Gitmekte özgürsün traduction Anglais
319 traduction parallèle
"... gitmekte özgürsün, anlaşma iptal olacak :
"... you go free, the Pact canceled!
Eli, istediğin yere gitmekte özgürsün, unutma.
Eli, you're free any time you want to be.
Gitmekte özgürsün.
You're free to go.
İstediğin zaman gitmekte özgürsün.
You're at liberty to leave at any time.
Artık gitmekte özgürsün.
You're quite free to go now.
Peter, sürüşümü beğenmiyorsan bir at arabasıyla gitmekte özgürsün.
Peter, if you don't like my driving, you may feel free to take a trolley.
Pekala Lebarre, gitmekte özgürsün.
All right, Lebarre, you are free to go.
Bilgi verirsen gitmekte özgürsün.
Give them and you can leave.
Gitmekte özgürsün, Cooper.
You're free to go, Cooper.
İstediğin zaman gitmekte özgürsün.
You're free to go whenever you like.
İstediğin zaman gitmekte özgürsün.
You're free to leave whenever you like.
Marc, Stuyvesant gibi özel sektörce finanse edilen bir okulda akademik özgürlük, yönetimle aynı fikirde değilsen başka bir akademiye gitmekte özgürsün demektir.
Marc, in a privately sponsored school, such as Stuyvesant, academic freedom means that if you disagree with the administration, you're free to go to another academy.
ama beni buna değer görmüyorsan, istediğin zaman gitmekte özgürsün
If you consider me unworthy You may go afterwards
Aklının seni götüreceği her yere gitmekte özgürsün.
You are free to walk where your mind has the will to take you.
İstediğin zaman gitmekte özgürsün.
You're free to pack it in anytime you want.
Gitmekte özgürsün.
You're free to leave.
Gitmekte özgürsün Elisabeth.
You're free to go, Elisabeth.
Son bir sorum var sonra gitmekte özgürsün.
One last question and you're free to go.
Cybertron'a gitmekte özgürsün.
- Free to go... To Cybertron.
Kazanırsan, gitmekte özgürsün.
If you win, you go free.
Gitmekte özgürsün.
You're free to go
- Gitmekte özgürsün.
- You are free to go.
Bir şey gelişirse, gitmekte özgürsün.
If something comes up, you're off.
Katılmak istemiyorsan gitmekte özgürsün.
If you don't want in, then you're free to leave.
İstediğin zaman gitmekte özgürsün.
You're quite free to leave whenever you please.
Yaşın da geldiğine göre, gitmekte özgürsün.
Now that you're of age, you are free to go.
Onları da mı vuracaksın? İstediğin an gitmekte özgürsün.
- You can take off whenever you want.
Hamile kalınca buradan her istediğini alıp gitmekte özgürsün.
When she's pregnant, you go on your way... with all the supplies you need.
Aman Tanrım! Tamam, Colossus gitmekte özgürsün.
All right, Colossus, you're free to go.
Tamam, Smithers, gitmekte özgürsün.
Okay, Smithers, you're free to go.
Tabi ki Değişken burada kalmak zorunda, fakat sen gitmekte özgürsün.
The changeling, of course, will have to stay but you're free to go.
Ve bu işi yaptıktan sonra, gitmekte özgürsün.
And after you do that, you'll be free to go.
Pekala Bart, gitmekte özgürsün ilave cezandan hemen sonra.
Well, you're free to go, Bart right after your additional punishment.
Şimdi, gitmekte özgürsün.
Now you're free to go.
Senin iyisin cezan bitti ve bir saat içinde gitmekte özgürsün.
Your fine has been paid and you'll be free to go within the hour.
- Gitmekte özgürsün.
- You're free to go.
Sen de gitmekte özgürsün.
You are also free to go.
İstediğin zaman gitmekte özgürsün. Ama bize nedenini söyler misin?
[Man On Speaker] You're free to leave whenever you want, but would you mind telling us why?
Gerçi, gitmekte özgürsün.
Uh, though you're free to do so.
Bayan, dilediğin yere gitmekte özgürsün.
Lady, people are free to go whenever they wish.
- Sen gitmekte özgürsün.
- You're free to go.
Eğer kimse suçlamada bulunmayacaksa, gitmekte özgürsün.
If nobody's gonna press any charges, you're free to go.
Beğenmiyorsan, gitmekte özgürsün.
If you have a problem with that, you are free to leave.
İstediğin zaman gitmekte özgürsün, Bay Malone.
You are free to go whenever you wish Mr. Malone.
Gitmekte özgürsün.
Feel free to leave.
Gitmekte özgürsün. Bu Fransız istilası ve dünden beri sürüyor.
This French bloke dropped off a CV a fortnight ago,
Ricalarımızı kabul etmemekte ve eve gitmekte diretirsen, bunu yapmakta özgürsün.
If she doesn't agree to our requests and still insists on going home, then she may do so.
Kapıyı açacağım, gitmekte tamamen özgürsün...
I'll unlock the door, and you're perfectly free to...
Gönüllü olarak buradasın ve gitmekte hala özgürsün.
I must remind you again you're here voluntarily and you're still free to leave.
kesinlikle. bu tip hatalar yapmak midemi ters çeviriyor eee, gitmekte özgürsün
Now then, regarding your punishment, have you learned your lesson? Have I ever. The thought of doing wrong makes my stomach turn.
Gitmekte özgürsün.
You're on your own.
gitmekte özgürsünüz 33
özgürsün 105
özgürsünüz 27
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmelisin 203
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
özgürsün 105
özgürsünüz 27
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmelisin 203
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmem gerekiyor 305
gitmedi 39
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmem gerekiyor 305
gitmedi 39
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19