English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Bana ne yaptınız

Bana ne yaptınız traduction Français

296 traduction parallèle
Bana ne yaptınız? Bana ne verdiniz?
Qu'est-ce que vous m'avez fait boire?
Bana ne yaptınız?
Que m'as tu fait?
Bana ne yaptınız böyle?
Qu'est-ce que vous m'avez fait?
- Buradan çıkıyorum. Bana ne yaptınız?
- Non, laissez-moi partir!
Bana ne yaptınız?
Qu'est-ce que vous m'avez fait?
Bana ne yaptınız?
Que m'avez-vous fait?
Bu komşuluk mu oluyor? Peki siz bana nasıl bir komşuluk yaptınız? Karım yoksa bir gelinim var.
Vous êtes un obstacle sur mon chemin... et personne ne reste sur mon chemin, ou alors... on y reste à mes conditions!
Sizi afyon ticareti yaptığınız için değil trende bana karşı yapmış olduğunuz küstahlık yüzünden cezalandırıyorum.
Je ne vous punis pas pour l'opium, mais pour votre insolence dans le train.
Bana ne yaptığınız umurumda değil.
Faites de moi ce que vous voulez.
Bana ne yaptığınızı biliyor musunuz?
Savez-vous ce que vous m'avez fait?
- Bakın bana ne yaptı. - Anladınız mı?
- Voyez ce qu'il m'a fait.
Bakın bana ne yaptırdınız.
- Je l'ai vue. - Voyez ce qu'elle a fait!
Bakın bana ne yaptırdınız?
Regardez ce que vous me faites faire!
Tek üzüntüm sizlerle olduğumuz şu birkaç günde sizleri daha yakından tanımamış olmak. Ama sizi ilk komutanınızdan mahrum bırakan talihsiz olaya rağmen bana güvenip işbirliği yaptığınızı düşünüyorum. Teşekkür ederim.
Je regrette de ne pas vous avoir mieux connus durant ces derniers jours, mais malgré l'incident malheureux qui vous a privés de votre chef, je sais que vous m'accordez votre confiance.
Sizden bir konuda bana söz vermenizi istiyorum. Araştırma'daki kızlar ne yaptığınızı bilmesinler.
Surtout, que personne ne sache ce que vous faites à la Documentation.
- Sakin olun bakalım. Bakın, bana söylemeniz gerek. Ne yaptığınızı bilmezsem tamir edemem ki...
Si je ne sais pas, je ne peux rien réparer.
Bana kim olduğunu ne yaptığını, nasıl yaşadığını kiminle yaşadığını söylemen gerekiyordu. - Bunun için çok zamanımız var.
Qui êtes-vous, que faites-vous, comment vivez-vous... avec qui?
Bana ne yaptırdınız?
Qu'est-ce que vous m'avez fait faire?
Ne yaptınız bana?
Je viens vous demander de le punir comme il le mérite.
Bu kız bana ne yaptığını sanıyor?
Pour qui me prend-elle, pour oser me faire ça?
Demek öyle. İşte yine yaptınız. Bana söylemediniz.
Comme toujours, on ne m'a pas mis au courant.
Ama size şunu söyleyeyim... Bana Billy Hick'in yaptığını yaparsanız, Orta Afrika'da bir Britanya ordusunu alıp ve bir felaketin bir parçası olarak karşıma gelirseniz,
Mais je vous préviens, si vous renouvelez l'exploit de Hicks, si vous menez une armée en Afrique Centrale pour m'annoncer ne fut-ce que l'ombre d'un désastre,
Bana ne iş yaptığınızı söylemediniz, Bay Carson.
Vous n'avez pas dit ce que vous faites, M. Carson.
Ama ben istemedikçe bana iyi bir iş yaptıramazsınız.
Mais vous ne me forcerez jamais à bien travailler — à moins que je le veuille.
Ne istediğinizi biliyorum ama bana her istediğiniz yaptıramazsınız.
Vous ne me marcherez pas sur les pieds.
Komiser, lütfen bana burada ne yaptığınızı söyler misiniz?
Inspecteur, que faites-vous ici au juste?
Şimdi bana o an tam olarak ne düşündüğünüzü ve ne yaptığınızı anlatmanızı istiyorum.
Maintenant dites-moi exactement ce que vous avez pensé et faites exactement ce que vous avez fait alors.
Beyler, bana ne yaptığınızı söylemenizin bir sakıncası var mı?
Ca vous dérangerait de me dire ce que vous faites?
Öyleyse profesörle Carfax'ta ne yaptığınızı bana söyle.
Alors, dis-moi ce que vous faisiez, le professeur et toi, à Carfax.
Burada ne yaptığımızı bilerek bana bakan o insanların olduğu yere gitmeyeceğim.
Pas question.
Sınavda bana ne yaptığınızı söyler misiniz?
Je pense au test... dites-moi ce que vous avez fait.
Siz ne yaptığınızı düşünün bana da size ne yapacağımı düşünmek için zaman verin.
Vous reflechirez â ce que vous avez fait et moi, â ce que je vais faire.
Ve şimdi de geçen akşam Nice'de ne yaptığınızı bana açıklayacaksınız.
Et maintenant vous allez certainement m'expliquer ce que vous faisiez à Nice, la nuit dernière.
Bana burada ne yaptığınızı söylemediniz.
Vous ne m'avez pas dit ce que vous faisiez ici.
5 Kasım akşamı yaptıklarınız hakkında bana ne anlatabilirsiniz, beyefendi?
Précisez votre emploi du temps la nuit du 5 novembre?
Kusura bakmayın Bay Silver. İstemediğim bir şeyi yaptıramazsınız bana.
Vous ne pouvez m'obliger à faire ce que je ne veux pas.
Siz anlatın bana benim yeşil dostuma ne yaptınız böyle?
Ça vous dérangerait de me dire... ce que vous faites à mon petit copain vert là-bas?
Peki öyleyse. Bu lanet bayrakla ne yaptığınızı gösterin bana.
Maintenant montrez-moi ce que vous faisiez avec ce drapeau.
Komiser, hep ağzınızın tek yanıyla mı çiğnersiniz? Tam bana ne iş yaptığınızı söylediğiniz sırada, sol tarafta hassas bir dişim olduğunu anımsadım. Oh, hayır, efendim.
Lieutenant, vous mâchez toujours d'un seul côté?
Bana tam olarak nerde olduğunu ve ne yaptığınızı anlat.
Dis-moi exactement ou t'es, ce que t'as fait... et je pourrai t'aider.
Anlamanız için ne kadar zor bir durum olduğunu biliyorum ama inanın bana hayatınız sizin için yaptıklarımdan sonra çok daha iyi artık.
Je peux voir ô combien cela doit être difficile pour vous d'entendre ça, mais faites-moi confiance, vos vies sont maintenant tellement meilleures grâce à ce que j'ai fait pour vous.
Bana geçen gece onunla ne yaptığınızı söyle.
Dis-moi ce que tu faisais ici avec lui?
Burada ne yaptığınızı bana söylemek için, kaybedecek hiçbir şeyiniz yok.
Vous pouvez au moins me dire ce que vous préparez.
Eğer sizin kucaklamanız için değilse leydim, sizin yaptıklarını telafi edecek ve bana ait tam bir intikam olacak.
"Si je ne peux vous étreindre, ma chère, " je causerai votre perte et me vengerai.
- Kıpırdamayın. Bana istemediğim bir şeyi yaptıracaksınız.
Je ne veux pas le faire, ne m'y forcez pas.
Bana sorarsanız, Brooklynlilerin tavrı öncelikle ne yaptığını bilmek, doğru olmak, inandığı şeylerin peşinden gitmek ve asla inandığı şeylerin peşinden gitmekten vazgeçmemektir.
La mentalité Brooklyn, pour moi, c'est d'abord savoir ce qu'on fait, avoir raison, et toujours aller jusqu'au bout de ses convictions.
Bana hiçbir halt yaptıramazsınız.
Je ne suis pas votre jouet.
Aramız iyi değildir. Ondan çekinmem için hiçbir sebep yok ancak bana büyük bir yanlış yaptı.
Nous ne sommes pas en bons termes, mais je n'ai pas de raison de l'éviter mais lui oui : il m'a fait grand mal.
Bana yaptığınız azarı asla unutmayacağım.
un de vos reproches, je ne pourrai jamais l'oublier.
Tanrım, eğer bir kızı kapıya kadar götürmediğin için bu kadar çıldırıyorsan bana yaptıkların için ne hissediyorsun?
Qui a inventé l'égreneuse â coton? C'est facile. Eli Wallach.
Tanrım, bana ne yaptınız?
Mon dieu!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]