen hiçbir şey yapmıyorsun.
♪ You've not been flattened too
Ezilmemişsin de
♪ And you've not been flattened too?
Düzleşmemişsin de daha
Look, you know, it's not too late to hand the op over to us, you know.
Bak, operasyonu bize devretmek için çok geç değil.
You're not doing too badly.
Çok kötü gitmiyorsun.
Do you really believe that anybody in a serious public policy position in their heart of hearts or even in their most closeted meetings says to each other, "Hey, guys, let's not get too upset about this"?
Ciddi bir kamu yanlısı politika pozisyonunda birinin içten içe hatta en kapalı buluşmalarında birbirlerine "Millet, buna üzülmeyelim hadi" dediğine gerçekten de inanıyor musunuz?
I hope I did not take you too much by surprise, but sometimes your queen awakens with a need to look upon her lovelies.
Umarım sizi çok fazla şaşırtmamışımdır. Bazen kraliçeniz güne sevdiği insanları görme ihtiyacıyla uyanıyor.
Natalie, she persuaded your father to read at our benefit and he's not too thrilled about it... and I think he misses you.
Natalie, babanı kendi iyiliği için taslağı okuması konusunda ikna etti ama o bu konuda pek heyecanlı değil. Ve sanırım seni özlüyor.
Who is the one who always says you have to go with your gut and not think about things too much?
Sürekli "Önsezilerine güven, gerisini fazla düşünme," diyen kim acaba?
It may be too late for us... for me... but not for you.
Bizim için, benim için çok geç olabilir ama sizin için değil.
If you're not too busy there, I wanted to hire you back for a couple of weeks.
Şayet çok meşgul değilsen, seni birkaç haftalığına tutmak istiyordum.
- Love you, Fletcher! I love you, too, but I'm not getting arrested for you.
Ben de seni seviyorum ama senin için tutuklanmayacağım.
You know, I'm not too old to whoop yo ass if you start laughin', yeah?
Gülmeye başlarsan kıçına tekmeyi basacak kadar genç olduğumu biliyorsun, değil mi?
We know you're not too good for Chelsea.
Senin Chelsea için yeterince iyi olmadığını biliyoruz hepimiz.
- Too young to die. - I'm not afraid of you.
- Senden korkmuyorum.
He wants you close, but not too close.
Seni yakınında istiyor ama aşırı da değil.
You'd be better off calming down and not getting too worked up, Ben.
Sakinleşsen iyi olur evlat. Bu kadar uğraşmana da gerek yok.
You are not going to bury me too.
Beni de gömemeyeceksin.
Mr. President, sir, one thing I have learned is that life is just too damn short not to have a cookie when you want one.
Başkan Efendim, öğrendiğim tek şey varsa o da ; Hayat, istediğin anda kurabiye yememek için çok kısa.
You know it's not for me. It's for my friend. She was too emabarrased to come here herself, so.
Bilirsiniz işte bu benim için degil bir arkadaş için.
Well, I'm not doing it unless you do it, too.
Sen de onu bakmadıkça ben de bakmayacağım.
If you're not too busy.
- Tabi eğer çok meşgul değilsen.
Not too nicely, though, you were in here doing your little MMA style tango with the Soames brothers.
Pek hoş olmasada, burada MMA stili tango yapıyormuşsun... -... ruh kardeşlerinle.
You're not going to start with that "tired old man" routine in this house, too.
Bu evde de "yaşlı yorgun adam" rutinine başlama.
I guess he's too old to be dangerous, not too old to be too dangerous, either, if you know what I mean.
Bence tehlikeli biri olmak için çok yaşlı ama çok tehlikeli biri olmak için çok yaşlı değil. Bilmem anlatabildim mi?
- I'm too big for this. - You're not too big.
Bu işte çok büyüğüm.
That. too. is not you?
Bu? Bu da mi senin değil?
It's not too safe to walk out in the woods all by yourself, you know?
Disarisi pek güvenli degil ormanda yalniz basina yürümen falan?
You know what? The best thing to do is just not think about it too hard.
Bence en iyisi çok ciddi düşünmemektir.
Not too far from where you live.
Evden çok uzakta değil.
It's not too late for you to come.
- Gelmen için çok geç değil.
I would not get too near if I were you.
Senin oldu bana çok yakın olsun istiyorum.
You can not ask for a delay of rent too long
Kira için daha fazla süre isteme.
Not too late. Thank you.
- Teşekkür ederim.
Are you sure it's not too much, though?
bunun fazla olmadığından emin misin? - Hayır!
In the meantime, I just need you to sit tight and not get too excitable, okay?
Bu arada, senden sakin olmanı, çok telaş yapmamanı istiyorum, tamam mı?
Why can not you see me too simple?
Neden beni çok basit göremiyorum?
Sure, she used to work up at the house too, do you not remember that either?
Elbette, o da evde çalışırdı, bunu da mı hatırlamıyorsunuz?
You're not too lonely?
Yalnız falan değilsin ya?
WHEN YOU SAY THAT YOU'RE LEAVING EVERYTHING BEHIND, THAT YOU'RE NOT COMING BACK... ARE YOU LEAVING ELISABETH, TOO?
Her şeyi arkanda bıraktığını bir daha geri dönmeyeceğini söylerken Elisabeth'i de mi buna dahil ediyorsun?
GARY, ARE YOU SURE YOU'RE NOT TOO DEPRESSED?
Gary, canının çok sıkkın olmadığından emin misin?
You don't know about germs on fingers and it's just too soon. I'm not gonna tell you again.
Bulaşabilecek mikroplardan haberin yok ve bunun için henüz çok erken.
My office is not too far from your apartment... if you know what I mean.
Ofisim dairenden çok uzakta değil ne demek isteğimi biliyorsun.
My past is falsity means you too is not real, right?
Geçmişimin yanlışlığı senin de gerçek olmadığın anlamına gelir, değil mi?
- That it's not too late for you. - Come on!
Bunun için çok geç değil.
How do you know he's not planning on killing you too?
Seni de öldürmeyeceğini nereden biliyorsun?
If you will find a little house for us, somewhere by your beloved River Thames, but not too far from London Town, with good, solid, wooden floors, nice bright light for you to work by... then I will buy the lease.
Bize sevgili Thames Nehri yakınlarında küçük bir ev bulursan ama Londra merkezinden çok uzakta olmasın sağlam, ahşap zemini, çalışman için parlak ışığı olursa kira kontratını imzalarım.
not yours 613
not you 2896
not you again 24
not your business 22
not your husband 16
not your mother 22
not your fault 82
not your wife 16
not your 16
not your family 17
not you 2896
not you again 24
not your business 22
not your husband 16
not your mother 22
not your fault 82
not your wife 16
not your 16
not your family 17
not you and me 17
not your father 29
not you as well 16
not your type 21
not your problem 27
not your concern 28
not you guys 26
you too 3331
you took your time 70
you took everything from me 17
not your father 29
not you as well 16
not your type 21
not your problem 27
not your concern 28
not you guys 26
you too 3331
you took your time 70
you took everything from me 17
you took 32
you took an oath 26
you took it 81
toodles 51
took 50
tools 50
toot 118
tool 40
tooth 35
tootsie 25
you took an oath 26
you took it 81
toodles 51
took 50
tools 50
toot 118
tool 40
tooth 35
tootsie 25
tookie 23
toots 144
toodle 90
toothbrush 49
toothless 265
too much 521
too sweet 17
took you long enough 124
too low 22
too late 1299
toots 144
toodle 90
toothbrush 49
toothless 265
too much 521
too sweet 17
took you long enough 124
too low 22
too late 1299
too long 209
too small 58
toothpaste 44
too big 68
too soon 255
too bad 1185
too much work 29
took off 44
took me 32
too soft 22
too small 58
toothpaste 44
too big 68
too soon 255
too bad 1185
too much work 29
took off 44
took me 32
too soft 22