English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bir şeyler var

Bir şeyler var traduction Anglais

7,633 traduction parallèle
Sende özel bir şeyler var Frank.
There's something special about you, Frank.
Bu işte başka bir şeyler var. Peşini bırakamam.
There is more here and I can't give up on it now.
- İlginç bir şeyler var mı bari?
- Anything interesting so far?
Cornelia, Phillip'in sana anlatmak istediği bir şeyler var.
Cornelia, there's something Phillip wants to tell you.
Güzel bir şeyler var mı?
Anything good on?
Üzerinde keskin bir şeyler var mı?
You have any sharp edges on you?
Onda yanlış bir şeyler var John.
There's something off about him, John.
Ciddi bir şeyler var mı?
Anything serious?
Reçeten varsa yine de elimde daha güçlü bir şeyler var.
Oh, I do have something a little stronger, though, if you've got the, uh, scrip.
Bir şeyler var.
Something's wrong.
Rachel ve Sam arasında kesinlikle bir şeyler var, Çünkü onlar birlikte takılıyorlar ve öpüştüler, ama bu Sue'nun onu hipnotize etmesiyle de ilgili olabilir.
Something's definitely going on between Rachel and Sam,'cause, like, they were hanging out and they kissed, but it could have something to do with Sue hypnotizing him.
Daly evinde yolunda olmayan bir şeyler var.
Something's not right in the Daly house.
Selam dostum. İlave protein için önereceğin bir şeyler var mı?
Hey man, do you, uh, know of any protein supplements that you like?
# Kullanabileceğin bir şeyler var #
♪ There's something you can use ♪
Ama yolunda gitmeyen bir şeyler var.
It just doesn't feel right.
Numaralar konusunda yolunda gitmeyen bir şeyler var demişti.
He said something didn't feel right...
Bu dosyaya bakıyorum ve tanıdık gelen bir şeyler var.
I keep looking at this file, and...
Yanlış bir şeyler var.
Something's wrong.
Başkanla ilgili garip bir şeyler var.
Something weird is going on with the president.
Bomba olayında sakladığın bir şeyler var.
There's something that you're hiding about this bomb situation.
Kulüple ilgili bir şeyler var.
Something about the nightclub.
- Sana diyorum, ters bir şeyler var.
I am telling you, something is wrong.
Seninle yemeğe çıktım çünkü sende farklı olan bir şeyler var.
I went out with you because... there's something different about you.
Kimmy Schmidt, belli ki içinde baskılanmış bir şeyler var ve hiç sağlıklı değil, Titus için!
Kimmy Schmidt, you are clearly repressing some stuff, and it is very unhealthy... for Titus!
Herhangi bir şeyler var mı?
You got any stuff?
- Bilmediği bir şeyler var ki o bilgi de yardım gelene kadar bizi hayatta tutacak.
- Well, he doesn't know everything, and that's the only thing keeping us alive until help arrives.
İlginç bir şeyler var mı? Evet, az önce Rick'in VA doktorunun ev adresini buldum.
Yeah, just found the home address for Rick's VA Doctor.
- Ayrıca bak bakalım onda dikkate değer bir şeyler var mı?
And see if you can dig up anything interesting on him.
Ters bir şeyler var.
Something's wrong.
Efendim bottan gelen yardım çağrısıyla ilgili bir şeyler var.
Sir, something's happening with the S.O.S. signal from the boat.
Sende yanlış olan bir şeyler var.
There's something wrong with you.
Ben de yanlış olan bir şeyler var.
There's something very wrong with me.
TV, bir şeyler empoze etmeye ya da diğer programları alt etmeye çalıştığında ya da var olduğu için gurur veya utanç duyduğunda amacından sapar.
TV defeats it's own purpose when it's pushing an agenda, or trying to defeat other TV or being proud or ashamed of itself for existing.
Evet, zor şeyler atlatmaya çalışan bir arkadaşım var.
Yeah, I got a friend going through some stuff.
Aklında bir şeyler mi var, Brock?
You got something on your mind, Brock?
Hakkında hiç bir şey bilmediğim şeyler ve yüksek sesle söyleyemeyeceğin şeyler var.
There are things that I can't know about, things that you can't say out loud.
Anlaşma demişken ödeme yapmana daha birkaç hafta var, biliyorum ama bir abilik yapıp bugünden bir şeyler verir misin diyecektim.
Now, on the subject of our arrangement. I know it's a few more weeks until the next payment, but I was hoping you'd be white enough to advance me the money today.
Bakalım bir şeyler bilen birileri var mı?
See if anybody know anything.
Ters giden bir şeyler mi var?
Something wrong?
Var öyle bir şeyler.
I have some.
Ben senin için bir şeyler yapmayı beklerken senin de benim için yapabileceğin bir şey var.
So, while I'm waiting to do something for you, there's a little something that you can do for me.
"Cehenneme kadar yolun var" tarzında bir şeyler.
Some variation on "Go To Hell."
Elinde var mı bir şeyler?
You holding?
Meteorun Şeytan ile direkt bağlantısı var. Oğlum Şeytan'ın elinde bu konuda bir şeyler yapmalıyım.
That meteor is directly connected to the Devil, and the Devil has my son, so this is something I have to do.
- Bir şeyler icat ettiğim bir işim var.
I have a business inventing things.
Sana kızgın ve içimde sana kötü şeyler yapacakmış gibi bir his var.
She's mad at you, and I had a feeling she was gonna do something to hurt you.
Tatlı şeyler ve bir keresinde de hamur işi yemişlerdi. Bir süredir kömürleri var.
Sweet-like, and mealy once they've been in the coals a while.
Bir şeyler yapma şansımız var.
Just follow me.
Herşeyi atacaksanız bunun ne anlamı var. Eğer bir şeyler hatırlamıyorsan?
But what's the point of anything if you don't keep anything, if you don't remember things?
Sizinle konuşmak istediğim şeyler, o her zaman... çok çalışırdı ve iyi bir ev hayatı var.
Well, that's all I would need you to talk about, that he, uh... that he always tried hard, that, uh, he has a good home life.
Adım Fish Mooney. Saygısızlık etmek istemem ama iyi bir çalışma ilişkimiz olması için değişmesi gereken şeyler var.
My name is Fish Mooney, and with all due respect, for you and I to have a... good working relationship, there's some things that need to change.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]