Gitmek zorundayız traduction Anglais
1,189 traduction parallèle
- Gitmek zorundayız!
- We've got to go!
Gitmek zorundayız.
We have to leave.
Gitmek zorundayız.
We have to go.
Gitmek zorundayız!
Chuck! Chuck!
Hayır, Gil! - Gitmek zorundayız!
No, Gil!
- Hemen gitmek zorundayız.
Hey, hold it!
Yani, kendimiz gitmek zorundayız.
Which means we have to go in ourselves.
Doktor ve ben Arizona'ya gitmek zorundayız.
The Doctor and I must make our way to Arizona.
- Amphipolis'e gitmek zorundayız.
If Ares... We have to go to Amphipolis.
Anlayacağın, buradan gitmek zorundayız.
So we have to move.
Şimdi Lerner Havaalanına gitmek zorundayız!
We need to get to Lerner Airfield now!
Neden gitmek zorundayız?
Why do we have to leave?
Geri gitmek zorundayız.
We have to go back.
Gitmek zorundayız.
- I Releases. One must leave.
Sadece lütfen beni dinle.Bir dakika boyunca bunu durdur, biz, buradan gitmek zorundayız
Just listen to me please. Stop this for a minute, we have to go from here
- Lara, hemen gitmek zorundayız.
- Lara, we need to leave now!
- Evet, gitmek zorundayız, Bay Garrison.
- Yes, I have to go now.
Buradan gitmek zorundayız.
We gotta get outta here.
Gitmek zorundayız!
We got to go!
Görünüşe göre, zor olan yoldan gitmek zorundayız.
Looks like we're going to have to do this the hard way.
- Gitmek zorundayız.
We have to go.
Gitmek zorundayız.
We gotta go.
Zeyna, Furyler'in tapınağına gitmek zorundayız.
We have to get to the temple of the Furies.
Gitmek zorundayız.
We have to be going.
Arabayla gitmek zorundayız şu an.
Now we got to have a drive going.
Parayı bölüştüğümüz zaman buradan gitmek zorundayız.
Once we split up the money, we've gotta leave.
Daha hızlı gitmek zorundayız.
We have orders. We have to go faster.
Yani gitmek zorundayız?
You mean we have to go there?
- Bak polise gitmek zorundayız. - Hayır.
- Look, we have to go to the police.
Polise gitmek zorundayız.
We have to go to the police.
Filistin'e hep beraber gitmek zorundayız.
We should arrive in Palestine all together.
— Gitmek zorundayız.
- We've got to go now.
Gary, gitmek zorundayız.
Gary, we have to go.
— Uyan Cartman alışveriş merkezine gitmek zorundayız. — Ne?
Wake up Cartman, we gotta get to the mall. We have to go see Mr. Hankey at the mall Cartman.
Ne olursa olsun, birlikte onun üzerine gitmek zorundayız.
Whatever happens, we have to go through it together.
Evet, işin olduğu yere gitmek zorundayız.
Well, you gotta go where the work is.
Gitmek zorundayız.
We got to go.
Hastaneye gitmek zorundayız.
We have to go to hospital.
Gitmek zorundayız!
Oh. We gotta go.
Bu çağrılardan birisine gitmek zorundayız.
We're gonna have to run one of these calls.
Bu yüzden gitmek zorundayız.
So we have to get away.
Gitmek zorundayız, Felix.
We have to go, Felix.
Tahran'a, 700 kilometreyi, bir günde gitmek zorundayız!
We have to go to Tehran. 450 miles in one day!
Gitmek zorundayız.
We've got to be going.
Şimdi gitmek zorundayız.
We have to go now.
- Gitmek zorundayız.
- We have to leave. - I can't!
Eve gitmek zorundayız.
We have to get home.
Buradalar! Buradan gitmek zorundayız.
We gotta get out of here.
Ama yine de geziye gitmek zorundayız sanırım.
But I think we have to go on the retreat anyway.
— Oraya gitmek zorundayız ahbap.
We have to go, dude.
Neden gitmek zorundayız baba?
You feel good about yourselves?
zorundayız 21
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmelisin 203
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmelisin 203
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmem gerekiyor 305
gitmedi 39
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35
gitmem gerekiyor 305
gitmedi 39
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35