Ama bu saçmalık traduction Français
289 traduction parallèle
Ama bu saçmalık. Neden burada kalmıyorsun?
Tu devrais rester ici, cette nuit.
Hadi ama bu saçmalık ve siz de bunun farkındasınız.
Vous savez que je n'y suis pour rien.
Kusura bakmayın Bayan Muir, ama bu saçmalık.
Sûrement pas!
Ama bu saçmalık! Hemen öldüyse, benden ve bu hanımdan nasıl söz etmiş olabilir ki?
Mais s'il a été tué net... comment a-t-il pu parler de moi...
Öyle görülüyor ki insanlar bu parkın Watanabe'nin eseri olduğunui düşünüyorlar. Ama bu saçmalık.
Il est ridicule de penser que M. Watanabe l'ait créé.
Ama bu saçmalık.
Mais c'est ridicule.
- Ama bu saçmalık!
C'est injuste!
Ama bu saçmalık.
C'est ridicule!
Bak Emily, ara sıra kıskançlık yapmana aldırmıyorum ama bu saçmalık.
Je n'ai rien contre un peu de jalousie, mais là, c'est ridicule.
Ama bu saçmalık, Jane!
C'est absurde, Jane!
Ama bu saçmalık.
C'est absurde.
Ama bu saçmalık.
C'est l'arnaque.
Üzgünüm Yüzbaşı, olumsuz bir görüş bildirmek istemem ama bu saçmalık.
C'est pas pour faire de l'obstruction, mais là, ça déconne!
Hayatın kısa olduğunu duydum, ama bu saçmalık.
Il paraît que la vie est courte. À ce point là, c'est grotesque.
Gerekirse ta Güney Amerika'ya kadar onu takip etmeye yetkim var... ama bu saçmalık bitsin artık.
Faites-la-lui. Le reste ne vous concerne pas. Connaissez-vous les Ecritures, monsieur?
Ama bu saçmalık gerçek değil.
Mais c'est pas la vérité.
Özür dilerim, ama bu saçmalık.
Désolé, mais ce sont des conneries.
Ama bu saçmalık için yer vardı!
Pour ta vaisselle à fleurs y avait de la place! De plus il n'y avait plus d'argent.
Ama bu Bay Madeleine. Saçmalık!
Mais c'est Monsieur Madeleine.
Ama bir maymun getirmek, bu saçmalık.
Mais amener un singe, c'est infâme.
Ama bu saçmalık!
Ce n'est pas possible!
Hadi ama, müfettiş. Bu deniz kızları ve inciler saçmalığını gerçekten yutmuyorsun ya?
Ne me dites pas que vous croyez à ces histoires de sirènes et de perles!
Ama bu saçmalık. Sen dünyadaki en iyi eşsin.
C'est insensé!
Hayır, bayım, bu saçmalık, ama doğru bile olsa tüm ev kötülükle dolu bile olsa...
C'est ridicule. Même si c'est vrai, même si cette maison est maléfique, Madeline ne l'est pas.
Yakalanmış ama gülüyor. - Bu, saçmalık.
Une caution et il est libre.
Sizin bu Fantomas hikayeniz tam bir saçmalık! - Ama neden?
Votre recit au sujet de Fantomas n'est pas exact.
Yetti ama artık bu saçmalık.
Venez sur le palier. Ces soupçons deviennent lassants!
- Bu kadarı yetti artık! Eğitim Şefi olabilirim ama tüm bu saçmalığın sorumlusu savaş sonrası eğitimdir!
Tu as tué : il est donc normal que tu sois exécuté.
Benden izimden gelecek komedyenler yetiştirmemi istediler ama yapamam çünkü bu hep aynı saçmalık.
On m'a demandé d'aller manifester. Mais c'est toujours la même merde,
Haydi ama, bununla mastürbasyonu kastetmedim. Bu saçmalık!
Je ne faisais pas ça pour mimer la masturbation.
Benim aklım devlet işlerine ermez ama bence koltuklarını hak etmeyenleri kovalamakla işe başlamalı. Bu insanlara dokunulmaması ise resmen saçmalık!
'C'est pas moi qui vais vous apprendre a gérer le pays,'mais cette histoire de limitation de vitesse c'est une belle arnaque,'et j'ai pas qu'on me raconte des conneries!
- Ona bakarsan küvet de tehlikeli. - Haydi ama. Bu saçmalık.
Ne soyons pas ridicules, ils sont partis.
- Bakın bu saçmalık. Hadi ama. Nick öldüğünde, Dex ilişkileri olduğunu bile bilmiyordu.
Lorsque Nick est mort, Dex ne savait même pas qu'ils avaient une liaison.
E ama, bu saçmalık!
C'est absurde!
Bu da ayrı bir saçmalık. Bu adam çok iyi bir yazardır, ama hep anlamsız şeyler yazar.
Et celui-là, quelle drôle d'idée Regarde cet auteur écrivait bien, mais toujours sur des sujets grotesques.
Ama burada kaçan yok, Robby ringe çıkmadı. Bu ne biçim saçmalık böyle?
Mais là, il n'y a pas forfait puisque Robby n'est pas monté sur le ring.
Onlar da yemek servis ediyorlar ama toplum der ki "Buradaki adamlara değil, buradaki adamlara bahşiş verin." Bu saçmalık!
La société dit : Pourboire ici, pas là. Quelle connerie!
Her sene Vail'e giderdik, ve bilet paralarımızı babam öderdi ama benim şu "bağımsızlık" saçmalığını başlatana kadar ki bu işi de o yüzden kabul etmiştim zaten.
Tous les ans, on va skier à Vail, et mon père paie le billet... mais je me suis lancée dans cette idée d'indépendance... Raison pour laquelle j'ai pris ce "job".
Belki bu romantik saçmalık gibi gelebilir.. .. ama insanlar çok daha azı için evleniyorlar.
Du romantisme à la con... mais on se marie pour moins que ça.
Şey, iyileştiğimi söylüyorlar ama ben bu saçmalıklara inanmıyorum artık.
À ce qu'ils disent, il paraît que je vais mieux. J'achète plus de bananes vertes. Terminé.
- Ama, siz davet ettiniz. - Bu saçmalık.
C'est espèce d'enfoiré.
Ama lezzolar. Bu saçmalık.
C'est juste pour se distinguer.
Saçmalık bu. - Ama ben çocuksuyum.
Mais mon immaturité me rajeunit.
Güzel, geçmişte bu kadar çok ucuz dolandırıcılık saçmalığı becermişsin ama bu sadece benim param değil.
Quels que soient vos petits coups minables d'avant, là, il ne s'agit pas que de moi.
Ama bu değişimi saçmalık olabilir.
Sa conversion est peut-être bidon.
Ama su anda bu sacmalık bizi kıçımızdan düzüyor.
Mais là, avec ces conneries, on l'a dans le cul!
Ama saçmalık bu.
C'est des conneries, mec.
Bu saçmalık. Sıfatınızın arkasına saklanıyorsunuz ama gerçek şu ki eğittiğiniz her öğrenciyi kıskanıyorsunuz. Biliyor musunuz?
ça ne prend pas vos CONNERIES!
Ama şimdi bu saçmalık.
Mais cette merde, là!
Pardon ama, bu gerçekten saçmalık.
Tu parles, c'est des conneries.
- Hadi ama saçmalık bu! - Hayır, değil.
- Mais enfin, c'est n'importe quoi!
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23