English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bana bir iyilik yapın

Bana bir iyilik yapın traduction Anglais

588 traduction parallèle
Bu akşam bana bir iyilik yapın ve beni Bayan Anton'un yanına oturtun.
Tonight I want you to be very kind and put me next to Mrs. Anton.
Bakın doktor, lütfen bana bir iyilik yapın.
You know, Doctor, please give me a chance.
Bay Keats, bana bir iyilik yapın, Cora'ya söyleyin...
Mr. Keats, do me a favor and tell Cora...
Hey, onu içeri tıkarsanız bana bir iyilik yapın, tamam mı?
Hey, if you send him up, do me a favor, will ya?
O zaman bana bir iyilik yapın lütfen.
In that case, do me this favour, please
Bana bir iyilik yapın ve kaygılanmayı bırakın.
Do me a favour, and stop worrying.
Bana bir iyilik yapın, Bay Cohen.
Look, Mr. Cohen, do me a favor, huh?
Öyleyse bana bir iyilik yapın!
- This is unbelievable.
Niyetinizi takdir ediyorum ama bana bir iyilik yapın ve bu işi kendi kendinize yapın.
I admire your intention but do me a favor and be saintly on your own.
Bana bir iyilik yapın.
Do me a favour.
Bana bir iyilik yapın.
So do me that favor.
Ama lütfen, bana bir iyilik yapın "Majesteleri" deyin.
But please, do me a favor and call her "Your Majesty".
Bana bir iyilik yapın olur mu?
Do me a favour, will ya?
Bana bir iyilik yapın. 3 aylık hamileyim sürekli midem bulanıyor. Kocamda para çok.
My husband's got the money.
Bana bir iyilik yapın.
Do me a favor.
Ama öldükten sonra, lütfen bana bir iyilik yapın.
But after I've died, please do a favour for me.
Kendinize, ailenize ve bana bir iyilik yapın :
Do yourself, do your family, do me a favor :
Restif, bana bir iyilik yapın.
Restif, do me a favour.
Bayan bana bir iyilik yapın.
I'll take it. Miss, do me a favor.
Bana bir iyilik yapın, işiniz bitince etrafı temizleyin.
Do me a favor, will ya kids? When you're finished doing what you're doing, just clean it up.
Şimdi bana bir iyilik yapın.
NOW, DO ME A FAVOR.
- Bana bir iyilik yapın.
- Please.
Bana bir iyilik yapın ve arkadaşımı rahatsız etmeyin, çok yorgun.
Thank you, and do me a favor. Don't disturb my friend.
Bana bir iyilik yapıp onu başka bir yerden alır mısınız?
Do me a favor, will you? Buy it somewhere else.
Bana bir iyilik yapıp yalnız bırakır mısınız?
Look, will you do me a favour and leave me alone?
Bana bir iyilik yap. Adamlarını topla ve git buradan.
You take your boys and go.
Bana bir iyilik yap. Silahını çıkar.
Do me a favor... take off your gun.
Sky, fazla ısrarcı olmak istemem, ama kendine bir iyilik yap. Şu peynirli keki bitir. Bana müteşekkir olacaksın.
Sky, don't think I am a pest, but do yourself a favour - eat this last little bite of cheesecake.
Bana değilse bile, kendinize bir iyilik yapın.
If not as a favour to me, a favour to yourselves.
Bana bir iyilik yap ve bu sefer o şişko parmaklarını teraziye bastırma.
Do me a favor, keep your big fat thumbs off the scale this time.
Dennis, bana bir iyilik yapıp o şeyden alır mısın?
Dennis, will you do me a favour and get me some of that stuff?
Dinle... bana bir iyilik yapın.
Let's make a pact.
Bana bir iyilik yapın ve Avusturya'yı terk edin.
Leave Austria.
Bana bir iyilik yapıp uğramasını söyler misiniz?
Why? Do me a favor and ask him to stop by.
Bana bir iyilik yap ve lütfen ona kıyafet giyip giymediklerini ya da mızrak taşıyıp taşımadıklarını sorma.
Well, do me a favor and please don't ask him any ignorant questions like do they wear clothes and carry spears.
Bana bir iyilik yap da içeridekiler içecek bir şey istiyorlar mı diye sor! Belki de senin genç ve yabancı karın skandal karşısında şok olmuştur?
Go and ask the gentlemen if they would like a drink your wife is young and foreign
Robin Hood hırsızmış aldıklarını hep dağıtmış... hayırseverlik iyidir, biraz da bana iyilik yapın bir iki cebe giriverin... bir iki cebe giriverin...
♪ Robin Hood, what a crook : Gave away what he took ♪ Charity's fine, subscribe to mine Get out and pick a pocket or two
Bana bir iyilik yapıp ve bu saygı değer gazeteyi sobamda yakar mısın?
Would you do me a favor and give this honorable incineration in my stove?
Bana bir iyilik yapıp onları kodese atar mısınız?
Will you do me a favour and put'em behind bars?
Bana bir iyilik yapıp o at üzerine 10 dolar yatırır mısın?
Could you do me a favor and put $ 10 on her?
- Bana bir iyilik yapıp, şunlara bakar mısın?
- Do me a favor and take a look at these.
Bana bir iyilik yapın.
As a personal favor.
Bizim için yaptıklarına müteşekkiriz ama bana bir iyilik yapıp buradan çıkar mısın?
– Yes. Look. I appreciate everything you've done for us, but would you do me a favor and get out of here?
Neden kendine bir iyilik yapıp, onu neden aradığını söylemiyorsun bana.
Why don't you do yourself a favor and tell me what you want him for.
Bana bir iyilik yap ve arkadaşlarına da aynısını söyle.
Well, and tell your friends to do the same thing.
Bana bir iyilik yapıp üç dakikalığına uğrar mısın?
Will you do me a favor, and come up for three minutes?
Bana bir iyilik yapıp bunları dışarıdaki mavi Civic'in ön koltuğuna atar mısın?
Could you do me a favour and toss these in the blue Civic out in front?
Bana bir iyilik yapıp, bu kağıt parçasını imzalar mısın lütfen?
Do you want to do me a favour and sign this piece of paper for me?
Bana bir iyilik yap ve şu gözü yaşlı güzel kadın saçmalıklarını kes.
Do me a favor and stop all this crap about beautiful women in tears?
Arkadaşlığımızın kalan son parçasını kurtarmak istiyorsan bana bir iyilik yap.
If you want to salvage our last shred of friendship, do me this favor.
Merak ediyorum da bana büyük bir iyilik yapıp kalkma olasılığını değerlendirebilir misin?
I wonder if you'd do me the very great kindness of considering the possibility of waking up?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]